Carnegie Uluslararası Barış Vakfı ve Stimson adlı düşünce kuruluşlarının ortak çalışması sonucu hazırlanan raporda, Pakistan'ın gelecek 10 yılda dünyada üçüncü büyük nükleer silah stokuna sahip ülke haline gelebileceği belirtildi. Rapor, Pakistanlı yetkililer tarafından tepkiyle karşılandı.
Pakistan Savunma Bakanlığı Müsteşarı emekli Korgeneral Muhammed Alem Hattak, ülkesinin 10 yıl içinde dünyanın en büyük üçüncü nükleer gücü olacağını iddia eden raporun "kara propaganda" olduğunu söyledi.
Hattak, bunun ülkesine karşı yapılmış manipülasyon içeren bir girişim olduğunu ifade etti. Pakistan'ın nükleer güce kendini korumak amacıyla sahip olduğunun altını çizen Hattak, şöyle konuştu:
"Bu, ülkemize uygulanmaya çalışılan psikolojik baskının bir parçasıdır. Herkes bilir ki nükleer silahların yapımı için parçalanabilir madde gereklidir. Pakistan'da bu maddenin bizi dünyanın üçüncü büyük nükleer gücü yapacak kadar çok olduğunu söylemek doğru değil. Biz kimse ile herhangi bir nükleer yarış içinde değiliz. Bu materyaller Hindistan'da oldukça bulunmakta ancak kimse bunun üzerine yeterince yoğunlaşmıyor. Biz bunun kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyoruz."
"Müslüman olduğumuz için üzerimize geliyorlar"
Pakistan Parlamentosu Savunma Komitesi Başkanı Müşahid Hüseyin de ülkesinin kimi Batılı makamlar tarafından haksız şekilde baskı altına alınmaya çalışıldığını savundu. Pakistan'ın, kendisine yönelik tehditleri her daim savuşturmak ve halkını her türlü tehlikeden korumak için haklarının saklı olduğunu dile getiren Hüseyin, şunları kaydetti:
"Bu raporları hazırlayanlar ve iddialarda bulunanlar İsrail ve Hindistan hakkında konuşamıyorlar. Pakistan dünyada nükleer silaha sahip tek Müslüman ülke olduğu için üzerimize geliyorlar ancak bu tip provokatif yayınları reddediyoruz. Terörizmden çok yara almış bir ülke olarak kendi güvenliğimiz için nükleer silah sahibi olduk. Daha fazlası için değil. Batılı makamlar ve bu tip raporları hazırlayanlar Hindistan'a herhangi bir baskı yapmıyor. Politik nedenlerden dolayı iki yüzlülük yapılıyor."
"İki ülke de muhtemel tahribatın farkında"
Pakistan'da nükleer fizik alanının önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Pervez Hoodbhoy ise Pakistan ve Hindistan'ın ellerindeki nükleer silahları kullanması halinde bölgede tamiri mümkün olmayan yaralar açılabileceğini vurguladı.
"Eğer bugün Pakistan ve Hindistan ellerindeki nükleer silahlarının yarısını dahi birbirlerine karşı kullansalar sadece iki ülke değil, birçok ülke bundan olumsuz etkilenecek ve global bir felaket yaşanacak" uyarısında bulunan Hoodbhoy, şunları dile getirdi:
"İki ülke de muhtemel tahribatın farkında ancak unutmayalım ki Güney Asya'da nükleer yarışın öncüsü nükleer teorisyen Hindistanlı Subrahmanyam'dır. Bu manada 1990'lardan itibaren nükleer alanda karşılıklı bir yarış içerisine girildi. İki ülke de bunu bir endüstriye dönüştürme gayreti gösterdi ancak bu yanlıştı."
Hoodbhoy, Pakistan ile Hindistan arasında gerginlik olsa da iki ülkenin ve özellikle Pakistan'ın nükleer başlıklarını çok hızlı artırarak bir yarış sürdüreceğini düşünmediğini söyledi.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı ve Stimson adlı düşünce kuruluşlarının ortak çalışması sonucu geçen hafta açıklanan raporda, Pakistan'ın 10 yıl içinde "Hindistan ile savaş endişesi" nedeniyle dünyanın en büyük üçüncü nükleer silah stokuna sahip ülkesi haline gelebileceği belirtilmişti.
Rapor üzerine Pakistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, yürütülen nükleer programın sorumluluk içinde sürdürüldüğü ve herhangi bir yarışta bulunulmadığı belirtilerek, "Pakistan'ın nükleer programının hızlıca ilerleyeceği iddiasını reddediyoruz. Bu iddia tamamıyla yalandır. Pakistan herhangi bir nükleer silahlanma yarışı içerisinde değildir. Bu tip raporlar Hindistan'ın parçalanabilir madde stoklarındaki artışın üzerindeki dikkatleri dağıtmakta ve bölgenin istikrarsızlığına zemin hazırlamaktadır" denilmişti.