Adı
Mehmet, bir fabrikada işçi... Adı Sabri, bir kamu kurumunda şoför... Adı Yılmaz, bir hastanede temizlik görevlisi... Adı Gülsüm, evlere temizliğe gidiyor... Adı Sevcan, devlet memuru... Daha sayabilirim, liste uzadıkça uzar. Hepsinin ortak bir yanı var:
İzmir'de kiracılık... Mevcut koşullarda ev sahibi olmaları hayal. Onları kiracılıktan kurtaracak sosyal konut olarak da kabul edilen projeler son dönemde yapılmıyor, yapılamıyor. Çünkü İzmir'de eskisi gibi arsa üretilmiyor. Büyük ölçekte arsa neredeyse yok, olanlar da altın değerinde. Toprak pahalı olunca, ev de pahalı oluyor, dar gelirliler de kiracılığa mahkum kalıyor. Burada görev, hem belediyelere hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na düşüyor. Ucuz arsa üretimi için harekete geçilmeli, dar gelirlilere ev sahibi olma şansı verilmeli. Bu kişilerin
kalitesiz ve dayanıksız yapılarda kiracı olarak kaldığı da unutulmamalı. Kentsel ve sosyal dönüşüm yapmak isteniyorsa, öncelikle bir evi bile olabileceğini düşünemeyen vatandaşlardan işe başlanmalı. Üstelik bu konuda İzmir diğer büyük şehirlere göre şanslı...
Egekent projeleriyle düşük gelir grubundan binlerce İzmirli'yi kiracılıktan kurtaran
Ege-Koop gibi Türkiye'ye örnek olmuş marka bir kuruluş var. İzmir'in genişleme bölgelerinde ucuz arsa temin edilebilirse, Ege-Koop çatısı altında kooperatif modeliyle ve banka kredisi imkanıyla fakirin yüzü yine güldürülebilir. Bir de 'Evka'lar unutulmamalı. Büyükşehir Belediyesi, geçmişte Evka projeleriyle 30 bine yakın konut inşa etmişti. 1990'lı yıllarda böyle büyük bir başarıya imza atan Büyükşehir, belki yine dar gelirli kiracılar için kolları sıvar. Çürük binalarda, sağlıksız koşullarda kiracılığa mahkum kalanların çaresizliği, İzmir'in deprem riski ve çarpık yapılardan kaynaklanan görüntü kirliliği de düşünülerek artık düğmeye basılsın. Ucuz arsa ve ucuz konut üretimi hem sosyal hem ekonomik hem de yaşamsal bir ihtiyaç. İzmir'in bu gerçeği ve
kiracıların hali görmezden gelinmesin. Lüks konutların yanında sosyal konutlar da inşa edilsin. Yoksa, toplumun bir kesimi hep mahzun ve yoksun kalacak. Çocuklarına bırakacakları miras da
ümitsizlik ve çaresizlik olacak!..