Geçenlerde minicik arabamla, arkada torunum seyir halindeyiz. İzmir- Foça yolu üzerinde, Ulukent'e yaklaştık. Arkamdan Menemen dolmuşları tam bir vahşet halinde geliyor. Yüreğim ağzımda kullanıyorum arabayı. Ben ki aynı gün içinde Keşan'a gidip gelen bir sürücüyüm. Bir metre karda Babaeski'den İzmir'e gelen yiğitim. Tam 27 yıllık sürücüyüm. Buzda da, karda da, tipide de araba kullandım. Ama Menemen dolmuşları denilince şöyle bir dakika durup düşünürüm. Dolmuş beni hızla sağladı sevgili okurlarım. Yanlış yazmadım. Sollamadı sağladı. Ve başını çıkardı, bağırdı;
"Abla bakkaldan mı ehliyet aldın" dedi. Arabayı düzgün ve kurallara uygun kullanmamdan rahatsız oldu. Çünkü öndeki minibüsü geçip sıraya bir önce girecek. Plakayı alıp, hemen polise bildirdim. Tabii araba kullanırken cep telefonundan aramadım. Çektim uygun bir yerde, öyle aradım polisi. Kurallar uygulanmak içindir. Maganda sürücüler için önlem devletin en önemli görevlerindendir bence. Yazık günah canlara. Sadece minibüsler mi yollarda tehlike saçıyor. Hayır... Motosikletler de ayrı alem. Elektrikli bisikletler cabası. Sessizce kaldırımda insanın yanında bitiveriyor, mantar gibi. İzmir'de sıkı bir trafik denetimi olmazsa bu sorunlar çözülmez bence. Sevgili okurlarım magandasız günleriniz olsun. Tehlikesiz ve vahşetsiz!
Okuyucu mektubu;
Sayın Hülya Dinçel, sizi merak ve heyecanla izliyorum. Çok önemli konulara neşter atıyorsunuz. Trafik magandalarını unutmayıp, mektubumu yayınlarsanız sevinirim. Saygılarımla. Türkiye'de hiçbir şey değişmemiş ama aradan 48 yıl geçmiş.Gazetelerde, kazadan kurtulmuş bir adam... Büyük bir üzüntü içinde ve naçar olarak telefonla sağı solu arıyor ve bir yandan da
,"Babamı öldürdüm... Ben baba katiliyim" diye söyleniyor. Kısaca; adam ailesi ile arabasında ve gece seyahat ediyor... Yol kenarında bir TIR park etmiş... Işıkları sönük ve hiçbir trafik işareti konulmamış, şoför içinde uyuyor... Hiç kimse ama hiç kimse gece yol kenarına park etmiş ve yolun bir kısmını da kapatmış bir kamyon olabileceğini düşünmez ve bu durumda da yol güvenliymiş gibi kişi kendi şeridinde yoluna devam eder. Pat! Önünüzde birdenbire devasa bir kamyon ve kılıç gibi dorseler... Yapacağınız direksiyonu sola kırmaktır ama araç mutlaka kamyona çarpar... Ki, böyle olmuş ve ailenin yaşlı babası sizlere ömür... Bu hadise 2013 yılında oluyor... Geriye gittim, tam 48 yıl geriye. Şimdi diyelim ki yıl 1965 sonu. 15 Aralık günü. Sürücü ( Halamın kocası olan eniştem) direksiyon başında ve Bergama'dan İzmir'e akraba ziyaretinden dönüyorlar... Aileden 7 kişi kadarı minibüsün içindeler ve gece seyahat ediyorlar. Saat 22.00 civarı. Karşıdan gelen vasıtalar uzun hüzmelerini açmışlar ve fütursuzca ters yönden geliyorlar.. Tabii kendilerinin yolu görmesi yeterli... Karşıdan gelenler görmese de olur.. Pat! Önlerinde birdenbire devasa bir kamyon beliriyor, ışıkları sönük ve hiçbir trafik işareti konmaksızın şöför içinde uyuyor ve kılıç gibi dorseler... Enişte direksiyonu sola kırıyor ama çok geç.. Yanında oturan babamın olduğu yer kamyona çarpıyor ve İzmir'de tanınmış bir eğitimci olan babam, sapasağlam olarak.. Sizlere ömür. Tabii yaralananlar da olmus. Ama başkaca zayiat yok.
"Babamı oldürdüm. Ben baba katiliyim" diyen adam üzülmesin... O katil değil...Katil olan o aracı orada park edip içinde uyuyan maganda ile ona göz yuman mevcut olmayan yetkililer ve nihayet böyle bir olayı cezalandırmayan sistemdir. Suçlu onlar. Bizler ise ihmalin kurbanları olarak acı çekenleriz.Yani şamaroğlanları. Bizim davanın sonu ne oldu diye merak ediyorsanız. Ne olsun ki? Ölen rahmetli sucluymuş. Halbukı biz onu masum bilirdik. Yani onca yılda hiçbir şey değişmemiş. Okuyucunuz Emekli Bankacı Selim Kükner