Edebiyatımızda; epik, didaktik ve pastoral olmak üzere farklı şiir türleri bulunmaktadır. Doğaya karşı sevgi ve imrenme duygularını coşturan Pastoral şiir, doğa şiiri olarak da bilinmektedir. Pastoral şiir, Türk Dil Kurumu tarafından 'çobanlanma' olarak adlandırılmıştır. İmgesiz, sade bir dille kaleme alınan Pastoral şiirin idil ve eglog olmak üzere iki türü vardır. Peki pastoral şiir nedir? Pastoral şiir özellikleri nelerdir? İşte pastoral şiir örnekleri…
PASTORAL ŞİİR NEDİR?
Tabiat güzelliklerini konu edinen Pastoral şiir kır, çoban hayatını, doğa güzelliklerini tanıtmayı ve sevdirmeyi amaçlamaktadır. Türk Dil Kurumu 'Pastoral şiir nedir?' sorusuna "çobanlama" cevabını önermiştir. Edebi türlerden; şiir, hikaye, tiyatro, roman, mektup ve makale pastoral türde yazılabilmektedir. Theokritos, pastoral şiirin kurucusu olarak kabul edilmektedir.
Pastoral şiir; idil ve eglog olmak üzere iki türe ayrılmaktadır. Pastoral şiirde tabiat manzaralarının canlandırılmasına idil denilmektedir. Eglog ise karşılıklı konuşma edasında yazılan pastoral eserlere verilen addır.
PASTORAL ŞİİR ÖZELLİKLERİ
Doğa güzelliklerini konu edinen Pastoral şiir okuyucuya doğal güzellikleri anlatıp sevdirmeyi gaye edinmektedir. Doğaya karşı sevgi ve imrenme duygularını coşturan Pastoral şiir özellikleri merak edilmektedir. İşte, Türk Dil Kurumu tarafından çobanlama olarak tanımlanan Pastoral şiir özellikleri:
PASTORAL ŞİİR ÖRNEKLERİ
Pastoral şiir; orman, köy, çoban hayatı ve tabiat güzelliklerine duyulan özlemi konu edinmektedir. Yunan Edebiyatı yazarı Theokritos, pastoral şiirin kurucusu olarak kabul görmektedir. Türk Edebiyatında ilk pastoral şiir örnekleri Divan-ı Lügat'ıt Türk'te görülmektedir. Abdülhak Hamit Tarhan'ın "Sahra" eseri de pastoral şiir örneklerindendir. İşte Pastoral şiir örnekleri…
SAHRA
Bir zamanlar karargahım idi
Bedeviler gibi beyabanlar;
Buna mucib de iştibahım idi;
Nasıl imrar-ı vakt eder anlar.
Belde halkında görmedin hayfa
Gördüğün ünsü ehl-i vahşette!
Bedevîler sukûn u rahatte;
Sürdüğü daima ganemle sefâ.
Beledî muttasıl esir-i cefâ;
İntiâş aleminde zulmetde!
Biri endişeden aman bulmaz;
Biri endişeye zaman bulmaz.
Abdülhak Hamit Tarhan
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.
"Goynunu Şirin'in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…
"O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudaga çoban çesmesi.
Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,
Kerem'in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban ceşmesi.
Leyla gelin oldu,
Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül ararda,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…
Faruk Nafiz Çamlıbel
KIR ŞARKISI
Tam otların sarardığı zamanlar,
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telâş, bir telâş
Karıncalar öteden beri dostum.
Ellerime hanımböcekleri konuyor
Ne şeker şey onlar!
Uç böcek, uç böcek diyorum
Uçuyorlar.
Behçet Necarigil