İNANÇLARA KARIŞILMADI
Osmanlı Beyliği, Hıristiyanların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde kurulup genişlemişti. Osmanlılar, bu yüzden beyliğin ilk dönemlerinden itibaren gayrimüslimlerle ilişki içindeydiler. Osmanlı İmparatorluğu'nda en büyük gayrimüslim topluluk Ortodokslardı. Gregoryen Ermeniler, Yahudiler ve Katolikler diğer gayrimüslim topluluklardı.
Fatih, fetihten sonra İstanbul zorla aldığı bir şehir olmasına rağmen Hıristiyanların burada yaşamasına müsaade ettiği gibi, kaçanların geri dönmesi için de çaba sarf etti. Bizanslı birçok Rum da gerek Müslümanlığı kabul etsin gerekse etmesin Osmanlı Devleti'nin hizmetine alındı.
Osmanlılar, kendi idareleri altına giren Hıristiyanlar ve Yahudilerin özel vergileri ödemeleri şartıyla inançlarına karışmadı. Kendi dini liderlerini seçmelerine, kutsal mekânlarını ziyaret etmelerine, ibadetlerini sürdürmelerine müsaade etti.
Bir yer fethedildiğinde genellikle o şehrin en büyük kilisesi camiye çevrilirken, diğer ibadet yerlerine dokunulmuyor, ancak yeni kilise inşasına da izin verilmiyordu. Osmanlı yönetiminde gayrimüslimler, Müslümanlardan farklı olarak "cizye" adlı bir vergi verirlerdi. Başka dinlerden olan kişilere baskı yapan ve ibadet yerlerine zarar veren Müslümanlar cezalandırılırdı.
Osmanlılar, idareleri altında bulunan gayrimüslimleri Müslümanlaştırma siyaseti takip etmediler. Bu durum kimsenin din değiştirmeye zorlanamayacağı yönündeki klasik İslam anlayışına dayanmaktaydı. Bu yüzden imparatorluk döneminde Boşnak ve Arnavutlar dışında büyük oranda Müslümanlaşan topluluk yoktur.
Bir Yahudi cenazesi.