Usta kalem Hıncal Uluç, bu hafta gündemi meşgul eden spor olaylarını sabah.com.tr için değerlendirdi. Uluç; - Burak’a büyük tepki gösterildi ve ‘fair-play’a uygun hareket etmemekle’ suçlandı. Ama 4 senedir Alex bunu yapıyor. -Fenerli yaparsa bir şey yok, Trabzonlu yaparsa ‘vay alçak. Hakemi de kandırdı. - Volkan kalesinden fırlıyor, bir vahşi panter gibi, önünde kim varsa yıkarak topu yumrukluyor. Bunun adı penaltı ama... - 500 bin euro’luk iki adam Galatasaray’ı paçavraya çevirdi Trabzon ile Beşiktaş arasında ilginç bir karşılaşma oynandı. Maç 1-0 Trabzon’un üstünlüğü ile sona erdi ancak iki taraf da kazanabilirdi. Siz maçı nasıl buldunuz? Öncelikle ben beklediğim maçı bulamadım. Kendi sahasında oynayan Trabzon’un daha cesur olacağını tahmin ediyordum. İki ağır sıklet boksör, ilk rauntlarda hamle yapmadan önce, birbirlerini kollar, sınar. Aşağı yukarı maç da böyle başladı ve özellikle de Trabzon, duran toptan bulduğu golden sonra kendi yarı sahasına çekildi. Türkiye’deki hakemlerin çok önemli bir yanlışı var. Kural diyor ki; “Çelme takmak ya da çelme takmaya teşebbüs etmek suç.” Çünkü çelme takmaya teşebbüs edildiği zaman topu süren oyuncu, o çelmeden kurtulmak, yere düşmemek, sakatlanmamak için çelmenin üzerinden atlamak zorunda kalıyor. Atladığı anda da topu sürme ritmini ve temposunu kaybeder yani pozisyonunu kaybeder. Bu yüzden çelme takmaya teşebbüs dahi suç. Ama uygulamada görüyoruz ki futbolcu ayağını takıp yere düşmezse, üzerinden atlarsa, hakemler pozisyonu ve topu kaybetmesine aldırış etmiyorlar, ‘devam’ diyorlar. Bunu bilen futbolcu da çelmeyi görünce, o çelmeye bilerek takılıyor. Burak takılmasaydı, üstünden atlasaydı, yine ihlal ve fauldü ama hakem verir miydi, vermez miydi; bilmiyorum. Türk spor medyasının nasıl çifte standart uyguladığını ortaya koyuyor bu pozisyon. Fenerli yaparsa bir şey yok, Trabzonlu yaparsa ‘vay alçak. Hakemi de kandırdı!..’ Mustafa Yumlu’nun kafa ile attığı gol de tartışılıyor. Gol öncesi Ceyhun, Ernst’e faul yapıyor mu? Duran toplarda, kornerlerde 18’in içinde her şey olur, her zaman oluyor. Volkan kalesinden fırlıyor, bir vahşi panter gibi, önünde kim varsa yıkarak topu yumrukluyor. Bunun adı penaltı. Bu hafta da aynısını yaptı Volkan ama oyun devam etti ve bunu kimse tartışmıyor. Fenerbahçe kalecisi olduğu için... O pozisyonda Ceyhun’un Mustafa’yla hiçbir alakası yok. Mustafa’nın yolunu da açmıyor, Mustafa’ya engel olan adamı da engellemiyor. ‘Mustafa o topa vuracakken bir Beşiktaşlı stoperi engellersin.’ Hayır. Pozisyonla hiç alakası olmayan bir yerdeki faulü ‘Vay efendim. Hakem nasıl görmedi’ diye tartışıyorlar, Volkan faul yaparak yüzde 100 bir golü çıkartıyor, bir şey yok!.. Müftüoğlu’nun yönetimi Markus Merk haricinde pek beğenilmedi. Kötüydü. Türkiye’deki bütün hakemler kötü. Galatasaray maçının hakemi de çok kötüydü, Fenerbahçe maçının hakemi de çok kötüydü, Trabzon-Beşiktaş maçının hakemi de çok kötüydü. Bunlar kişiliklerini ortaya koyamıyorlar, maçı toparlayamıyor, kendilerine ve yan hakemlere bağırıp çağıran futbolculara ceza veremiyorlar. Sarı kartlarını zamanında kullanamıyorlar; hele ikinci sarı kartları hiç kullanamıyorlar. Büyük takım futbolcusuna, büyük futbolcuya mahkum oluyorlar. Kötü niyetlileri fark edip anında cezalandırmıyorlar. Trabzon-Beşiktaş maçı başladığında bazı Trabzonlu futbolcuların niyetinin, tutmakla görevli oldukları futbolcuyu oynatmamak olduğu anlaşıldı. Daha 5. dakikada anlaşıldı ve daha 5. dakikada sarı kart çıkmalıydı. Çıkmadı. Egemen’in eline çarpan topla ilgili ne düşünüyorsunuz? Orada karar doğrudan hakemin yorumu artık. Evvelden “Topun ele gitmesi ya da elin topa gitmesi” ayrımı vardı. Şimdi FIFA, hakemlere “Pozisyonu yorumlayın” diyor. Bu pozisyon içinde hakem kendi yorumunu yaptı. Birisi penaltı verebilir, birisi vermeyebilir. Bence penaltı değildi. Querasma’nın olmayışı Beşiktaş’ı sizce nasıl etkiledi? Rapid Wien maçında Quaresma’nın çıkması Beşiktaş’ın kazanmasına yardımcı oldu gibi geliyor bana. Quaresma tek başına oynuyor. Quaresma’nın ‘niye Portekiz Milli Takımı’na çağrılmadığını, niye İnter’de dışlandığını’ anlamaya başladım. Quaresma maçı kendi için ve kendi tribün şovu için oynuyor. Havası bu... Rapid Wien karşısında Quaresma’nın ardından takım futbolu vardı ancak Trabzon karşısında Beşiktaş pek de beklenildiği gibi değildi. Bunu neye bağlıyorsunuz? Avusturya’dan, İstanbul’a, oradan da Trabzon’a gittiler. Yorgunluk mu etkiledi ya da Trabzon farkı mı? Trabzonspor, Rapid Wien’e göre üç gömlek daha iyi bir takım. İkincisi, Beşiktaş ne olursa olsun üç gün evvel yorucu bir maçtan çıktı. Sadri Şener’in yanlış yorumladığı ve durduk yere olay çıkardığı Schuster’in lafı o. “Siz üç gün önce maç oynamadınız. Ben üç gün evvel maç oynadım. Siz bir haftadır Beşiktaş maçını bekleyerek hazırlık yapıyorsunuz. Oysa biz üç gün evvel maç oynamış, yorgun bir takımla Trabzon’a geliyorum. Onun için ben bir takım değişiklikleri yapmak zorundayım. Sen elindeki en iyi takımı çıkarıyorsun. Ben ise elimdeki en az yorgun takımı çıkarıyorum” demek istiyor adam açıkça... Trabzon’u aşağıladığı falan yok. Dünya Şampiyonu İspanya Milli Takımı ile de oynasan bu lafı söylersin. ‘Sen çarşamba günü perşembe günü maç oynamadın ama ben oynadım.’ Hocaların maça katkısı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Teknik direktörler düellosunda iyi taraf Schuster’di. Schuster maçı Beşiktaş’a getirmek için bütün kozlarını oynadı. Bütün imkanlarını kullandı ve de bütün riskleri göze aldı. Maçın sonunda tek stoperle oynamaya dahi razı oldu. Neden razı oldu? Çünkü Şenol Güneş’in çoktan 1-0’a razı olup Trabzon’u kendi sahasına hapsettiğini gördü. Bir oyuncu değiştirme hakkı daha olsa İbrahim Toraman’ı da oyundan alıp Yusuf’u sokabilirdi. O kadar... Çünkü Trabzon gelmiyordu. Beşiktaş’ın bunca riski göze aldığı meydandayken Şenol Güneş’in oyuna bir kontratak oyuncusu olan Alanzinho’yu almayışına inanamadım. Adam tüm defans tedbirlerini bırakmış, sadece golü düşünüyor artık. Kendi sahanda, kendi seyircin önünde bundan daha iyi fırsat mı olur? Biraz cesur olsan o maçı üçe, dörde götürürsün. Şenol’un korkusundan maç 1-1 bitiyordu eğer Ceyhun boş kaleye giden topu çıkarmasa... O maç o hale getirilir mi? Ama bu Şenol Güneş’in geleneksel havası... 2002 yılında Türk Milli Takımı’nın başında ki Şenol Güneş’i gördüm yine. Beşiktaş maçında beraberliğe razı... Bir gece evvel ‘Türkiye’nin en iyi takımına karşı oynuyorum. Kendi sahamda oynamam önemli değil. Beşiktaş ile ben berabere bitirirsem iyidir’ diye düşünmüş! ‘1-0 öndeyken Beşiktaş bir tane atsa bile en fazla 1-1 olur. Onun için ben çekileyim.’ ‘1-0 öndeyim. Beşiktaş üstüme gözü kara geliyor. 2-0, 3-0, 4-0 yapayım değil. 1-1’e de razı olayım Ben çekileyim’ düşüncesinde olduğu için biz 2002’de Dünya Şampiyonluğunu kaybettik. 2010’da İspanya’nın yaptığını 2002’de biz yapabilirdik. Şenol yürekli olsaydı, riskleri göze alabilseydi. Brezilya’yı yenebileceğini aklının köşesinden geçirmediği için iki kazanabileceğimiz maçı kaybettik biz. ‘Ben Brezilya’ya 1-0 yenildim’ demek onun için keyif! ‘Koca Brezilya bana bir tane atabildi ancak.’ Ne fark ediyor ki? 1-0’da da eleniyorsun; 5-0 yenilsen ne olacak? Şenol Güneş bu kafayı değiştirmezse büyük hoca olamaz. Burada yine Türk spor medyasının ne olduğu ortaya çıktı. Bunu hep diyorum ‘Acaba yüzleri kızarır mı?’ diye. Ceyhun o topu çıkarmasaydı bu benim söylediklerimi bütün gazeteler söyleyecekti! Ceyhun topu çıkartınca, “Aslan Şenol, kahrolsun Schuster” oldu yazılar. Güneş sahadan galibiyetle ayrılmalarına karşın ‘yanlışlarının farkında olduklarını ve mutlaka düzelteceklerini’ söyledi. İnşallah... Yanlışlarının ne olduğunu görüyorsa ve de anlıyorsa Şenol Güneş ‘büyük hoca olma yolunda’ demektir. Galatasaray kötü oynarken kazanıyordu ama ligin en düşük bütçeli takımı Karabük karşısında kaybetmesi hiç beklenmiyordu. Hatta Karabük tarihi bir farkı kaçırdı. O dört maçlık serinin dördünü de Galatasaray kaybedebilirdi. Bunu konuştuk seninle. Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı, üç sıçradı, dört sıçradı, beş de sıçrayabilirdi ama beş de sıfır da olabilirdi. Galatasaray on para etmez top oynuyor. Önemli olan bu... Kazansa da kaybetse de değişen bir şey yok. Rakibe göre, hakeme göre, şansa göre, talihe göre maçın skoru belirleniyor. Galatasaray’ın oynadığı oyun on para etmez. Bireysel olarak da on para etmez, takım oyunu olarak da on para etmez. Toplam değeri bütçesi 550 bin euro olan iki adam Cernat ve Emenike Galatasaray’ı darmadağın etmeye yetti. 9 kişi değil 2 kişi! İki kişi ile perişan ettiler Galatasaray’ı. Bu koca Galatasaray, koca Rijkaard bu iki kişiye nasıl önlem alacağını 90 dakika boyu bulamadı. 6-0’lık Fener yenilgisini geçerdi. 7-0, 8-0 olurdu maç. Keşke de öyle olsaydı. Öyle bitseydi belki bugün Adnan Polat, Adnan Sezgin ve Rijkaard üçlüsünden kurtulmuştu Galatasaray. Galatasaray’daki sorun nasıl çözülecek sizce? Diğer maçları kazanabilirdi de kaybedebilirdi de ama Karabük karşısında kazanma ihtimali sıfırdı. Ayrıca oyuncular tamamen bırakmış göründü. Bu maç hezimetle sona erebilecek bir maçtı. Rijkaard’ın bitirmediği Galatasaraylı futbolcu yok. Esas sorun orada zaten. Adam insan psikolojisinden zerre kadar anlamıyor. Geldiği günden beri Galatasaray’ın puan kaybettiği her maçtan sonra bir veya birkaç oyuncuyu, aynen Neron tarafından aç insanların önüne Hıristiyanlar atılırdı ya öyle “Bu maçın suçlusu budur” diye diye adamları bitirdi. Galatasaraylı futbolcunun hocasına inancı yok. Galatasaraylı futbolcular arasında arkadaşlık kalmamış. Galatasaraylı futbolcu çantasını alıp antrenmana geliyor, çantasını alıp maça geliyor, düdük çalıyor maça çıkıyor, düdük çalıyor evine gidiyor. Böyle bir şey yok. Rijkaard’ın geldiği günden beri eskisinden bir adım önde oynayan bir tek futbolcu yok Galatasaray’da. Adam iyi antrenör de değil. Geldiğinden beri elinden 50’ye yakın adam geçti. Bir tanesi için ‘Bak bana geldiğinde şuydu adam şimdi bak nasıl oynuyor’ desin bana!. Ben ona eskisinden daha kötü 50 adam söyleyeyim. Rijkaard’ın eli kime değdiyse eskisinden daha kötü. Ben sayayım birer birer, ‘hayır’ desin bana. Ama o bana desin ki ‘Ey Hıncal, şu Ahmet ben geldiğimde neydi, şimdi bak ne’ desin bana bakayım. Bir tane söylemez mi ya!.. Büyük hocaysa bir kişi oynatır. 500 bin euro’luk iki adam Galatasaray’ı paçavraya çevirirken, 7 milyon euro’luk Brezilyanın direkt oyuncusu Elano tatilde! Ne zaman tatilde? Arda ve Milan Baros gibi iki silah sakatken... Kim vermiş izini? Başkan Adnan Polat... ‘Kardeşim zaten en önemli oyuncular sakat. Bir de sen gidersen olur mu? Bu hafta kal, öbür hafta git’ diyememiş. Galatasaray Başkanı’nın da Galatasaray’dan haberi yok çünkü. 7 milyon euro’luk adam gönderiliyor ve de kimsenin umurunda değil. Çünkü kalsa de fark etmiyor. Rijkaard adamı bitirmiş! Galatasaray’da ‘Elano’ diye bir adam kalmamış Rijkaard sayesinde. Adamı bütün davranışlarıyla ufaltmış, ufaltmış ‘Sen on para etmez bir herifsin’ demiş... Adam da çekmiş gitmiş. Fenerbahçe, Gençlerbirliği'ni 3-1 gibi net bir skorla yendi. Medyada ortaya çıkan isimler Aykut Kocaman ve Niang oldu. Sahada Brezilyalı olarak sadece Alex vardı. Fenerbahçe ve Aykut Kocaman'ı değerlendirmek için Fenerbahçe'nin güç maçlarını oynamasını beklemek lazım. Sahada Gençlerbirliği diye bir takım yoktu. Hayatta gördüğüm en kötü Gençlerbirliği'ydi. Bu kadar mücadele etmeyen, bu kadar şey yapmayan... Yani İstanbul'a turist gelmişler. Boğaz'da rakı-balık sonra dönelim demişler gibi bir halleri vardı. Bu takımı yendiği için Fenerbahçe ya da Aykut Kocaman için 'Vay be' dersem çok erken konuşmuş olurum. Belki iyi şeyler yaptı Aykut ama bu Gençlerbirliği'ni herkes yenerdi. Brezilyalıların olmayışı bir değişim midir? Niang attığı gollerle büyük bir coşku yarattı. Sizce Fenerbahçe yıllardır aradığı forvetini bulabildi mi? Şimdi mevcut Fenerbahçe; Son günlerde çok eleştirilen Hiddink Avusturya'daki Rapid Wien - Beşiktaş maçını izlemeye gitti. Almanya ve de Azerbaycan ile oynayacağımız iki kritik maç var. Kadroyu nasıl buldunuz? Hiddink'i suçlamıyorum. Sen birtakım gerizekalıları bulmuşsan ve onlardan milyonlarca euro kazanıyorsan bu adama ne diyebilirsin? Ben Mahmut Özgener'e bir soru sordum NTV televizyonunda. Dedim ki 'Benim 25 yıldır dostumsun. Sana bir de kamera göndereyim. Ne dersen aynen yayınlanacak. Şu Hiddink'in sözleşmesinin anahtarını açıkla. Bu adam kaç para alıyor?' Hiddink'in yıllık maliyetini ben dört milyon euro dedim. Yanlış Hıncal ağabey; en az 8 milyon euro dediler. Bu uçak biletlerini kimden alıyor? İkide bir Hollanda'ya tatile gidiyor. Otel paralarını kimler ödüyor? Sezon başından beri Türkiye'de seyrettiği maç sayısı altı. Bunlardan üçü de Türk takımlarının Avrupa maçı. Yani seyrettiği Türk takımı 9 tane, 12 tane de değil. Onları da tekrar seyrettikleri var. Aynı takımın maçını iki kere seyrettiği de var. Türk milli takımın hocası 7 tane Türk takımı seyretmiş. Bank Asya dahil bütün takımları seyretmesi gerekirken. Çünkü o başarısız olmuş bir Fatih Terim'in üzerine geldi. Hayır! Fatih Terim'in yardımcısı Oğuz Çetin ve Fatih Terim'in takımı ile aynen devam ediyor. Bir Hiddink takımı, bir Hiddink esprisi, bir Hiddink konsepti getirecekse ikinci lig hatta üçüncü lig dahil her şeyi izlemeli ki birtakım oyuncuları keşfetsin. Onları keşfedemeyince işte hiç oynamayan Nihat, hiç oynamayan Semih, hiç oynamayan Tuncay, hiç oynamayan ne kadar adam varsa onlarla milli takım yapıyor. Alay eder gibi! Fatih Terim'in takımını aynen ilan etmek için ben adama 8 milyon euro neden vereyim? Gerizekalı dediğim zaman kimse hakaret olarak almasın bunu. Hakaret anlamında katiyen söylemiyorum. Hiç maç seyretmeden senden önceki hocanın takımını aynen açıklamak için 8 milyon euro alıyorsan ortada bir şey eksikliği var. Biri birini kazıklıyor! Akıllı adam kazıklanmaz. Söylemek istediğim bu. Ama Mahmut Özgener kendi cebinden kazıklansa buna itirazım yok. Banane. İşadamı batar gider. Hayır! Benim cebimden kazıklanıyor. Türk halkının vergileriyle hiçbir iş yapmayan Hiddink'e 8 milyon euro ödüyorum. Dedim ki 'Bunun cevabını ver'. Sana bir kameraman göndereceğiz. Ne söylersen söyle aynen yayınlanacak. Pazartesi günü çekime gittim. Fuat Akdağ'a 'Mahmut kameraman istedi mi' diye sordum. 'Hayır' dedi. Çünkü söyleyecek lafı yok. Sevgili Mahmut kardeşimin söyleyecek lafı yok. İzlediği maça bakar mısın? Beşiktaş -Wien. Viyana Avrupa'nın en güzel şehirlerinden birisi. Orada en güzel otellerde kalıyorsun. Hıncal Uluç'un parasıyla kalıyorsun. Keyfine bakıyorsun. Ama 6 tane Türk futbolcusu seyrediyorsun. Allah'tan Rapid'de 3 tane Türk oyuncusu oynuyor. Beşiktaş'ta 3 tane Türk var çünkü. Alay eder gibi. Adam alenen alay ediyor. Türkiye'de Beşiktaş - Trabzon maçı Trabzon'da. Trabzon'a gidilir mi! Nuri Şahin ile Hamit Altıntop'u seyredecekmiş.Bayern Münih maçını seyretmek için Almanya'ya gidiyor. Trabzon ile orası bir mi? Nuri ile Hamit Altıntop'un seyredilecek nesi var? Dünya bu ikisini ezbere biliyor artık. Gel de bir bak! Gel de Trabzon'da bir bak. Adam resmen safahat âlemlerinde Türk halkının vergileriyle. Bunun sorumlusu da Mahmut Özgener. Almanya ve Azerbaycan maçından beklentileriniz neler? Nasıl sonuçlar alırız sizce? Zarı atıyoruz. Düşeş gelirse orada Almanya'yı yeneriz orada. Hepyek gelirse hezimete uğrar döner geliriz. Milli takımlara verilen primlerde tartışılmaya devam ediyor. Aykut Kocaman yerden göğe kadar haklı. Yine Türk milletinin parasıyla büyük bir hovardalık yapılıyor. Her biri zaten dolar ve euro milyoneri futbolculara bir maçın galibiyet primi 100'er bin euro. Dünya şampiyonu olan Amerikan basketbol takımı 25 bin dolar alıyor. Sen Almanya'yı yenersen oynamanda şart değil. Sakat sakat oraya çağrılmış olabilirsin. Kadroda da olmayabilirsin, tribünde oturursun. Ama ilan edilen 22 kişi ya da 27 kişinin içinde olduğun için 100 bini cebe atarsın. Oh ne güzel ya. O zaman koştura koştura gidiyor. Ben sakatım demiyor. Durup dururken 100 bin euroyu cebe atmak dururken niye ben sakatım diyeceksin. Takımında o kadar prim almıyor. Takımında aldığı primde önemini kaybediyor. Oynamadan 100 bin euro alan adama şimdi 'Gel burada Fenerbahçe'yi yenersen 25 bin veririm' dersen 'Sadakamı vereceksin' der. Aykut Kocaman o kadar haklı ki. Geçen hafta Cüneyt Çakır, Rubin Kazan ile Barcelona maçını yönetti. Performansını nasıl buldunuz? Türk hakemliği açısından bir moral bir motivasyon olmuş mudur? Dünya Supersport Şampiyonası'nda Kenan Sofuoğlu ikinci kez dünya şampiyonu oldu. Kenan artık Supersport'tan çıkmalı. Supersport Kenan'a hafif geliyor artık. Ama Kenan'ın Supersport'tan çıkması demek bu Kenan'ın kararı değil. Dünya ikincisi olan basketbolcularımıza adam başı birer buçuk milyon veren devletim Kenan Sofuoğlu'na sahip olmadı. Kenan Sofuoğlu bu motosikleti kendi merakı ve de bulduğu dış sponsorlarla yapıyor. Yabancı takımlar, yabancı markalar. Arkasında Türkiye yok. Kazandığı zaman Tük bayrağı ile dolaşıyor çocuk pistte ama arkasında Türkiye yok. Kenan'ı Türkiye'nin sahiplenmesi lazım. Maddi olarak sahiplenmesi lazım teşkilatın. Kenan artık birini kategoride yarışması lazım. Aslında kişisel olarak çok hoş bir başarı da diyebiliriz. Aslında hayatına baktığımız zaman dramatik bir hikayesi olduğunu görüyoruz. Bir filme konu olacak hayatı var Kenan'ın. Amerika'da olsaydı Kenan hayatı şimdiden film olmuştu. Dramatik değil trajik hayatı var. İki kardeşini motosiklet kazasında kaybettiği halde motosiklette ısrar ediyor. İkinci kez dünya şampiyonu oluyor. İkinci kez de ülkesinde kucaklanmıyor. Kenan'a sahip çıktılar mı? Basketbola gösterilen sahipliğin onda birini Kenan'a sahiplenen oldu mu acaba Türkiye'd?. Telefon edilip kutlandı mı? San şu kadar ikramiye veriyoruz diyen oldu mu? Bu kadar motor markası var Türkiye'de. Bir tanesi bundan sonra her şeyin bana ait dedi mi? üç tane gazete de iki tane manşet. Bitti, gitti.