DİYARBAKIR / ERGUN AKSOY Kardeşliğimizi bozanlara 12 Eylül bir manifestodur Başbakan Tayyip Erdoğan, merakla beklenen Diyarbakır mitinginde, “yüksek standartta demokrasi” vaat etti. 12 Eylül’de oylanacak anayasa değişikliğinin yeni anayasanın kapısını açacağını söyledi. Bakanları ve milletvekilleriyle Diyarbakır’a çıkarma yapan Erdoğan, yaklaşık 1 saat boyunca, İstasyon Meydanı’nı dolduran coşkulu kalabalığa seslendi. “Buradan tüm Diyarbakır’a selamlarımı sevgilerimi yolluyorum” diyerek sözlerine başlayan Erdoğan, Diyarbakır’ın ilçelerini sayarak, “Buralarda yaşayan Kürt kardeşlerimi selamlıyorum” dedi. Diyarbakır’a ayrı bir sevdasının, muhabbetinin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, “Bugün sizlere yüreğimi açmak, sizlerle gönül diliyle sohbet etmek istiyorum. Şair Ahmet Arif, ‘Seni baharmışsın gibi düşünüyorum, seni Diyarbakır gibi düşünüyorum’ diyor. Biz de sizi engin bir muhabbetle seviyoruz. İnanıyoruz ki insan yaratılmışların en şereflisidir. İnsana hizmet etmek siyasetin en büyük gayesidir. İnsan hakları kutsaldır. İnsanlık kutsaldır” diye konuştu. Erdoğan, mesajları verdi: TÜRKİYE’NİN AYAĞA KALKMASINA İZİN VERMEDİLER: Türkiye’de demokrasi büyük badireler atlattı. İnsanlarımız büyük sıkıntılar yaşadı. Ama demokrasiye inanan insanların mücadelesi çok büyük zorlukları geride bıraktı. 1960’ta, üç demokrasi kahramanını darağacına gönderdiler. Demokrasi biraz toparlanmaya başladı. 12 Mart’ta yeniden müdahale ettiler. 1970’lerde ayakları üzerine doğrulmaya çalışan demokrasimiz yeniden müdahaleye uğradı. 2. Dünya Savaşı’ndan çöküşle çıkan Almanya toparlandı ayağa kalktı. Birileri Türkiye’nin ayağa kalmasına izin vermedi. Kaybeden demokrasimiz, gencecik fidanlar oldu Özal’ın mücadelesi Türkiye’yi dünyaya açtı. Devasa adımlar atıldı yine tahammül edemediler. 90’ların ilk yarısından sonra değişime direnenler oldu. 28 Şubat süreciyle milli irade hiçe sayıldı. Millet ve devletin üzerine karabasan gibi çöktü. Bu kardeşiniz 1997’de Siirt’te bir şiir okuduğu için yargılandı. Hüküm giydi. Pınarhisar cezaevinde yattı. Umutsuzluğa hiç kapılmadım. Millete olan sevdamı ülkeme olan aşkımı çoğalttım. Kimi gazeteler muhtar bile olamaz diye manşet attılar. Bizi dışlamak, tecrit etmek istediler. Fikirlerimizi siyasetimizi küçümsediler. ACILARI BİZ İYİ BİLİRİZ: Fikirlerinden mahkum edilen insanların derdini çok iyi biliriz. Yazı yazdığı için konuştuğu için şiir okuduğu için aş iş dediği için hak dediği için mahpus damlarında çürümenin nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliriz. İnancından dolayı ibadetinden dolayı başındaki örtüden dolayı dışlanmanın ne olduğunu biz çok iyi biliriz. Biz yoksulluğu biliriz, yasakların baskıların mahrumiyetin ne olduğunu çok iyi biliriz Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen insanların katilleri gecenin karanlığında kaybolup bir daha ortaya çıkmayan, çıkarılmayan faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz. Evi basılıp tarumar edilmesini biliriz. Köy meydanını toplanan köylülere uygulanan eziyeti biliriz. Köylerin boşaltılması ne demek, meralarını yasaklanması ne demek iyi biliriz. Hapisteki oğlunu ziyarete giden oğluyla terk kelime Kürtçe konuşamayan annenin acısını yüreğindeki feryadı biz biliriz biz. ŞEHİT VE DAĞDAKİ GENCİN ANNESİ: Hakkari’de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan ve orada vefat eden Hacı Said Camii’in imanı Aziz Tan’ın ailesinin kederini biz biliriz. Oğlunu şehit vermiş Çorumlu annenin gözyaşı benim yüreğime akar. Oğlunu dağda çetelere kaptırmış, göz göre göre oğlunu kaybetmiş ananın gözyaşı benim ciğerime akar. BAHÇELİ’Yİ ÇAĞIRDI: “Başbakan Diyarbakır’da ne konuşacak” diyorlar? “Başbakan, Diyarbakır’da ne mesaj verecek?” diyorlar. Burada BDP, Erzurum’da Bahçeli, işi gücü bırakmış bize konuşma metni yazmanın derdine düştü. Sayın Bahçeli, söyleyecek sözün varsa, çözümün varsa buraya gel, Diyarbakır’a gel. Söyleyeceğini şu Diyarbakır meydanında söyle. Diyarbakır’ın bu güzel insanlarıyla yiğit, mert insanlarıyla gönül bağı kurabiliyorsan gel buraya, burada konuş. KİTABIMIZDA FARKLI KONUŞMA YOK: Diyarbakır’da farklı konuşuyor, İstanbul’da farklı konuşuyor. Bizim kitabımızda bu yok. Biz Kayseri’de aynı, Tunceli’de aynı konuşuyoruz. Hepsini aynı şekilde seviyoruz. BU TOPRAKLARIN ÇOCUKLARIYIZ: Biz, bu toprakların çocuklarıyız. Biz bir gün Edirneliyiz, bir gün Karslıyız, bir gün Rizeliyiz, İstanbulluyuz, Hakkarili, Vanlıyız, Batmanlıyız, Yozgatlıyız, Aydınlıyız, Muğlalıyız, İzmirliyiz. Çünkü biz Diyarbakırlıyız. Diyarbakır’ın evladıyız. . ANAYASANIN KAPISI AÇILIYOR: 2011 seçimlerinden sonra daha geniş tabanlı yeni bir Anayasa’nın temellerini atıyoruz. Yani şimdi kapıyı açıyoruz. Onun için 12 Eylül’de sandıklara giderek evet demeye hazır mıyız? Biz kardeşiz, kardeş. Bu kardeşliği bozmak isteyenlere karşı 12 Eylül bir manifestodur. Evet mi? CEZAEVİ KAPATILACAK: Şurada bir Diyarbakır cezaevi var hep söyledim. Bugün Diyarbakır’da bir kez daha söylüyorum bu cezaevinin bir dili olsa da konuşsa. Ah şu Diyarbakır cezaevi 12 Eylül sonrasında yaşananları bir anlat. Ah 5. koğuş dile gelip o insanlık dışı işkenceleri bir söylese. Sözümüz var mıydı? Diyarbakır Cezaevi’ni kapatıyoruz. İlk işimiz yeni cezaevini süratle yapıyoruz. Yeni cezaevi biter bitmez hemen cezaevini de kapatacağız. Orası artık varlığıyla sürekli bize 12 Eylül’ü hatırlatmasın istiyoruz. Bu da inşallah bize nasip olacak. 12 Eylül darbesini yapanlar, Türkiye’de işkence yoktur diye bas bas bağırırken, Diyarbakır’da 5. koğuştan Diyarbakır semalarına feryatlar yükseliyordu. İşte biz bu ayıplara son verdik son veriyoruz. Allahın izniyle bu 12 Eylül bunlara son vermenin adı olacak, evet mi? ANTER, KAYA’NIN ACISI, PERVER’İN HASRETİ: Musa Anter’in acısını bizler unutamayız. Orhan Miroğlu’nun yarasını bizler unutamayız. Diyarbakır Cezaevi’nde 7 yıl işkence gören Abdurrahman Semavi’nin çilesini çilesini unutamayız. Şivan Perver’in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya’nın gurbette vefatını hatırımızdan çıkaramayız. BOYKOT ANTİDEMOKRATİK: Biz seçimlerin boykot edilmesini antidemokratik bir anlayış olarak görüyoruz. Oy pusulasının içinde evet-hayır var. A Parti B partisi de yok. Bu nasıl bir demokrasi mücadelesidir. Böyle demokrasi mücadelesi olmaz. BELEDİYELERİ ŞİKAYET ETTİ: Kentsel bir dönüşüm yapıyoruz ama bir sıkıntımız var. Nedir? Diyarbakır’daki belediyeler burada uygulama yaptırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Göreve geldiğimizde Diyarbakır’da 44 kilometre. bölünmüş yol vardı, 8 yılda 243 kilometre bölünmüş yol yaptık biz. Diyarbakır havaalanın yolcu trafiğinde yüzde 473 artış gerçekleşti. Hazal ATEŞ / DİYARBAKIR 13 Eylül bir milat olacak Erdoğan’ın Diyarbakır mitingi Türkiye gündemine damgasını vururken, kentin sokaklarından “barış umudu” yükseldi. Taksi şoföründen pazarcısına, ev kadınından emeklisine, çocuklardan üniversiteli gençlerine kadar geniş bir yelpazede herkes “Yeni Anayasa istiyoruz, 13 Eylül milat olacak” mesajı verdi. TAKSİCİ METİN TEKİN: Barış için önce Allah sonra Başbakan. Kürtler artık huzur istiyor. Ben bir Kürdüm, boykotu doğru bulmuyorum. Bu şansı geri çevirmemeliyiz. OFİS DÖNERCİSİ ÇALIŞANLARI: Bu bölgede vatanını seven milyonlarca insan var. Bizim derdimiz iş, aş, barış. Artık insanlar savaşmak değil, kucaklaşmak istiyor. ESNAF ŞEYHMUS KİREÇÇİ: 71 yaşındayım. Nice siyasetçi gördüm. Ama böyle yiğit Başbakan görmedim. Başbakan Kasımpaşalı değil, Diyarbakır’ın Alipaşasıdır. EMEKLİ HACI MEHMET ŞAHAP TALAYİ: Başbakan Erdoğan, Kürtler için bir şans. O giderse bir daha kimse Kürt sorununu çözelim diyemez. Bu akan kan barışla durur. ESNAF ENVER ÇETİNKAYA: Erdoğan, 2005’te verdiği sözleri tutmalı. Korkmamalı. Birileri bunu engellemek isteyecek. Bilsin ki biz arkasındayız. KORE GAZİSİ ŞÜKRÜ GÜZELSES: Evet, hayır, boykot bunların hiçbirinin önemi yok. Tek derdimiz kardeş kavgası bitsin. ŞABAN ARSLAN / DİYARBAKIR Diyarbakır’da her yol ‘Evet’e çıkıyor Amed Halk İnisiyatifi’nin, Başbakan Erdoğan’ın mitingine ilişkin boykot ve kepenk kapatma çağrısı, örgütün daha etkin olduğu Bağlar semtinde kendini belli ediyor. Diğer semtlerde de kapalı kepenkler göze çarpıyor ama genel görünüm, Anadolu’daki herhangi bir kentten farksız. Boykot çağrısının, Ak Parti seçmenini çok etkilemeyeceği vurgulanıyor. Hatta BDP seçmeninin yüzde 50’sinin, tehditlere rağmen, referandumda sandığa gideceği vurgulanıyor. Sandığa gitme oranının, özellikle ‘okumuş’ kesimde yüksek olacağı ifade ediliyor. En ilginci de; Diyarbakır’da, BDP’liler de dahil olmak üzere, sandığa gidenlerin ezici çoğunluğunun ‘Evet’ oyu kullanacağı yönünde görüş hakim. Sandığa gitmesi muhtemel BDP’lilerin yüzde 90 gibi büyük bir oranla ‘Evet’ diyeceği görüşü, BDP ve PKK’nın neden boykot kararı aldığı konusunda fikir veriyor. Bölge halkı, oyunun renginin referandumda ne denli stratejik önem taşıdığının bilincinde. BDP’nin ise neden ‘Hayır’ denmesi gerektiğini bölge halkına anlatamayacağı için boykot kararı aldığı ve bu kararın değiştirilmesinin çok da düşünülmediği belirtiliyor. BDP’NİN ÇARESİZLİĞİ Aslında BDP ve PKK’nın bölgede ağırlığını korumak ve inisiyatifi Ak Parti’ye kaptırmamak için boykottan başka çaresi yok. Bugün buradaki genel hava ve eğilimi en iyi özetleyen cümle ise, Sabah’ın attığı ‘Dilinde boykot gönlünde evet’ başlığı. Bu cümle ‘Kürt’üm’ diyen 7’den 70’e herkesin ortak görüşünü yansıtıyor. Boykot propagandası yapan BDP’nin önderlerinin ve milletvekillerinin bile, özel sohbetlerinde, referandumda oylanacak maddelerin, bölge halkının taleplerine çok uygun olduğunu söylediği konuşuluyor. Görüştüğümüz bir Diyarbakırlı bu durumu, “Örgut ve parti hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı” diye ifade ediyor. BDP’li milletvekillerinin sokaklarda yürürken eskisi gibi ilgi görmediği, hatta eleştiri yağmuruna tutulduğu anlatılıyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, önceki gün Ofis semtinde yaşanmış. Boykot propagandası yapan Milletvekili Sebahat Tuncel’i durduran bir vatandaş, “Bana referandumda ‘hayır’ demem ya da boykota katılmam için tek bir neden göster” demiş. Tuncel bu tepkiye karşılık vermekte oldukca zorlanmış. Diyarbakır’ı iyi bilen gazetecilerin ortak görüşü, kentin son zamanlarda her zamankinden huzurlu olduğu yönündeydi. Mitingde AK Parti propagandasından çok, kardeşlik ve barış vurgusu yapıldı. Başbakan Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin mimarı olarak tanıtıldı. Yoğun güvenlik önlemi vardı ama aramalar ve kontroller vatandaşı hırpalamadan yapıldı. Konuşmacılar kalabalığa Türkçe, Kürtçe ve Zazaca ‘Hoş geldiniz’ dedi. 15. maddenin kalkması halka iade-i itibardır Başbakan Erdoğan, akşam Habertürk televizyonunda katıldığı programda da, Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kaldırılmasının halka iade- i itibar olacağını söyledi. Erdoğan şöyle dedi: “Bunlarla ilgili dokunulmazlığın kaldırılması aslında zaten bir iade-i itibardır. Kime? Halka iade-i itibardır. O zulme uğramış olan insanlara, onlara yönelik iade-i itibardır. Biz bunu en azından yerine getirmiş oluyoruz’’ dedi. Erdoğan, mağdurların da haklarını arayabileceğini belirtti. Erdoğan, “Türkiye’de artık klasik sağ klasik sol diye bir şey kalmamıştır. AK Parti Türkiye’nin merkezindedir. Diğer partiler buna göre şekilleniyor” diye konuştu. HAKAN ŞÜKÜR VE SUAT KAYA POZU Eski milli futbolcu Hakan Şükür, Eski GS’li Diyarbakırspor Teknik Direktörü Suat Kaya, Eski GS’li Mehmet Gönülaçar ve türkücü Berdan Mardini platformda ‘evet’ şapkası takıp kalabalığı selamladı. SİVİL TOPLUMLA İFTAR YAPTI Erdoğan, mitingin ardından ildeki Ticaret Odası, GÜNSİAD, DİSİAD ve Baro gibi sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle iftarda buluştu.