Bütün bu hengâmenin altında yatan bir gerçeği öncelikle kabul edelim: Batı, OD'de Türkiye istemiyor. Nedeni çok basit: bütün öteki mütalaalar bir tarafa, Çin, neticede Çinlilerin, Rusya nihayetinde Ruslarındır. OD ise sahipsizdir. Batı öyle düşünür. Batı, OD'yi kendisinin sayar. 'Ortadoğu' adı konduktan sonra bu böyle ve bütün maksat Osmanlı'yı/ Türkiye'yi o bölgeden uzak tutmak olmuştur. Verilen 'Batı/ lılık- Batı /lılaşma' rüşvetinin bedeli budur. İş, bu defa da Türkiye'nin OD'den çıkarılması 'işinin' Rusya'ya ihale edilmesine kadar geldi.
Bir düğüm noktası var: Kürtler! Onlar da kendi taleplerini OD hengâmesiyle bütünleştiriyor. Türkiye'nin sıkıştığı nokta bu! Bu Gordion düğümü nasıl çözülecek sorusuna cevap arıyor Türkiye. İçeride PKK ile mücadele ediyor, tamam; dışarıda PYDYPGile mücadele ediyor tamam. Ama bir de Kürt halkının meşru, demokratik talepleri var. Dünya âlem biliyor ki, artık bu aşamada, Türkiye, güvenlik politikalarıyla devam edecek ve demokratik politikalar daha bir süre bekleyecek. İlk adım bu yaklaşımı değiştirmekolmalı!
Kuşatma altındayız. Bu bir gerçek. CB Gül'ün 'Cumhuriyet tarihinin en zor döneminden geçiyoruz' derken söylediği budur. Kuşatmayı, kuşatılmayı işaret ediyor Gül.
Kuşatmayı yarmanın ilk yolu gerçeği tarihsel bir perspektif içinde algılamaktır. İkinci yolu, Türkiye'nin 'soft power' olmanın önemini unutmamasıdır. Güvenlik politikalarınınyükseldiği bir dönemde demokratik politikaları, Kürt taleplerinden sivil anayasaya kadarhiç unutmadan hatırlamasıdır. Asıl, kusursuz, eksiksiz demokrasiye sahip Türkiye OD'de söz sahibi olacaktır...
Kuşatmayı yarmanın yolu...
Hasan Bülent Kahraman/Sabah