Diyarbakır'ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı 9 mahallenin sakinleri, terör saldırılarının izlerini silmeye çalışıyor. Diyarbakır'ın Sur ilçesinin terör örgütü mensuplarından temizlenmesi, kazılan çukurların kapatılması, kurulan barikatların kaldırılması ve tuzaklanan patlayıcıların etkisiz hale getirilmesi amacıyla güvenlik güçlerince başlatılan operasyon, Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde devam ediyor. Sokağa çıkma yasağının sona erdiği Abdaldede, Alipaşa, Lalebey, Süleyman Nazif, Ziya Gökalp, Camii Kebir, Camii Nebi, İskenderpaşa ve Melikahmet mahallelerinde ise vatandaşlar, terör saldırılarında hasar gören ev ve iş yerleri ile ibadethaneleri onarmaya çalışıyor. Ziya Gökalp Mahallesi sakinlerinden U.Ö, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'nın saldırıları nedeniyle büyük mağduriyet yaşadıklarını söyledi. Çocuklarının eğitimden uzak kaldığını belirten U.Ö, 'Halk çok perişan oldu. Çocuklarımız okullarına gidemiyor. Her tarafı yakıp yıktılar ama bunu bilsinler ki buraları terk etmeyeceğiz. Her şeyi yakıp yıkıyorlar ama biz burayı terk etmeyeceğiz. Ne olursa olsun, bizi buradan çıkaramayacaklar' diye konuştu. 'DEMİRTAŞ'A SESLENİYORUM, GELSİN, BURANIN HALİNİ BİR GÖRSÜN!' İş yeri yakılan V.E de teröristlerin yaptıklarının eziyet haline geldiğini kaydederek, 'Biz, hepimiz Kürt değil miyiz, niye bize bu eziyeti yapıyorlar?' dedi. 'Buradan Demirtaş'a sesleniyorum, gelsin, buranın halini bir görsün. Milletin başına ne getirdiler' ifadelerini kullanan V.E, şöyle konuştu: 'Hepimiz Kürt'üz ve kardeşiz, birbirimizi bu hale mi getireceğiz? Ne cami ne de bina kaldı. Bunun kime faydası var? Bu zarar ve ziyanımızı kim verecek? 30 senelik esnafım, iş yerimde en az 20 bin lira zararım var. Kim karşılayacak bu zararı? Hepimiz kardeşiz, birbirimize bu zararı vermeye gerek yok. Burada bomba patlattın, kim zarar görüyor? Kürt halkı ve esnaf zarar görüyor. Bunlara 'dur' diyen kimse yok mu? Biz bunları seçip Meclise neden gönderdik, 'Sorunumuzu orada çözün' dedik. Onlar da sokakları patlatıyor, millete ve esnafa zarar veriyor.' Ekonomi eski Bakanı Nihat Zeybekci, 'Cumhurbaşkanı üzerinden yapılan konuşmaları yakından takip ederim. O söylenen sözler sadece Recep Tayyip Erdoğan'a söylenen bir söz değildir. Herkes, Cumhurbaşkanı dendiğinde haddini bilecek. Çünkü o Türkiye'nin Cumhurbaşkanıdır. Ülkeyi temsil ediyor. Eleştiriler ve diğer şeyler beni rahatsız ediyor' dedi. Ekonomi eski Bakanı ve AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Denizli Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret etti. Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Varol ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılanan Zeybekci, daha sonra basın mensuplarıyla tek tek tokalaştı. Cemiyette bir süre basın mensuplarıyla sohbet eden Zeybekci, İlyas Haytan Toplantı Salonu'nda basın mensuplarının sorularını cevapladı. CUMHUBAŞKANI-BÜLENT ARINÇ TARTIŞMASI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Bülent Arınç ile ilgili soruya cevap veren Nihat Zeybekci şunları söyledi: 'Cumhurbaşkanı üzerinden yapılan konuşmaları yakından takip ederim. O sadece Recep Tayyip Erdoğan'a söylenen bir söz değildir. Geçen yıl bu dönemlerde AK Parti olarak oyumuz yüzde 50 civarındaydı. 7 Haziran seçimlerinde ise oyumuzun yüzde 40'lara indiğini gördük. O dönemde Bülent Arınç bey, hükümeti eleştirdiği bir dönem olmuştu. Bunun sonuçlarını hepimiz gördük. Ben Cumhurbaşkanımıza karşı söylenen her sözü anlamlı bulurum. Bu parti ya da bu dava Cumhurbaşkanımızın kişiliğinde bayraklaşıyor. Buradaki bir tereddüdün nelere yol açtığını gördük. Yapılan her hareketi de böyle bir sonuç almaya yönelik gayret olarak görüyorum.' 'HERKES, CUMHURBAŞKANI DENDİĞİNDE HADDİNİ BİLECEK' Bu konuda herkesin dikkatli olması gerektiğini ifade eden Zeybekci, 'Cumhurbaşkanımız hariç herkes, böyle konularda açıklama yaparken vicdani olarak sorumlu olmalıdır. Bu açıklamaların yeniden yapılması kasten mi yapılıyor dedirtiyor. Cumhurbaşkanımız da bir insandır ve eleştiriye elbette açıktır. Ancak halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan bir kişiye kamuoyunun önünde bu tarz yaklaşım gösterilince buna karşı gösterilen refleks de bu şekilde oluyor. Bunları yapmamak lazım. İçeride birebir mücadeleler oluyor. Bunu dışarıda da yapınca bunda kasıt aranır. Herkes dikkatli olmalıdır. Cumhurbaşkanı bu ülkenin 80 milyonunu temsil ediyor. Elbette ona karşı dikkat edeceksiniz. Yıpratılan bu ülkenin lideri olur. Bunun adı bugün Erdoğan'dır yarın Kemal Kılıçdaroğlu da olsa yine aynı şeyi söylerim. Herkes, Cumhurbaşkanı dendiğinde haddini bilecek. Çünkü o Türkiye'nin Cumhurbaşkanıdır. Ülkeyi temsil ediyor. Eleştiriler ve diğer şeyler beni rahatsız ediyor' diye konuştu. 'MİLLETVEKİLİ YEMİNİNDE KARŞI OLDUĞUM ŞEYLER VAR' Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi ile ilgili de konuşan Zeybekci, 'Başta milletvekili yemini olmak üzere değişiklikleri olmalı. Milletvekili yemini ederken külliyen karşı olduğum şeylere yemin ediyorum. Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma diyoruz ama ben bu anayasayı beğenmiyorum ve değiştirmek istiyorum. Milletvekili yemini 'vatanıma, milletime ihanet etmeyeceğime evrensel demokrasiden ayrılmayacağıma Yüce Türk Milleti önünde and içerim' şeklinde olamaz mı mesela? Ben bu anayasanın birçok maddesine karşıyım. Vatanın bölünmez bütünlüğünü ile ilgili kısımları da ekleyerek bir yemin metin ortaya çıkarılabilir. Türkiye başkanlık sistemi ile ilgili tartışmaları bitirmek zorundadır. Adına ne derseniz deyin Türkiye ikili güçlü sisteme geçmek zorunda. Yüzde 51 ile iktidar, yüzde 49 ile muhalefet anlayışı olmalı. Böyle olmalı ki muhalefet diğer seçimde iktidar olmak istemeli' dedi. Anayasa değişikliği yapılırken sistem değişikliğinin konuşulmamasının aldatma olacağını belirten Ekonomi eski Bakanı Zeybekci sözlerini şöyle tamamladı: 'Başkanlık sisteminin konuşulmadığı bir anayasa değişikliği boşa vakit kaybı olur. Sistem değişikliğini beraberinde getirecek olan bir anayasa değişikliği ele alınmalı. Milletin huzuruna öyle gidilmeli. Bu iş kökten çözülmeli. Bu meclis bunu yapmalı. Bu meclis bunu yapabilir. Bu meclis bu anayasa değişikliğini yapamazsa millet bunu affetmez. Bu meclis sistem değişikliğini de içinde barındıran anayasa değişikliğini yapamazsa bunu yapabilecek bir meclis arayışı yeniden gündeme gelebilir.' Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Cumhurbaşkanlığı Kulliyesi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel'i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde konuk etti. MERKEL TABLOYU SORDU Merkel duvarda asılı olan hat sanatıyla yazılmış tabloyu görünce Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'sen de böyle yazabiliyor musun' diye sordu. Erdoğan'da Merkel'e 'o bir sanat' cevabını verdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, bireysel ve basın özgürlüğüyle ilgili Türkiye'yi suçlayan yargılarla soran Die Welt muhabirine adeta ders verdi. Die Welt İstanbul temsilcisi Deniz Yücel, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na, 'Türkiye'nin Güneydoğu'da katliam yaptığını' ifade eden sözler sarf etti. Ayrıca Türkiye'deki tutuklu gazetecileri sordu. SORUDAN ÇOK BAŞBAKAN GİBİ KONUŞTUN Merkel konuya ilişkin yorum yapmaktan kaçınırken, Davutoğlu sözlerine bu gazetesiyi 'sorudan çok 3. bir başbakan gibi konuştuğunu' söyleyerek başladı. Soruda, eleşiriyi aşan bir konuşma olduğunu ifade etti. Davutoğlu devamında şunları söyledi: 3 TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELE EDEN TEK ÜLKEYİZ 'Türkiye, her partinin kendi görüşlerini açık şekilde dile getirebildiği ortamda seçim yaptı. Partilerin söylemlerine bakın. Sorudan çok siyaset yapıldığı için, bu ülkenin demokratik olgunluğundan gurur duyuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde benim konumumda bir başbakan yok. Düyanın hiçbir yerinde yüzde 85 katılımlı bir seçim olmadı. Dünyada çok az başbakan benim gibi halıkndan yüzde 49 oy almış olarak görevini yürütüyor. Türkiye 3 terör örgütüyle birden mücadele edebilen tek ülkedir. ALMANYA'NIN İNGİLTERE'NİN ÇEVRESİNDE OLSA... Almanya'da bazı bölgeler işgal edilse, doçkalar, silahlar depolanmış olsaydı; Almanya veya İngiltere'nin çevresinde, suriye gibi parçalanmış bir ülke olsa ne olurdu. HOLLANDE FRANSIZ ORDUSUNU DAVET ETTİ Paris saldırısı sonrası sayın Hollande Fransız ordusunu Paris'e davet etti. Çünkü Fransız halkının can güvenliği, teröristlerin özgürlük alanından daha önemlidir. Dünyanın her yerinde böyledir. FRANSA İÇİN NASIL DOĞRUYSA TÜRKİYE İÇİN DE DOĞRU Bu Fransa için nasıl doğruysa, Türkiye için de aynı şekilde doğrudur. Cizre'de, Silopi'de, Sur'da, kendi vatandaşlarımızın hayatını korumak için her türlü tedbiri alırız. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülke, ülkesinin bir yerinde, silahlı bir grubun bulunmasına izin vermez. 191 ÜLKE VAR, TÜRKİYE NASIL 195. 191 ülkenin yer aldığı dünyamızda Türkiye basın özgürlüğünde nasıl 195. sırada olabiliyor o da ayrı bir konu' CHP'nin 24 kişilik Gaziantep İl yönetimindeki 14 üyenin istifa etmesiyle il başkanı Nesrin Tuncel'in görevi otomatik olarak düştü. 45 gün içerisinde kongreye gidecek olan CHP il başkanlığı seçime kadar atanacak kayyum tarafından yönetilecek. Aralık ayında yapılan kongre ile CHP il başkanlığı görevine Nesrin Tuncel başkanlığındaki yönetim kurulu seçildi. Çarşaf liste ile gidilen kongre sonrası CHP'nin 24 kişilik yeni yönetimi Nesrin Tuncel başkanlığında göreve başladı. Ancak, parti içerisindeki sorunlardan ötürü geçen hafta yönetim kurulu üyesi 14 kişi toplu halde istifa etti. KAYYUM ATANACAK Çoğunluğun istifası ile CHP yönetimi düştü ve olağanüstü kongre sürecine girildi. Tüzük gereği kongre tarihine kadar CHP il başkanlığına da genel merkezin belirleyeceği kayyumun atanması gerekiyor. CHP Genel Merkezi de kongre tarihine kadar il başkanlığı görevine atanacak ismi belirlemek üzere CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'i görevlendirdi. Kente gelerek, ilçe başkanları ve partililer ile görüşen Milletvekili Gürer, parti binasında basın toplantısı düzenledi. Kongre tarihine kadar hazırlayacağı rapor doğrultusunda genel merkez tarafından il başkanlığı için kayyum atanacağını belirten Gürer, 'Tüm partilerde bu ve benzer sorunlar yaşanabilir. Bu partinin başarısızlığı anlamını taşımaz. Olağanüstü kongre tarihine kadar partimizin il başkanlığı görevini atanacak kayyum yürütecektir' dedi. Trafik sigortasındaki düzenleme geçen hafta Resmi Gazetede yayımlandı. Sigorta şirketi, ölen kusurlu sürücü için ödediği tazminatı, mirasçılarından geri isteyebilecek. Kusurlu sürücüye trafik sigortasından tazminat ödenmeyecek, sigorta şirketleri herhangi bir nedenden dolayı tazminat ödese bile sigortalı kişiden ya da yakınlarından talep edebilecek. Hazine Müsteşarlığı, 2015 Haziran ayında uygulamaya giren trafik sigortasının genel şartlarında değişiklik yaptı ve yeni düzenleme geçen hafta Resmi gazete'de yayınlandı. KUSURLU SÜRÜCÜ ÖLÜRSE TAZMİNATI YAKINLARI ÖDEYECEK En önemli değişiklik ise, kusurlu sürücüler nedeniyle sigorta şirketlerinin ödediği tazminatlarda yapıldı.Geçen yıl yayınlanan genel şartlarda, sürücülerin kendi kusurundan dolayı vefatı ya da sakatlık hali, trafik sigortasının teminat kapsamı dışında tutulmuştu. Ancak düzenlemenin kanun değil de genel şart olması nedeniyle mahkemeler, sürücü kusurlu da olsa yakınlarına sigortadan tazminat ödenmesini hükmetti. Bu durum ise sigorta şirketlerini zor duruma soktu. Sigortacılar, bir taraftan yayınlanan genel şartlara göre prim belirlerken, diğer taraftan mahkeme kararları nedeniyle de beklemedikleri tazminatları ödemek zorunda kaldı. TAZMİNAT GERİ ALINACAK Hazine, yeni düzenleme ile bu konuya açıklık getirdi. Geçen hafta Resmi Gazete'de yayınlanan tebliğe göre, sigorta şirketleri, kusurlu sürücü nedeniyle ödedikleri tazminatları kişinin mirasçılarından talep edebilecek, yani rücu edebilecek. Daha açık bir anlatımla, alkollü sürücü kendi kusurundan dolayı kaza yapıp, vefat ederse, mahkeme de bu kişinin yakınlarına vefat tazminatı ödenmesine karar verirse; sigorta şirketi, tazminatı ödeyecek, ancak sonradan rücu edebilecek. KUSUR SÜRÜCÜDEYSE SİGORTA TAZMİNAT ÖDEMEYECEK Yeni düzenleme ile sigorta şirketlerine, trafikte ağır kusurlu hallerde oluşan hem maddi hem de bedeni zararları sigortalıya rücu etme hakkı da getirildi. Geçen sene yayınlanan genel şartlarda, sigortacılar, ehliyetsiz araç kullanan ya da trafik kurallarını ihlal eden sürücülerin neden olduğu kazalarda ödedikleri maddi ve bedeni zararları sigortalılardan talep edebiliyordu. Yeni düzenleme de ise yine ehliyetsiz araç kullananlar sigorta kapsamı dışında tutulurken, kazanın ancak trafik kurallarının ağır ihlali sonucu oluşması halinde sigorta şirketleri, ödedikleri tazminatları sürücülerden talep edebilecek. TRAFİKTE AĞIR KUSUR Yani, yeni uygulamada, sigortacıların tazminatı rücu etmesi için, sürücünün trafik kurallarını ağır kusurlu olarak ihlal etmesi gerekiyor. Daha açık bir anlatımla, kırmızı ışıkta geçen sürücü, bir araca çarpıp maddi hasara neden olur ya da karşıdan karşıya geçen yayaya çarpıp, ölümüne sebebiyet verirse; sigorta şirketi maddi hasarı veya vefat tazminatını ödeyecek, sonra da sürücüden ödediği tazminatın tamamını hukuk yoluyla talep edebilecek. Trafik sigortasının yeni genel şartlarında, aracı sigorta ettiren ile sürücü arasındaki ayrıma da açıklık getirildi. Geçen sene yayınlanan genel şartlarda, sigorta şirketlerine, aracı kullanan sürücü kusurlu da olsa maddi ve bedeni zararların aracı sigorta ettirenden talep etmesi hükme bağlanmıştı. Ancak bu düzenleme hem tepkilere hem de karışıklığa neden olmuştu. Yeni uygulamada ise sigorta şirketleri ödedikleri tazminatları, sadece kazaya neden olan kusurlu sürücüye rücu edebilecekler. YENİ UYGULAMA NELER GETİRİYOR? * Sürücü kendi kusurundan dolayı kaza yapıp, vefat ederse, mahkemeler tazminata hükmetse bile sigorta şirketlerine, ödedikleri tazminatı mirasçılardan talep etme hakkı getirildi. * Kazanın, trafik kurallarının ağır ihlali sonucu oluşması halinde sigorta şirketleri, ödedikleri maddi ve bedeni tazminatları sürücülerden talep edebilecek. * Sigorta şirketleri ödedikleri tazminatları, sadece kazaya neden olan kusurlu sürücüye rücu edebilecek. Fransa'daki PKK'lılar tarafından Bordeaux kentindekiTürk Büyükelçiliği'ne saldırı düzenlendi. Dün akşam saatlerinde ellerinde PKK flamalarıyla gelen yaklaşık 100 kişilik grup Bordeaux kentindeki Türk Büyükelçiliği önünde ilk önce Türkiye karşıtı sloganlar attı. TÜRK BAYRAĞI İNDİRİLDİ, PKK FLAMASI ASILDI Terörist yandaşları daha sonra da Türk bayrağını indirip yanlarında getirdikleri PKK flamalarını astı. FRANSA POLİSİ İZLEDİ Fransız polis görevlilerinin Türk Büyükelçiliği'ne saldıran terörist yandaşlarına karşı duyarsız kalması dikkat çekti. Sosyal medyada yayınlanan 'Hadi Be' programına katılan Burcu Esmersoy, evliliğe sıcak bakmadığını söyledi: 'Geçmişte bir evlilik yaşadım. Evliliğe korkarak yaklaşıyorum. Eski sevgililerim benimle evlenmeyi hayal ettiler. Onlara evliliğin iyi bir şey olmadığını anlattım. Anlayan canını kurtardı, kaçtı. Evliliği tavsiye etmem. 20 yaşındaki halimle konuşma şansım olsa ona 'Aşık olma' derdim.' Daha önce birçok kez kırsalda oluşturulan ve güvenlik güçleri tarafından yıkılan sözde 'PKK Şehitliği' bu kezDiyarbakır şehir merkezinde ortaya çıktı. PKK mezarlıklarının bakımı güvenliği ise devletin parasıyla sağlanıyor. HDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi haddini aştı. Bölgedeki çatışmalarda öldürülen teröristler için Diyarbakır'ın Merkez Bağlar ilçesinde bulunan ve yüz ölçümü bakımından kentin en büyük mezarlığı konumundaki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Yeniköy Mezarlığı'nda belediye tarafından sözde 'PKK Şehitliği' oluşturulduğu ortaya çıktı. ÖZEL ÇEVRE DÜZENLEMESİ YAPILIYOR HDP'li belediye tarafından özel olarak çevre düzenlemesi yapılan ve mezar taşlarının belediye bütçesiyle yapılan sözde 'PKK Şehitliği'ndeki mezarlar ise örgütünün amblem ve renkleriyle açıkça donatılmış. Teröristlerin mezarlarını maaşını belediyenin devlet parasıyla ödediği güvenlik görevlileri koruyor. Bahçıvanlar bakımını üstleniyor. BÜYÜKŞEHİR AÇIKÇA SUÇ İŞLİYOR Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kamuya ait alanda oluşturduğu bölücü terör örgütü militanlarına ait mezarlıkla resmen suç işledi. Sessiz sedasız yapılan mezarlara son dönemdeki çatışmalarda ölen teröristlerin yanı sıra başka yerlerde geçmiş yıllarda öldürülen teröristlerin cenazeleri de taşınıyor. VATANDAŞA YER YOK Diyarbakır'ın en büyük ve merkezi mezarlığında büyük bir alanda boşluk olmasına rağmen belediye bu bölgenin tamamını teröristlere ayırdı. Sözde şehitlik olarak ayrılan alana belediyenin talimatıyla boş yer olmasına rağmen cenazesini defnetmek isteyen vatandaşlar 'bu mezarlıkta yer kalmadı' denilerek başka yerlere yönlendiriliyor. Ocak ayında fark alan memur emeklileri için Temmuz'da da bu imkan doğdu. SSK ve Bağ-Kur'luların alacağı zam ise yüzde 5'i bulacak. Böylece SSK emeklisinin artışı 421 lira, memur emeklisinin artışı ise 469 lirayı bulacak. Emekliler 2016 yılında hem seyyanen hem de enflasyona bağlı olarak zamlar aldılar ve Temmuz ayında da almaya devam edecekler. Ocak ayında özellikle SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin seyyanen 100 lira zam almaları maaşlarında önemli bir fark oluşturdu. Bunun üzerine enflasyon kadar da zam yapıldı. Aralık ayında bin lira maaş alan bir SSK veya Bağ-Kur emeklisinin Ocak'ta maaşı bin 138 lira 60 kuruşa ulaştı. Aralık ayında 3 bin lira alan bir SSK emeklisi ise Ocak'ta hesabında 3 bin 215 lira 80 kuruş gördü. Memur emeklileri ise Ocak ayında yüzde 6 toplu sözleşme zammı aldılar. Bunun üzerine bir de 6 aylık enflasyon farkı olan yüzde 0.90 fark eklendi. Böylece SSK ve Bağ-Kur'lularda olduğu gibi memur emeklileri de Ocak ayında çifte zamma kavuştu. Bu zamlar sonunda Aralık ayında bin lira maaş alan bir memur emeklisi Ocak'ta bin 69 lira 54 kuruş maaşa kavuştu. Aralıkta 3 bin 500 lira maaş alan bir memur emeklisinin Ocak ayında hesabına yatan para ise 3 bin 743 lira 39 kuruş oldu. TEMMUZ'DA YİNE ÇİFTE ZAM Emekliler için 2016 yılında yapılacak zamlar bununla sınırlı değil. Temmuz ayında yeni bir zam daha tüm emeklileri bekliyor. SSK ve Bağ-Kur emeklileri Ocak ayı ile Temmuz ayı arasında oluşacak enflasyon farkını yeniden maaşlarında görecek. Uzmanlara göre bunun da yüzde 4 ile 5 arasında olması bekleniyor. Yüzde 5 olduğu düşünüldüğünde Aralık ayında bin lira maaş alan bir SSK veya Bağ-Kur emeklisinin maaşı Temmuz'da bin 195 lira 53 kuruşa ulaşmış olacak. Aralık'ta 3 bin 500 lira maaşı olan bir SSK ve Bağ-Kur emeklisi ise Temmuz'da 421 lira 85 kuruş artış ile 3 bin 921 lira 85 kuruş maaş alacak. Memurlar ise yine toplu sözleşmeden kaynaklanan yüzde 5'lik zamlarını Temmuz'da alacaklar. Enflasyon tahminlerine göre de yüzde 1'lik bir fark alma ihtimalleri doğdu. YENİLER DE YARARLANIYOR Çalışanların aldığı tüm zamlardan, 31 Aralık 2016 tarihine kadar emekli olacak her vatandaş da yararlanacak. Bu yıl içinde emekli olacak vatandaşlara önce yüzde 3.86 enflasyon zammı sonra da 100 lira seyyanen zam verilecek. Ayrıca yüzde 5 olması beklenen Temmuz enflasyon zammı da bu vatandaşların maaşına eklenecek. Bir süredir kendisini İsmailağa Cemaati'nin temsilcisi gibi gösteren Marifet Derneği ve Fetullahçı Terör Örgütü medyası işbirliğiyle Mahmut Ustaosmanoğlu'nu seven insanlar ile AK Parti iktidarının arasını açma operasyonu yürütülüyordu. Bugün resmi web sitesi aracılığıyla bir açıklama yapan İsmail Ağa Cemaati, FETÖ ve Marifet Derneği operasyonunu sert bir dille eleştirdi. Proje dışına çıkılarak yapılan binaların İsmail Ağa Cemaati ile bir ilgisinin olmadığının altının çizildiği açıklamada 'Bunu vesile yaparak internet ve basılı medyada art niyetli mihraklar, cemaatimiz ile hükümeti karşı karşıya getirme gibi bir tahrik yöntemi uygulama gayretine girmiş gözükmektedir.' denildi. İŞTE FETÖ VE MARİFET DERNEĞİ İŞBİRLİĞİ İLE İSMAİLAĞA CEMAATİ İLE AK PARTİ İKTİDARININ ARASINI BOZMA OPERASYONUNU BOZAN O AÇIKLAMA CEMAATİMİZ VE SEVENLERİMİZE ÖNEMLİ DUYURU Son günlerde görsel ve sosyal medyada, cemaatimiz ile de ilişkilendirilerek, bir karalama ve kışkırtma ortamı meydana getirmek istenilmektedir. Bu konuda cemaatimizi ve sevenlerimizi bilgilendirmeyi çok önemli buluyoruz. Söz konusu olayın kaynağı, külliye adı altında, Marifet Derneği tarafından Çavuşbaşı'nda inşa edilmekte olan binalarla ilgilidir. CAMİ VE ABDESTHANE PROJESİ DIŞINA ÇIKILMIŞTIR 1) Bu hâdise, Orman Bakanlığı tarafından MSN İnşaat şirketine kiraya verilen ormanlık alana cami ve abdesthaneler yapılması ile ilgilidir. Ancak görüldüğü şekliyle proje dışına çıkılarak cami dışında birçok binalar yapılmış, bu sebeple Orman Bakanlığı, cami ve abdesthane dışındaki binaların yapımının durdurulmasını talep etmiştir. Mesele, Orman Bakanlığı ile Marifet Derneği yetkililerinin ilgilendiği MSN İnşaat şirketi arasında gelişen resmî bir süreçtir. PROJENİN İSMAİLAĞA CEMAATİ İLE İLGİSİ YOKTUR 2) Külliyenin ne yapımında, ne de yapılan müdahalede, İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı'nın ilgisi de dahli de söz konusu değildir. BAZI MİHRAKLAR HÜKÜMETLE CEMAATİMİZİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEK İSTİYOR 3) Bunu vesile yaparak internet ve basılı medyada art niyetli mihraklar, cemaatimiz ile hükümeti karşı karşıya getirme gibi bir tahrik yöntemi uygulama gayretine girmiş gözükmektedir. 4) Efendi Hazretlerimiz yetmiş yıllık geleneğinde kanunsuzluğa tevessül etmemiş, cemaatini de bu konuda daima uyarmıştır. PROVAKATÖRLERE DİKKAT BUNLAR CEMAATİMİZE FATURA EDİLİR 5) Cemaatimiz ve sevenlerimizden ricamız, art niyetli, provokatörlüğe soyunmuş kişi ve kuruluşların etkisinde kalarak herhangi bir taşkınlık yapmamalarıdır. 6) Yapılan her yanlış hareketin Efendi Hazretlerimize ve cemaatimize fatura edileceği gerçeğini unutmayalım. Hiç kimsenin zarar görmeden konunun açıklığa kavuşturulması ve herhangi bir taşkınlığa mahal verilmemesi en büyük arzumuzdur. Saygılarımızla, İSMAİLAĞA CEMAATİ ADINA, İSMAİLAĞA CAMİİ İLİM VE HİZMET VAKFI CHP Parti Meclisi, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'yı tedbirli olarak kesin ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) sevk etti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında 5.5 saat süren toplantıda Nazlıaka kendisini savundu. 'Bu olay ismimim 'Aylin Nazlıaka' olduğu kadar gerçektir' diyen Nazlıaka, 'Olay basına servis edildikten sonra yanlış yönlendirilmiş ve bu süreç içerisinde maalesef kurumsal boyutta bu iletişim sorunu ele alınamamış ve bu iletişim sorunu nedeniyle bir kar tanesi büyüyüp kocaman, kocaman bir çığa dönüşmüştür. Kişinin ismini açıklamam ise kişiyi korumakla ilgili değil, ilkesel bir duruştur ' dedi. Bu arada kulislerde Nazlıaka'nın, söz konusu milletvekilinin Ankara Milletvekili Necati Yılmaz olduğunu, Kılıçdaroğlu'na söylediği dile getirilirken Yılmaz iddiaya açıklık getirmek için PM'de söz aldı. Yılmaz'ın Nazlıaka'ya 'siz de kalın dinleyin' demesi üzerine Nazlıaka'nın ağlayarak toplantıyı terk ettiği öğrenildi. Toplantıda 60 üyeden 54'ü Nazlıaka'nın YDK'ya sevk edilmesi yönünde oy kullandı. Kuzey Kore'nin dün sabah uzaya uydu fırlattığını duyurması dünya gündemini bir anda değiştirdi. ABD, BM ve büyük güçlerin yanı sıra Kuzey Kore ile ilişkileri iyi olan Çin bile duruma tepki gösterdi Uzun menzilli füze ve hidrojen bombası denemeleriyle dünyanın tepkisini çeken Kuzey Kore yönetimi, dün sabah Dünya'nın yörüngesine bir uydu yerleştirdiğini duyurdu. Kuzey Kore'nin resmi haber ajansı tarafından yapılan duyuruya tepki yağarken, acil olarak toplanan BM Güvenlik Konseyi uzun menzilli füze fırlatılmasını şiddetle kınadı. Bölge ülkelerinden Güney Kore'nin Devlet Başkanı Park Geun-hye olayı 'görmezden gelinmeyecek derecede kışkırtıcı' olarak nitelendirdi. Japonya Başbakanı Şinzo Abe ise 'Halkımızın güvenliğini korumak için eyleme geçeceğiz' ifadelerini kullandı. ÇİN BİLE DESTEKLEMEDİ ABD Dışişleri Bakanı John Kerry 'Sadece Kore yarımadasını değil dünyayı ve ABD'yi tehdit eden bir provokasyon' şeklinde değerlendirdiği olayı kınadı. Fransa, İngiltere ve Almanya da kınama yayımladı. Uzun süre boyunca Kuzey Kore'nin uluslararası camiadaki tek büyük destekçisi olan Çin yönetimi bile 'Kuzey Kore'nin uluslararası kamuoyunun tepkilerine rağmen uydu fırlatma işlemini gerçekleştirmesinden üzüntü duyduk' açıklamasında bulundu. Birleşmiş Milletler'in yanı sıra Avrupa Birliği ve NATO da Kuzey Kore'nin uluslararası anlaşmaları ihlal ettiği yönünde açıklamalar yaptı. Kuzey Kore, dün fırlattıkları uydunun gözlem amacı taşıdığını ve barışçıl olduğunu duyurdu. Ancak, uyduyu taşıyan füzenin 10 bin kilometre menzile sahip olduğu, dolayısıyla ABD topraklarını bile vurabilecek kapasitede olduğu kaydedildi. 2006 yılından beri balistik füze denemesi yapan Kuzey Kore, son olarak geçtiğimiz ay başarılı bir hidrojen bombası denemesi gerçekleştirdiğini açıklayarak dünyanın tepkisini çekmişti. Güvenlik güçleri, PKK'lıların aylardır asker/polis şehit etmek için karargaha çevirdikleri bodrum kattaki eve girdi. Jandarma Özel Harekat ile Polis Özel Harekat timlerinin yaptığı operasyon sonucu, bodrum katta yuvalanmış yaklaşık 10 PKK'lı teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. FETÖ RAHATSIZ OLDU! PKK'lılara yapılan operasyondan HDP'nin yanı sıra rahatsızlık duyan bir de FETÖ'cüler vardı. Tuncay Opçin, 'Cizre'de yapılan katliamdır' derken, Adem Yavuz Arslan ise, 'kapalı bir mekandaki 60 kişiyi silahlı olsalar bile öldürürerek sorunu çözmek nasıl bir akıl acaba' diye yazarak skandala imza attılar. Turizmde yaşanan Rus krizine karşı sektör temsilcileri alternatif pazarlara rotasını çevirdi. Rusya'dan gelen 3.5 milyon turiste karşı yeni ülkeleri araştıran sektörün gündeminde özellikle Rusça konuşan ülkeler var. Antalya'nın en büyük kongre oteli Starlight ve Sunrise'ın sahibi Akpınar Group Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Akpınar, şu an Rus pazarı yokmuş gibi planlama yapılması gerektiğini belirterek, 'Rusya dışında ancak Rusça konuşan ülkelere daha çok ağırlık vermek gerekiyor. Eğer Türkiye-Rusya ilişkilerinde düzelme olursa, reklam stratejilerini yeniden oraya göre düzenlemekte sıkıntı olmaz. Ama şu an eski Rus Cumhuriyetleri'ne, Balkan pazarına, Avrupa ülkelerine ve Çin'e yönelmiş durumdayız. Bu bizim B planımız. Yeni pazarlara da bakıyoruz' diye konuştu. UZAKDOĞU AÇIĞI KAPATIR Avrupa'nın yanı sıra özellikle Çin, Şangay, Japonya ve Hindistan pazarına yönelik hızlı ve etkili bir tanıtımın Rusya'dan kaynaklanan kayıpları kısmen de olsa telafi edebileceğini vurgulayan Akpınar, 'Türkiye turizm cenneti. 1 milyonu aşkın kişiyi istihdam ediyor, sadece benim otellerimde altı bin kişi ekmek yiyor' değerlendirmesinde bulundu. AKTARMALI ULAŞIM BÜYÜK SORUN Turizm yatırımını yapmadan önce iki kez dünya turu yaptığını söyleyen Akpınar, 'İki kez dünya turu yaptım, her yıl 5-6 kere de yurtdışı seyahati yapıyorum. Türkiye gibi bir sahile sahip ülke görmedim. En önemli sorunumuz ulaşım. Turistlerin İstanbul aktarmalı gelmek istemeyişi, tüm ülkelerden direkt tarifeli seferlerin olması gerekir. Bu sıruna devletimiz destek olursa, yeni pazarlara yapmış olduğumuz tanıtımlardan geri dönüş sağlayacağına inancım tam' dedi. 20. haftalar baz alındığında Vitor Pereira ile İsmail Kartal'ın takımlarının topladığı puan eşit (46). Hatta istediği transferler yapılmayan Kartal'ın takımı daha çok gol atıp daha az yedi. Pereira'yı 5 gol averajıyla geride bıraktı Geçtiğimiz sezon, 'vizyonsuz' olduğu ve 'korkak futbol' oynattığı eleştirileriyle karşı karşıya kalan İsmail Kartal, ligdeki 20 haftalık performanslara bakıldığında Vitor Pereira'yı averajla solladı. Kartal, geçtiğimiz sezon 20 hafta sonunda 14 galibiyet, 4 beraberlik, 2 mağlubiyet alarak 46 puanla lider Beşiktaş'ın bir puan gerisindeikinci sırada bulunuyordu. Kartal'ın Fenerbahçe'si, 35 gol atıp 14 gol yemiş ve 21 averaj yapmıştı. Ancak sezon sonunda 3 puan farkla şampiyonluğu Galatasaray'a kaptıran Kartal, Fenerbahçe'nin büyüklüğünü kaldıramadığı, saha kenarında etkisiz olduğu eleştirileriyle gidişine alkış tutulmuştu. EN AZ YİYEN, EN ÇOK ATAN 3. TAKIM Her fırsatta transfer istemesine rağmen sadece Diego ile yetinen Kartal'ın gidişinin ardından, yönetim sadece bonservise 50 milyon Euro harcayarak yıldızlardan oluşan yepyeni bir takım kurdu. Yıldızlar topluluğunun başına da Portekizli Vitor Pereira getirildi. Ancak 20. haftalar sonunda Fenerbahçe, geçtiğimiz sezonun averajla gerisinde kaldı. 20 maçta yine 14 galibiyet, 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan sarı-lacivertliler 34 gol atıp 18 gol yedi. Puan olarak geçen sezonla aynı seviyede bulunan takım, averajda geçen sezona göre 5 gol geride. Geçen sezon 20 hafta sonunda ligin en az gol yiyen, en çok gol atan 3. takımıydı. Fenerbahçe şu anda ligin en çok atan ve en az yiyen 3. takımı durumunda. ONLAR GÜÇLÜYSE BİZ DE AMED'İZ! Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup'ta mücadele eden Amed Sportif Faaliyetler, Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finalinde oynayacağı Fenerbahçe maçı hazırlıklarına başladı. Teknik direktör Sertaç Küçükbayrak, 'Rakibimizin gücünü biliyoruz ama biz de iyi takımız. Çeyrek finale yükselmemiz gücümüzü gösteriyor. İnşallah bu maçı bileğimizin gücüyle kazanır ve taraftarımızı bir kez daha sevindiririz' diye konuştu. SAVAŞMAYA GİTMİYORUZ UEFA Avrupa Ligi'nde 16 Şubat'ta Fenerbahçe ile karşılaşacak olan Lokomotiv Moskova'nın orta saha futbolcusu Dimitri Tarasov iki ülke arasındaki siyasi krizin sahaya yansımayacağını söyledi. Tarasov, Sovsport muhabirinin 'Sizi orada ateşli bir stat bekliyor'sözlerine, 'Tezahürat ile boğulacak değiliz. Tribünle ve halkla savaşmaya gitmiyoruz. Rusya ve Türkiye arasındaki siyasi kriz biz futbolcuları ilgilendirmiyor' karşılığını verdi. F.Bahçe'nin yıldızlarına da değinen Rus oyuncu, 'Van Persie skoru değiştirebilecek biri ama tüm takıma konsantre olmalıyız' dedi. Rusya'da ekonomik kriz şartlarında sosyal hoşnutsuzlukların arttığına dikkat çekiliyor. Yüksek Ekonomi Okulu raporunda, ''Halkın sabrı en fazla 1,5 yıl daha yeter, daha sonra kitlesel gösteriler başlayabilir'' uyarısı yapıldı. Ekonomik krizin en fazla etkilediği kesimlerin ise Moskova'da yaşayan kalifiye gençler ile taşra sakinleri olduğu belirtiliyor. EN YÜKSEK SEVİYEYE YÜKSELDİ RBC ajansının bildirdiğine göre, Yuri Levada kamuoyu araştırmaları merkezinin düzenlediği konferansta, Rusya'da halkın ''depresif halinin'' geçen sene, araştırmanın yürütülmeye başladığı zamandan bu yana en yüksek seviyeye yükseldiğine dikkat çekildi. KİTLESEL GÖSTERİLERE KATILIM ARTABİLİR Yüksek Ekonomi Okulu'nun raporundan tespit ve öngörüleri paylaşan Profesör Natalya Tihovaya, Rusya'da ekonomik kriz şartlarında refah seviyesi gerileyen halkın 1,5 yıl içerisinde kitlesel gösterilere katılımının artabileceği tahminini dile getirdi. GEÇEN YILA GÖRE HALK DAHA UMUTSUZ HALE GELDİ Yapılan bir araştırmada, Rusya'da geçen sene halkın kin, öfke, umutsuzluk ve çevresine karşı duyduğu nefret duygularında artış olduğu ve daha saldırgan hale geldiği saptandı. HALKIN YÜZDE 12'Sİ AÇLIK SINIRI ALTINDA Yüksek Ekonomi Okulu raporuna göre, Rusya'da geliri yoksulluk sınırının iki kat üzerinde olan kişilerin nüfusa oranı yüzde 25. Halkın yüzde 12'si açlık sınırında yaşıyor. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde kuruluş ilkelerinden hızla uzaklaştı. Suriye'de Esad'ın, uçak krizinde ise Rusya'nın yanında saf tutan CHP, FETÖ'ye de sahip çıktı. Ortaya konulan gayri milli siyaset 'Bu kimin CHP'si' dedirtti. Türkiye istikbalini belirleyecek tarihi bir dönemden geçerken, 'Cumhuriyetin kurucusuyum' diyen CHP'nin, bıçak sırtı her konuda devletin ve milletin karşısında saf tutması tepki çekiyor. Kendisine oy verenlerin bile desteklediği Türkiye'nin dış politikasını en sert şekilde eleştiren CHP, icraatlarıyla sadece Esad, İran, Putin, Kandil ve Batı'daki Türkiye karşıtlarını memnun etti. MEZHEPÇİLİK Kaset komplosuyla partinin başına gelen Kemal Kılıçdaroğlu, delege yapısını kısa sürede değiştirdi. Belli bir mezhepsel yapının etkili olmasıyla da parti üst yönetiminde radikal değişiklikler yapan Kılıçdaroğlu, ulusalcı, milliyetçi kesimi adeta biçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ağır hakaretlerde bulunan Kılıçdaroğlu, aynı sert üslubu teröristlerden ise esirgedi. Teröristlerden 'arkadaşlar' diye söz eden Kılıçdaroğlu, bu tavrıyla terör örgütünün elebaşlarının isteklerine muhatap oldu. PKK'lı terörist başı Duran Kalkan'ın ' CHP içinde tutarlı sosyal demokratlar var. Bu sosyal demokratları çağırıyoruz, demokrasi cephesine katılın' çağrısına Kılıçdaroğlu, 'arkadaş' söylemiyle adeta yanıt vermiş oldu. Bazı akademisyenlerin ihanet bildirisine sahip çıkan CHP, bunu bir adım daha ileri taşıdı. Diyarbakır'a gönderilen milletvekili heyeti de 'katliam' yapıldığı yönünde rapor hazırladı. Programında terör propagandası yapıldığı için özür dileyen Beyazıt Öztürk, Kılıçdaroğlu'nun sert eleştirisine maruz kaldı. İstanbul'daki yeni havalimanına taşınma konusunda hazırlıkların başladığını belirten THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, 'İlk açılışta terminalde en fazla yere biz sahip olacağız. İkinci faz açıldığında ilk terminal tamamen bize bırakılacak' dedi. Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, İstanbul'da inşaa edilen 3'üncü havalimanını heyecanla beklediklerini belirterek, yerli uçak olarak 2019'dan itibaren üretilmesi beklenen TRJet'lerden de ihtiyaçlara cevap verecek uçaklar olursa satın alacaklarını açıkladı. Aycı, Seattle'da THY'nin filosuna yeni kattığı 777-300ER uçağında gazetecilerin sorularını yanıtladı. 40 YILDIR BİRLİKTEYİZ THY'nin Boeing ile imzaladığı stratejik iş birliği anlaşmasını değerlendiren Aycı, Boeing'le 40 yılı aşkın süredir çalıştıklarını söyledi. Aycı, ortaklıklarını başka bir boyuta taşımak istediklerini belirterek, Boeing'in belli off setlerle Türkiye'den her yıl 120 milyon dolarlık alımının söz konusu olduğunu hatırlattı. Ortaklıklarını yeni bir şekilde taçlandırmak istediklerini aktaran Aycı, söz konusu anlaşmanın eğitim, ortak Ar-Ge merkezi gibi konuları kapsadığını kaydetti. LİSTEYE GİRMEK ÜZERE Aycı, THY'nin galley şirketinin Boeing'in global listesine girdiğini anımsatarak, 'Çok yakında koltuk şirketimiz de giriyor. Bundan böyle Boeing satın alan müşterilere koltuk anlamında da THY'nin koltuk şirketinin ürünleri de teklif edilebilir. Listeye girmek üzere. Bunu da konuştuk. Bunun yanında üretimle alakalı olarak yeni konular var. Mart sonuna kadar imzalanan bu anlaşmanın içini doldurmak için ekiplerimiz bir araya gelecekler. Bunun için her iki taraf da ekiplerini oluşturdu' diye konuştu. TRJET ALIMI Aycı, THY'nin yerli uçak TRJet'ten alım yapması konusunda ise şu değerlendirmede bulundu: 'Türkiye'deki havacılık sanayisinin gelişmesi için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bunu Boeing'le masaya oturduğumuzda da yapıyoruz. Bunlar, yönetim kurulumuzun önüne geldiğinde bizim ihtiyacımıza cevap veren uçaklar olduğunu görürsek elbette biz de bunun içerisinde oluruz ve olmak isteriz. Belki bu uçakların her zaman alıcısı ve işleticisi olarak değil zaman zaman bu uçakların başka boyutunda da olabiliriz. Koltuk ve galley şirketlerimizle... Biz projenin başka tarafl arında olmaya talip olursak bu da sizi şaşırtmasın.' 3'ÜNCÜ HAVALİMANI Aycı, THY için yeni havalimanında ayrı bir terminal olup olmayacağı hususunda ise 'Eşitler arasında birinci olacağız. Diğer tüm havayolları gibi biz de orada olacağız. İlk açılış tek terminalle olacak. 90 milyonluk tek terminal açılışında en fazla yeri alan biz olacağız. Bu nedenle 'Eşitler arası birinci' diyorum.İkinci faza geçildiğinde 120-150 milyon kapasitelere çıkıldığında herkesin beklentisi o dur ki ilk terminal bize bırakılacak. Orayı tamamen opere eder hale geleceğiz. Yeni evimiz 3. Havalimanı ve oraya geçişi heyecanla bekliyoruz' dedi. FRANKFURT'U GEÇTİK THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, İstanbul'da 3'üncü havalimanı faaliyete girene kadar, İzmir gibi bir yeri merkez (hub) olarak kullanmanın gerekebileceğine dikkat çekti. Aycı şunları söyledi: 'Bu filonun yayılması gerekiyor. 2. hubla taçlandırılması gerekiyor. Hatta tam hub olmasa da üçüncü bir yerin bile Antalya gibi olabilir, önemli ölçüde değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye içindeki değişik varyasyonları değerlendiriyoruz. Planlarımız dahilinde. Fakat Atatürk Havalimanı'nda çok küçük bir kapasite var. Giderek verimlilik artıyor. Atatürk Havalimanı'nda inanılmaz şeyler oluyor. Frankfurt'u geçtik. Londra ve Paris'ten sonra İstanbul üçüncü sırada. Frankfurt 4 oldu. Bu küçük yerde bütün paydaşlar beraber iş yapıyor. Yeni kapılar ve park alanları açılıyor.' İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), takipsizlikle sonuçlanan '25 Aralık soruşturması'nda usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurarak darbeye teşebbüs ettiği iddiasıyla, aralarında firari sanık Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürü Yakub Saygılı'nın da bulunduğu 8'i tutuklu, 69 sanığın yargılandığı davada, reddihakim talebini kabul etmedi. Davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Ocak'ta yapılan duruşmada, sanık avukatlarının reddihakim taleplerini, karara bağlaması için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Mahkeme heyeti, taleple ilgili incelemesini tamamlayarak, reddihakim taleplerinin oy birliğiyle reddine karar verdi. Sanık avukatlarının, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararına karşı da itirazda bulunduğu belirtildi. İtirazı, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirecek ve söz konusu karar, nihai olacak. DURUŞMA İLERİ BİR TARİHE ERTELEBİLİR! Bu arada, '25 Aralık darbeye teşebbüs' davasının 2. duruşması yarın yapılacak. Ancak reddihakim talebi karara bağlanmazsa duruşmada esasa girilemeyecek. Dolayısıyla mahkemenin tutuklu sanıkların tahliye talepleri değerlendirmesi ve duruşmayı ileri bir tarihe bırakması bekleniyor. BİR NUMARALI ŞÜPHELİ FETULLAH GÜLEN İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan bin 453 sayfalık iddianamede, 1 numaralı şüpheli olarak Fetullah Gülen yer alıyor. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DA DAVA MÜŞTEKİ OLARAK YER ALIYOR Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Serhat Albayrak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ve Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu'nun 'müşteki' olarak yer aldığı iddianamede, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bazı bakan ve milletvekilleri 'mağdur' sıfatıyla bulunuyor. İddianamede, Gülen, Sinan Dursun, eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Kazım Aksoy ve Hamza Tosun'un da aralarında olduğu 67 sanığın 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyor. 'SİYASİ CASUSLUK...' Sanık 2 polis hakkında ''terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 ila 15'er yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, Gülen ve Dursun'un ayrıca 'FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü kurmak ve yönetmek' suçundan 15 ila 22,5 yıl, 'devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal casusluk maksadıyla elde etmek'suçundan 22,5 ila 30 yıl olmak üzere toplam 37 yıl 6 ay ila 52 yıl 6 ay arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması isteniyor. İddianameyi kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, firari sanıklar Fetullah Gülen ve Sinan Dursun'un yokluğunda tutuklanmasına hükmederek, iki sanık hakkında ayrıca kırmızı bülten çıkarılması talebinde bulunmuştu. Firari sanık Hamza Tosun hakkında ise yakalama kararı verilmişti.