İLK KEZ KİMLİKLERİNİ TARTIŞIP YAŞADIKLARINI ANLATIYORLAR “Ermeni olduğumuzu 12 Eylül’de öğrendik” “Dersim hiçbir yere benzemez” “Arkamızdan Ermeni derler, soyu kırık derler” Bu iddialar doğru olsa da, doğduğundan beri Dersim’in Alanyazı köyünde yaşayan 84 yaşındaki Hıdır Boztaş’ın sözleri soruları çoğaltıyor: “Mirakan aşiretindeniz. Çok sıkıntı çektik, daha da çekiyoruz, dedemizden beddua mı aldık nedir, bilmiyorum. Burada ayrımcılık hep vardı, bitmez. Babam 1915’te buradaymış, dedemin altınıyla arazi almışlar da onlara, korumuşlar bizi. Pirimiz bir demişler, bizdensiniz demişler. Kız aldık, verdik, karım Hıran aşiretinden, pirimiz onların piri, ama yine aynı, arkamızdan Ermeni derler, soyu kırık derler.” Hıdır Bey’in oğlu İmam Boztaş 2004’te faili meçhul bir cinayete kurban gitmiş, diğer çocukları bölgeden göç etmiş, o da eşiyle gitmeyi düşünmüş ama “burada iç içe büyüdükleri, buraya alıştıkları, nereye gitseler zaten aynı olacağı” için gitmemişler. Boztaş sadece 1915 Ermeni tehcirinde değil, 1937-38’de de yine arazi vererek kurtulduklarını söylüyor. “Ermeni bizi kabul etmiyor ki!” Mehmet Ali Bey’in amcasının oğlu İbrahim Boztaş da kökenini inkâr etmiyor. 1934 doğumlu olan İbrahim Bey’in ailesi 1915’te Büyükyurt köyünden gelmiş Dersim’e, dedesi Temir Ağa’ya sığınmış. Henüz dört yaşında olduğu 1938’e dair ona anlatılanları ise çok iyi hatırlıyor: “Dersimli bir grup bir mağaraya saklanıyor, onlardan biri albaya haber veriyor nerede saklandıklarını. Komutan önce şikâyet edeni vur diyor, kendi halkına faydası olmayanın bana hiç faydası olmaz. Onu vuruyorlar, sonra da mağaradakileri öldürmüşler.” İbrahim Bey yine de 12 Eylül’den önce rahat olduklarını ama “pis bir zaman” dediği 12 Eylül’den sonra çok çektiklerini anlatıyor: “Ambargo koydular, 10 çocuğum var, 12 kişiye haftada bir kilo şeker, yarım çuval un, neye yeter. Ambargo Elazığ’da, Erzincan’da yoktu, sadece bize vardı. Cemevine bağlıyız, dedemiz Aleviliği kabul etmiş, mecbur o yolda gidiyoruz, ama bizim sülalemiz Ermeni olduğu için daha çok sıkıştırdılar.” Göçlerin başladığı terör yıllarında eşi Güzel Boztaş “buradan gidelim” demiş ama çocukları göç etse de onlar hiç ayrılmamışlar köylerinden. Dersim halkının kültürü ve Ermenilerin kültürü benzer 70 yıldır bu köyde yaşayan Güzel Hanım Ermeni değil, ama “Çok çektik terör zamanı, 12 Eylül’den sonra” diyor, “Korkuyorduk çok, çocuklarımızı götürüyorlardı, işkenceler yaptılar, geceleri pencereleri kapatın, ışıkları açmayın diyorlardı, zorla evden içeri giriyorlardı. Polatlar ve Boztaşlar’ı götürüyorlardı sadece, Ermeni oldukları için”. Dersimde konuşulan dilde Ermenice sözcüklere rastlanıyor. Benzerlikler dille sınırlı değil, örneğin Kızılbaş Kürt geleneğinde yaşanan Gagan Bayramı bir nevi yılbaşı olarak kutlanıyor ve ocağın ikinci haftasına denk geliyor. Benzer bir gelenek Orthodoks-Gregoryan Ermeni Kültüründe de mevcut. Orthodoks-Gregoryan Ermeniler Gağant adı altında yılbaşını ve müteakiben 6 Ocakta Noel Bayramı’nı kutluyorlar. Tunceli esnafı Zeki Sarıca Hıdır Boztaş (en üstte), Güzel Boztaş ve Mehmet Ali Boztaş 12 Eylül’deki ambargoyu yaşamışlar.