Barış Manço'nun ünlü 'Sarı çizmeli Mehmet Ağa' şarkısını bilmeyen yoktur. Şarkıda da bir yoksulluk sembolü olarak kullanılan lastik çizme, eskiden özellikle köylülerin, mahallesinde asfalt olmayan dar gelirlilerin ya da belediye işçilerinin giydiği bir şeydi. Ancak geçtiğimiz yıllarda değişik modelleriyle kadınların gözdesi olan bu çizmelerden bir tane almak için yüzlerce lira ödemeniz gerekebiliyor. Eskiden özellikle köy evlerinde bahçede odun kırmak, evdeyse üzerinde et doğramak için mutlaka kütük bulundurulurdu. Bu günlerde ise ev dekorasyonu amacıyla kullanılan kütüklerin fiyatlarını görenlerin ağzı açık kalıyor. İnsan gerçekten hayret ediyor. Yeni bir pantolon almayı geçtim, yama yaptıracak gücü dahi olmayanların giydiği yırtık pantolonlar, yıllardır kadın erkek herkesin göz bebeği. Artık onları her yerde görebiliyoruz Eskiden; çalıştığınız firmanın servisi yoksa ve otobüs ya da minibüse binecek paranız yoksa iş yerinize yürürdünüz. Bu gün ise iş yerinize yürüyerek gidebiliyorsanız, şirket genel merkezlerinin ve ofislerinin yoğun olarak bulunduğu ve hayatın pahalı olduğu semtlerde oturabilecek kadar iyi bir gelire sahipsiniz demektir. Bahçeli, yeşillikler içinde ve müstakil gecekondularda oturanlar genelde buralardan kurtulup bir binaya taşınmanın derdindedir. Müstakil evden bir apartmana taşınmak hep zenginlik belirtisi olagelmiştir. Ancak bu gün, üst gelir grubundan insanlar bu tarz evlerin modernize edilmiş hallerinde yaşayabilmek için milyonlarca lira harcıyorlar.... Parası olmayana da hayal kurmak kalır tabi... Şehirlerin yoksul semtlerinde yaşayanlar, bahçelerinin bir kısmını bostan olarak ayırır ve sebze ekerlerdi. Böylece hem sebze ihtiyaçlarını doğal ve ücretsiz bir şekilde gidermiş olurlardı hem de toprakla uğraşmaya devam ederlerdi. Marketten sebze-meyve almak zengin işiydi. Ancak şehirleşmeyle herkes beton bloklarına hapsolup, bir karış toprağa hasret kalınca üstüne bir de sebze meyve hormondan yenmez hale gelince, gelir durumu iyi olanlar soluğu hobi bahçeleri denen modern bostanlarda aldılar. Ki bu bahçelere ödedikleri yıllık kiralarla çoğu köyde arsa alınır... Fazla masraf olmasın ama çocuğum da üşümesin diye sıcacık kazaklar ören anne ve nineler kalmadı artık pek Örgü kazakları daha çok kabarık etiketlerle mağaza vitrinlerinde görür olduk... Köylülerin bostanlarında ekip biçtikleri biçimsiz ama doğal ve lezzetli sebze-meyvelere karşı, zenginlerin marketlerden aldıkları kusursuz şekilli ve hormonlu sebze-meyveler vardı. Şu an gelir durumu iyi olanların en önemli alışkanlıklarından biri mümkün olduğunca organik besin tüketmek. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yaşayan erkeklerin geleneksel giysilerinin bir parçası olan poşu, son birkaç yılda kadın-erkek pek çok şehirli için de bir kombin tamamlayıcıya dönüştü. Hatta ünlü sanatçı Tarkan da bir konserinde poşu takmış, ünlü modacı Cemil İpekçi ise kendi markasıyla poşu satmaya başlayacağını duyurmuştu... 90'larda ülke nüfusunun neredeyse yarısının kolunda casio saatler vardı. Ucuz ama fonksiyonel yapısıyla özellikle yoksul çocukların gönlünde taht kurmuştu. Bu günlerde ise daha afili ve pahalı modelleri, modayı yakından takip eden gençlerin göz bebeği. Zaman hızla akıp gidiyor ve tüketim alışkanlıkları da sürekli değişiyor. Eskiden fakirlik alameti sayılan, insanların kurtulmak için can attığı birçok şey bu gün orta-üst gelirli insanların vazgeçilmezleri arasında. İşte geçmişte kimsenin yüzüne bakmadığı, ancak bu gün sahip olmak için kimine tonlarca para ödemeleri gereken şeylerin bir kısmı...