İnsanda göğüs boşluğu her zaman atmosfere göre düşük basınçtadır. Zaten bu nedenle hava akciğerlerimize girer ve nefes alabiliriz. Karın içi ise göğüs boşluğuna göre yüksek basınçtadır. Karın içindeki organlar bu basınçla göğüs boşluğuna doğru itilir. Diyafram adı verilen zar, bir duvar gibi organların yer değişikliğini önler. Ancak bazen yemek borusunun içinden geçtiği açıklık fazla büyürse mide veya diğer organlar bu boşluktan yukarı göğüs boşluğuna doğru ilerler. Yani mide fıtığı oluşur. Bu fıtıklaşma çok ilerlerse hacim etkisiyle akciğer ve kalbe baskı olabilir. Reflüde ise asitli mide içeriği yemek borusunda tahriş yapar ve göğüs arkasında yanma hissi olur. Öne eğilince ağza gıda gelebilir. İlerleyen aşamada asitli içerik nefes borusuna kaçıp öksürük, hırıltı yapabilir. Uzun süren reflüde ise yemek borusundaki tahriş kansere bile dönüşebilir. Reflü hastalarının çoğu mide asidini baskılayan ilaçlardan fayda görür. Ancak ilaçlar taşmayı önlemez, sadece asidi kimyasal olarak etkisiz hale getirir. Özellikle endoskopide yemek borusu tahrişi olan, yakınmaları ilaçla geçen ancak bırakınca tekrarlayan kişilere ameliyat önerilir. Ameliyat laparoskopik yani kapalı yöntemle mide fıtığı için diyaframdaki açıklığın onarılması ve reflü için midenin yemek borusu etrafına sarılması (yeni kapak sistemi) ile yapılır. Böylece aslında mekanik bir sorun olan reflü düzeltilir. Ameliyat edilen hastalar eğer doğru seçilmişse başarı %90 dolayında olup memnuniyet tama yakındır. Ömür boyu ilaç almaktan kurtulmuş olunur.