Çukurova ve çevresini etkisi altına alan kuraklıkla ilgili en dikkat çekici açıklama, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Özekici'den geldi. Prof. Dr. Özekici'ye göre, bir süre daha yağmur yağmazsa, doğal su kaynaklarının kuruyacağı anlamına gelen 'hidrolojik kuraklık' yaşanacak. Bu doğal felaketi önleyebilmenin tek çaresi de yeni barajlar kurarak daha fazla su depolama alanları oluşturmak.
TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Hidrolojik kuraklığın insan, bitki ve hayvan yaşamı için büyük bir tehlike oluşturacağına dikkat çeken Prof. Dr. Özekici, gelecekte bu doğal felaketle baş edebilmek için baraj sayılarının artırılması gerektiği görüşünü savundu. Prof. Dr. Bülent Özekici, "Çevreciler bu görüşümden pek hoşnut olmayabilir ama, gelinen noktada baraj yapımına ağırlık verilmesi gerektiği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. İstanbul'daki barajlarda doluluk oranının yüzde 35'lere düşmesi bizim için tehlike çanlarının çaldığının işareti. Başta bölgemiz olmak üzere Türkiye genelinde sulak alanlar korunarak, gerekli fizibilite çalışmaları yapılarak barajlar çoğaltılmalı" şeklinde konuştu.
YÖNTEMLERİ DEĞİŞTİRMELİYİZ
Kuraklığın getireceği olumsuzluklara hazırlıklı olunması çağrısında da bulunan Prof. Dr. Bülent Özekici şöyle devam etti: "Dünyadaki 100 birim suyun yüzde 75'i tarım, geriye kalan yüzde 25'lik bölümü ise gelişmişlik durumuna göre sanayi ve kentlerde kullanılıyor. Küresel iklim değişikliğinin en büyük etkisinin su kaynakları üzerinde olduğunu düşünürsek, sulamada kullandığımız yöntemleri masaya yatırıp, tasarruf için yeni yöntemlere yönelmeliyiz."