- Acı çeker mi yazar?
- Çekmese yazar olamaz. Bende bu durum daha da vahim! Insanların çektikleri acıları birebir yasıyorum. Bir pedofilin örümcege benzer eli bir çocuga dokundugunda içim acıyor. Çocugu kurtarmak, o hasiyetsiz adamı da cezalandırmak, hesabı ben kesmek istiyorum.
Mihr'i bu yüzden yazdım, istismara ugramıs yaralı kadınlardan biri iyilessin, istismar eden erkeklerden biri utansın ve tövbe etsin, bu konuya simdiye kadar duyarsız ve sessiz kalmıs biri vicdanında küçük bir sızlama hissetsin yeter bana.
- Istismara ugramıs küçük bir kız çocugunun ruhuna bürünmek nasıl bir duygu?
- Bunu tarif etmek oldukça zor, kim ne kadar anlayabilir? Ben basarmak zorundaydım, baska çarem yoktu, çünkü yalın bir yazarım, konunun uzmanı degilim.
Mihr'de ben, Mihr'in bedenine giren bir ruhtum ve onunla birlikte her seyi yasamak zorunda kaldım. Birlikte çok büyük acılar çektik, umutsuzduk, fakat hayallerimiz, hedeflerimiz vardı, yasadıgımız acı bizi olgunlastırırken bir yandan da yok olan gelecegimizi insa etmeye çabalıyorduk.
Mihr'i okuduklarında eminim ki bunu yasamıs bir çocuktan daha büyük acı çekecek insanlar ve kendini sınadıgı bir roman boyu, sona geldiginde sorgulamalar baslayacaktır degisim adına.
- Romanlar insanları degistirebilir mi?
- Öncelikle iyi okuyucu olmanız gerekiyor. Içine girmek, algılamak ve analiz etmek çok önemli. Virginia Woolf, okumamıs bir kadın yazar iyi yazıyı bilemez. Biz kitaplarımızı, Franz Kafka, Dostoyevski, James Joyce, Tolstoy okumamıs insanlara okutuyoruz ve haliyle iyi yazıyı bilmeyen okuyucu okudugu her kitabı muhtesem sanıyor. Roman yazmak zor bir alandır, içinde bol diyalog olması insanların kolayına geliyor, diyaloglarla kitabı doldurabileceklerini sanıyorlar. Ben de kitaplarımın içine tarihi sokuyorum ama herkesin unuttugu konuları hatırlatmakla mükellefim kendime göre.
- Kitabınız kimleri degistirebilir?
- Erkekleri degistirse yeter. Konum çocuk cinsel istismarı sonuçta. Bu insanlar böyle kolayca salıverilmemeli, ruh hastası gibi bunların da gözlem altına alınması ve iyilestirilmeye yönelik tedavi edilmesi gerekir. Çocuk gelin, kadına siddet, çocuk cinsel istismarı konularında cezaların agırlastırılması, caydırıcı yollara gidilmesi gerekir. Pedofiliye elektronik kelepçe takmakla sorun çözülmüyor, bilinen bilinmeyenin yüzde biri kadar.
ANNE ÇOCUĞUNU KORUMALI
- Cinsel istismar vakalarında suçlu kim sizce, ya da suçlular?
- Tabii ki aileler. Sorun babaysa suçlu annedir. Kedi dogurdugunda baba bilinmiyor ama anne yavrusuna yaklasıldıgında aslan kesiliyor. Bas bas bagırıyorum bu insanlar hasta ruhlu, eger öyle olmasalar küçücük bir çocuga nasıl kıyarlar? Çocukları korumak zorunda olan annelerdir, resit olana dek anne sorumludur çocugundan. Sokaga salıyor sahipsiz köpek gibi, kendi evde dantel örüyor. Babalara haksızlık etmek istemiyorum, kitabımda da etmedim zaten ama baba da çürük çıkabiliyor iste. En çok gariban insanların dünyasında bu tür vakalar nüksediyor, bu demek degil ki egitimliler bunu yapmıyor, yapıyor, buna gazetelerden sahitlik ettik.
- Türkiye'de çocuga karsı cinsel istismar suçlarına karsı 2012 yılında açılan dava sayısı 17 bin 589. Bu rakam ne ifade ediyor sizin için?
- Rakamlardan oldum olası nefret ederim. Istatistikler atesin düstügü yer hakkında ne söyleyebilir ki? Nicelik anlatır sayılar, acının niteligi, travmanın kabuk tutmaması hakkında bilgi vermez. Örselenmis bir çocugun eline verdim kalemimi. Ona kulak vermek sizin elinizde.
- Çocuklara cinsel istismarda bulunan bir erkegin psikolojisi hakkında ne söylenebilir?
- Cinsellik tabu oldugu müddetçe ve insanlar bu tabularla büyüdükçe yasak, yasal gelir. Korku ve endise söz konusu olamaz nefsini köreltememis bu sorunlu öznelerde. Bu ruhsal dengesizliktir ve iyilestirilmeli. Toplumu iyilestirmenin yolu özgürlüklerden geçer.
- Mihr çektigi acıların intikamını alabildi mi? Sonuçta onu taciz eden erkeklerden biri hapse biri mezara gidiyor...
- Bu zekasıyla alakalıydı. Intikam almak ona acısını unutturmadı sonuçta. Bu unutulacak cinsten bir olay degildir çünkü. Yasamı boyunca onunla var olacak bir gerçekliktir. Mihr'in de son anına dek bu acı hep tazeligini korudu.
- Sizce niçin cinsel istismar konusunda yeterli duyarlılık yok?
- Renk verme korkusu olabilir. Bir seyin üstüne çok gittiginizde sizin yasadıgınız bir seymis gibi algılanacak olması olabilir. Örnegin çogu insan ben bu konuyu isledim diye benim yasadıgım bir olay sanıyor. Bunu alıp okuyan da sanırım kendi yasamıs gibi hissedileceginden korkuyor.
- Vicdani duyarlılıgı artırmak için ne yapmalı? - Burada mütevazı olmayacagım, benim gibi cesur ve duyarlı yazarlar arttıkça belki insanlar vicdanlarını sorgulayacak. Cinsel istismar ve ensest konuları bir tabu sanki, kimse bu atesi tutmak istemiyor. Korkuyor, uzak duruyor, yok sayıyor belki okumak bile istemiyor. Ben atesi tuttum, hissettim. Ve simdi vicdanını kaybetmemis ya da onu yeniden canlandırmak isteyen okuyucularımı arıyorum.