Figen
Gündüz Letaconnoux'nun yedi yıl önce esinin isi nedeniyle Angola'nın baskenti Luanda'da baslayan Afrika macerası, Etiyopya'nın baskenti Addis Ababa'da devam ediyor. Bu eski ama bir o kadar zengin kıtada, her yasadıgı günde hayatına bambaska zenginlikler kazandıran, gittigi sehirleri kesfedip gözlemleyen Letaconnoux, bir yandan da Afrika'nın özellikle az kesfedilmis köselerini dolasıp fotograf çekiyor. Letaconnoux notlarından ve fotograflarından olusan
Yasamımdan Süzülen Afrika adlı kitabından sonra önümüzdeki aylarda da Fas, Madagaskar, Güney Afrika, Etiyopya, Cibuti, Fildisi Sahilleri ve Tanzanya'yı tanıtacagı ikinci kitabını yayımlamaya hazırlanıyor.
- Afrika'daki ilk duragınız olan Luanda'ya uyum saglamanız kolay oldu mu?
- Angola'ya yerlesmeden önce Afrika'da sadece Tunus ve Mısır'ı gezmistim. Kuzey Afrika ülkelerinin kara Afrika'nın gerçegini yansıtmadıgını Angola'da ögrendim. 1975'te Portekiz'den bagımsızlıgını kazanmıs, 2002'ye kadar iç savasla bogusmus Angola'ya yerlestigimizde iç savas biteli dört yıl olmustu. Hayatını savasla bogusarak geçirmis halk, bagımsızlıgın keyfini çıkartıyordu. Ancak varsıl ile yoksul arasındaki çizgi hissediliyordu. Hayat çok pahalı ve suç oranı yüksekti. Yine de fakir halk, cuma aksamı basladıkları eglencelerini pazar gece yarısına kadar sürdürüyordu.
- Afrika'da yasamak ABD'de veya Avrupa'da yasamaya benzemiyor. Korkularınızı nasıl astınız?
- Luanda'ya yerlestigimizde ilk önlem olarak güvenli bir semtte, epey korunaklı bir ev kiraladık. Istanbul'da yaptıgım gibi uzun yürüyüslere çıkamadım, kısa mesafelere bile otomobille gittim. Yerel halktan kendime arkadas edindim. Luanda'da yerel ressam Diongo'dan resim dersleri almıstım. Nairobi'de de agaç baskı egitimi aldım. Addis Ababa'da da iki yerel sanatçının atölyesinde çalısıyorum. Bu yıl bir karma sergi açma projemiz var.
- Afrika denilince ilk akla gelen safaridir ama çok medeni sehirleri var. Afrika'ya hiç gitmeyenlere kıtayı nasıl anlatırsınız?
- Haklısınız, Afrika denilince akla ilk safari, açlıktan ölmek üzere bir deri, bir deri bir kemik kalmıs çocuklar ve susuzluktan kuruyup, çatlamıs topraklar geliyor. Ama Afrika bunlardan ibaret degil. Örnegin 'Afrika'nın Paris'i diye de anılan Kenya'nın bassehri Nairobi. Sehir merkezindeki yükselen gökdelenlerin ardında, bambaska sürprizler ve zıtlıklar var.