Türk edebiyatı, silah, şiddet ve linç girişimleriyle gündeme gelen bir kentten yeni bir edebiyat damarının boy vermesine şahit oluyor. Hilmi Köksal Alişanoğlu, altıncı kitabı
'Oy Trabzon Trabzon Senden Ayrılacağım' ile Karadeniz Edebiyatı'nın kurutulmuş köklerine can suyu veriyor. Daha önce
'Nereyesun Karadeniz?' adlı kitabıyla doğup büyüdüğü topraklara dönüş yapan Alişanoğlu, yine köklerine yolculuk yaptığı son kitabında, Trabzonlu bir Türk ve Rum'un dostluk hikâyesi üzerinden 1900'lü yılların atmosferini anlatıyor.
GEÇMİŞLE HESAPLAŞIYOR
Bir zamanlar, aynı topraklarda dostça bir arada yaşamayı başaran farklı etnik köken ve dinsel kültürden insanların, nasıl topraklarından ve birbirinden koparıldığını anlatıyor Alişanoğlu. Kitap tam 100 yıl öncesinin Trabzon'unda yaşananları, Karadeniz'e has mizah dolu ama bir o kadar da duygu dolu bir dille kaleme alınmış. Ancak Alişanoğlu'nu ve kitabını farklı kılan şey, anlattıklarının son dönemin aktüel konusu olması değil sadece. Türkiye'nin bir zamanlar çok kültürlü karaktere sahip kentlerinde bugünlerde yükselen milliyetçiliğin köklerinin nereye dayandığını da gösteriyor. Ancak bu kitap bir kez daha Türk edebiyatında Karadeniz damarının yeniden canlanmaya başladığının da göstergesi. Üstelik yapmacık diyalekt ya da mizah öykünmeleriyle değil, Karadeniz dereleri kadar doğal ve çoşkulu, Karadeniz'in kendisi kadar dalgalı ve heyecanlı bir akışa sahip bir dil ile. Alişanoğlu'nu okumak Karadeniz'e yolculuk yapmak gibi bir şey. Alişanoğlu'nu yazmaya iten şey sadece çocukluk anıları değil. Yazarak geçmişle hesaplaşıyor. 12 Eylül'den 30 yıl sonra korku duvarlarının yıkıldığını söylüyor. Uyanışın başladığını düşünüyor. Bu uyanış küllerinden doğan Karadeniz edebiyatının uyanışına da denk geliyor. Alişanoğlu, kitaplarında hep kendinden bir şey anlatıyor. İçindeki ukteleri kaleme döküyor. Bu yüzden yazdıkları birçok insanın derdine merhem oluyor. Susturulmuş, bastırılmış duyguları ve düşünceleri dillendiriyor.