Sizden sonra yapılan programları nasıl buluyorsunuz?
Derya Baykal'ın programını çok beğeniyorum. Diğerlerinin hepsinde bir ajitasyon var; kadınları ekrana çıkartıp ağlatıyorlar, sonra o kadınları takip etmiyorlar. Bu konuda bir tek kişiyi çok beğenirim; Müge Anlı... Aldığı konuğu sonuna kadar takip ediyor. Birçoğu, sanatçılarımızı da kullandı. Serpil Örümcer ağlaya ağlaya kaç kanal dolaştı. Ne yaptılar ona? Hâlâ boncuk satıyor.
PERİHAN SAVAŞ FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN!
TORUN KEYFİ BİR BAŞKA
1995 yılında kaybettiğiniz eşiniz Yılmaz Zafer'in anısına bir proje yapmayı düşünüyor musunuz?
Onun yaşadıklarını anlatan bir film yapacağım. Sanatçının ne durumda olduğunu anlatan bir film olacak. Birkaç kişi toplanacağız. Ben anlatacağım, onlar yazacaklar. Mümkün olursa filmi ben çekmek istiyorum ama ben oynamayacağım. Oyuncu arkadaşlar da yavaş yavaş kafamda şekilleniyor.
Kızınız Melek Zübeyde'nin 2 yaşında bir oğlu var. Anneanne olmak size neler kattı?
Dünyanın en güzel şeyi... Çocuğunuz olduğunda ona terbiye veriyorsunuz, bazı kurallar koymak zorunda kalıyorsunuz. Tabii ki oyun oynuyorsunuz ama biraz da otoriter olmak zorundasınız. Ama torunda böyle bir şey yok. Ben onunla oynuyorum, onu şımartıyorum... Oğlumda hem anne, hem babaydım, şimdi torunumla sınırsız bir keyif yaşıyorum.
ARTIK İLİŞKİLERDE RUH YOK
Hastalığı süresince eşiniz Yılmaz Zafer'in hep yanındaydınız. Şu anki ilişkilerde aynı vefayı görüyor musunuz?
Ben, bir insanın davranması gerektiği gibi davrandım. "İyi ve kötü günümüzde birlikteyiz" diyorsak, onun kötü gününde de yanında olmalıyım. Her insan bunu taşıyamıyor; ya korkup kaçıyorlar ya da insanlar artık çok duygusuz olmuşlar. Sevgisiz, ruhsuz ilişkiler yaşanıyor.
SAVAŞ HERKESE 'BABA' DİYORDU
Oğlunuz Savaş babasını hiç tanımadan büyüdü. Bu zor dönemleri nasıl atlattınız?
Hiç kolay olmadı aslında. Küçükken çok zordu. Herkes bir babanın peşinde koşarken o da adamların peşinden "Baba!" diye koşuyordu. Herkese 'baba' denildiğini sanıyordu. Küçüklükten beri babasının mezarına onu götürdüm. Bana hep "Onu oradan çıkartalım. Kemiklerine et koysunlar, ayağa kalksın" diyordu. Sonra ölümü öğrendi. Küçükken çok zordu. Bir Babalar Günü'nde bana, "Babamı tanımıyorum. O yüzden de bir tek baba deme özlemini hissediyorum" dedi. Babasının filmlerini izliyor. Babasının arkadaşları ona babasını anlatıyor. Ben de onu, babasını anlatarak büyüttüm.
Oyunculuğa ilgisi var mı?
Aslında gastronomi okuyacak ama oyunculuk da yapmak istiyor. Bol bol film seyredip kitap okumasını söyledim. Bu konuda onu yokladım ve oyunculuğa yeteneği olduğunu gördüm. Savaş da hem çalışıp hem okumak istiyor.
İBRAHİM TUT TUĞUNU KOPARAN İNATÇI BİRİ
İbrahim Tatlıses'in hastalık sürecinde hep yanında oldunuz. Onun azmini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İbrahim çok azimli biridir. Tutuğunu koparan, inatçı bir adam... "Yaşayacağım ve bunu başaracağım" dedi ve başardı. Aslında daha çok yeni... Allah inşallah şifasını versin ama çok iyi gidiyor. Umarım her şey düzelecek.
Derya Tuna'ya açtığınız hakaret davasıyla ilgili ne söyleyeceksiniz?
O dava sonuçlandı. Hakim bir karar vermiş. Gerçi savcı suç unsuru bulduğu için davayı açtı ama hakime göre öyle olmamış. Biz yargıtaya gönderdik, bekliyoruz. Kararın bozulacağını tahmin ediyorum. Eğer bu suç unsuru sayılmıyorsa, o zaman herkes herkese istediğini söyleyebilir diye düşünüyorum.
ENGİN AKYÜREK YILMAZ'A BENZİYOR
Genç oyunculardan kimleri beğeniyorsunuz?
Beren Saat, Meryem Uzerli, Sanem Çelik, Deniz Çakır, Kıvanç Tatlıtuğ ve Engin Akyürek'i çok beğeniyorum. Engin'i Yılmaz'a çok benzetiyorum. Bazı bakışları, tavırları Yılmaz'ı çok andırıyor. Zaten film için düşündüğüm isimlerden bir tanesi de o...
Peki filmde oğlunuz Savaş'a yer vermeyi düşünüyor musunuz?
Olabilir. Düşünüyorum yani...