Son günlerde ses kaydı ile ilgili haberlere konu olan ünlü Meksikalı ressam Frida Kahlo arama motorlarında ve sosyal medya üzerinden araştırma konusu oldu. Tanındığı andan günümüze kadar ulaşan ünü onu benzersiz bir kişilik haline getirdi. Herkesten farklı tavrı olan bu farkı eserlerine de yansıtan dünyaca ünlü ressam özel yaşamıyla da epey konuşuldu. Son dakika gelişmesi olarak "Frida Kahlo" nun ses kaydının bulunması ilk ve tek olarak gündeme düştü. Meksika Ulusal Ses Kütüphanesi'nde rastlanan ses kaydının 1953 ya da 1954 yılında kaydedildiği düşünülüyor.
Peki Frida Kahlo kimdir? Frida Kahlo nasıl bir yaşam geçirdi? İşte ünlü ressam Frida Kahlo ile ilgili merak edilenler..
FRİDA KAHLO
Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan Meksikalı ressam, 1907 yılında doğmuş ve 1954 yılında henüz 47 yaşında iken hayata veda etmiştir. Bir tek sanatıyla değil, özel hayatı ve politik görüşleriyle de tanınan Kahlo'nun, şanssızlıklar ve acılarla dolu bir hayatı olmuştur.
FRIDA KAHLO'NUN HAYATI
6 Temmuz 1907'de Meksika'nın güneyindeki Coyoacan'da Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ile Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales'in 4 kızından üçüncüsü olarak dünyaya gelmiştir. Ancak Frida Kahlo sonraki yıllarda doğum gününü Meksika'nın devrim tarihi 7 Temmuz 1910 olarak değiştirecektir. Çünkü Kahlo'ya göre hayatı, modern Meksika'nın doğuşuyla birlikte başlamalıydı. İşte bu nedenle de Frida Kahlo'nun isteğine saygı duyuyor ve onun 7 Temmuz 1910'da dünyaya geldi
Ailesiyle birlikte Coyoacan'da yaşayan Kahlo'nun oturduğu ev, sahip olduğu renkten dolayı Mavi Ev olarak anılıyordu. Ve sanatçı hayatının büyük bölümünü dış duvarları kobalt mavisi renkte boyanmış olan bu evde geçirecekti. Frida'nın Kızılderili asıllı olan annesi ressamın tabirine göre kibar, zeki, bazen zalim, hesaplı ve aşırı dindardı. Tam tersine babası ise şefkatli ve anlayışlıydı. Her zaman Frida'nın yanında olup onu destekleyen babası, hastalığı boyunca da kızı için elinden geleni yaptı.
FRIDA KAHLO'NUN YAŞAM SAVAŞI
Henüz 6 yaşındayken çocuk felci geçiren Kahlo için bu hastalık, ölüme çelme attığı ilk hamlesiydi. Çünkü o zamanlar pek çok çocuk bu hastalıktan dolayı yaşamını yitiriyordu. Ancak Frida direnerek hastalığı yenmiş ama bir bacağı diğerine göre daha ince kalmıştı. Çocuk felcinden Frida Kahlo'ya yadigar kalan ince bacağı ona "tahta bacak Frida" gibi hoşlanmadığı lakaplar takılmasına neden olmuştu. Ve sonraları dünyaca ünlü bir ressam olacak küçük kız, bacağındaki incelme yüzünden hep uzun etekler giydi.
Bir erkek çocuğu gibi büyüyen ve okul yıllarında daha çok erkeklerle arkadaşlık eden Frida'nın başa çıkmak durumunda kaldığı ilk engeli bacağı olmuştur. Yılmayan Kahlo, tıp eğitimi almaya karar vererek, Meksika'daki Ulusal Hazırlık Okulu'na girdi. Nitekim dönemin en iyi okullarından biri olan bu okula girerek bir ilke imza atmıştı.
1925 yılının 17 Eylül'ünde erkek arkadaşı Alejandro Gomez Arias ile okuldan dönen Frida'nın bindikleri otobüs bir tramvayla çarpıştı. Çok sayıda insanın hayatını kaybettiği kazada Frida da ağır şekilde yaralanmıştı. Sayısız kırık çıkığın yanı sıra karnından girip omurgalarını zedeleyerek dışarı çıkan demir bir çubukla hastaneye götürüldüğünde doktorlar yaşama şansının düşük olduğunu söylemişlerdi. Ama Frida bunu da atlatmış, ikinci kez ölümden dönmüştü. Feci kazadan tam 1 ay sonra, yani 17 Ekim 1925'te hastaneden taburcu edilmişti. Acılar içerisinde kıvranmasına rağmen bunu yansıtmayan Frida uzun süre boyunca doktor, hastane, ilaç, yatak ve korselerle iç içe olacaktı. Tam 32 kere ameliyat olan Frida'nın bütün günü yatakta geçiyordu. Ve bu süreç aileyi yalnızca manevi açıdan değil maddi açıdan da zorlamaktaydı.
Bir yandan siyasetle uğraşırken bir diğer yandan da resim yapıyordu. Ve beğenerek takip ettiği ünlü ressam Diego Rivera ile tanışmak istiyordu. Meksikalı Michalangelo olarak da bilinen ressamla tanışan Frida ona aşık oldu ve çift 1929 yılının Ağustos ayında tüm karşı çıkmalara rağmen evlendi.
Karşı çıkmalara dedim çünkü çiftin evlenmeleri, Frida Kahlo'nun annesi de dahil olmak üzere pek çok kişiye göre yanlıştı. Hatta anne Matilde onların ilişkisini bir güvercin ile filin birlikteliğine benzetiyordu. Fakat bu olumsuz eleştiriler Frida'nın umurunda bile değildi.
Sağlığı kötü olmasına rağmen 10 yıl boyunca eğitim veren Frida, rahatsızlığı nedeniyle evinde ders vermiştir. Öğrencileri de Los Fridos (Frida Öğrencileri) olarak anılmıştır. 1950 yılında sağlık sorunları nedeniyle hastaneye yatırılan Frida 9 ay burada kalmıştır. 1953 yılında Meksika'da (ülkesindeki ilk kişisel sergisi olmuştur) bir sergi açan ressamın sağ bacağı aynı yıl kangren nedeniyle kesilmiştir.
Ve Frida Kahlo, 1954 yılında 47 yaşındayken akciğer embolisi teşhisi ile hayata veda etmiştir. İnsanın içine dokunan yaşamında verdiği son eser ise Yaşasın Hayat isimli natürmort tablosu olmuştur. Cesedi yakılan ünlü kişiliğin külleri, 1955'te eşi Rivera tarafından devlete bağışlanmış olan Mavi Ev'de saklanmaktadır. Cesedinin yakılmasını isteyen Frida Kahlo, ölmeden önce yatarak yeteri kadar zaman geçirdiğini, bu nedenle daha fazla yatmak istemediğini söylemiştir.
FRIDA KAHLO'NUN ESERLERİ
Frida Kahlo'nun 143 tane eseri vardır ve bunlardan 55 tanesi otoportredir. Evet, Frida Kahlo'nun kim olduğunu ve hayat hikayesini öğrendiğimize göre gelin bir de ünlü eserleri hakkında konuşalım. Emin olun ki bu eserler ressam, devrimci, aşık ve feminist olarak tanımlanan güçlü kadına duyduğunuz hayranlığı bir kat daha arttıracak niteliktelerdir.İşte onlardan bazıları sizlerle.
Diego and I – 1949: Diego Rivera'ya saplantılı derecede aşık olan Frida Kahlo, bu tablosunda ona karşı beslediği duyguları yansıtmıştır. Güçlü ressamın 1949 yılında yaptığı bu resimde alnının ortasına Diego'yu yerleştirmiştir. Ve Diego'nun alnındaki üçüncü gözün, sadakatsiz ressamın başka kadınlarla olan ilişkilerini yansıttığı düşünülmektedir. Her resminde olduğu gibi burada da çektiği acıyı yansıtan Frida, gözyaşlarıyla kederini daha belirgin hale getirmiştir.