Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya, geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmi Suudi Arabistan gezisini izleyen ekipte yer alan usta gazeteci, gezinin son durağı olan Medine'de, kaldığı otelde yaşamını yitirdi. İlk müdahaleyi otelde, Cumhurbaşkanlığı sağlık ekipleri yaptı. Ardından tam teşekkürlü Kral Fahd Hastanesi'ne kaldırılan Hasan Karakaya, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Karakaya'nın sağlık durumuyla yakından ilgilenen Cumhurbaşkanı Erdoğan da, hastaneye giderek doktorlardan son durumla ilgili bilgi aldı. Ölüm haberinin ardındansa, gezisini erken bitirerek öğlen saatlerinde yurda dönme kararı aldı. KALEMİ SİVRİ YÜREĞİ YUFKA İNSAN HASAN KARAKAYA PORTRESİ Hasan Karakaya kalemi sivri yüreği yufka bir insandı. Köşesinde ne kadar sertse ikili ilişkilerde o kadar mütevaziydi. Onu sonradan tanıyan herkesin genel kanaati köşesindeki sert üslubun yanında yumuşak yüzlü bir insan tanıması olurdu. Bir yöneticiden çok ağabeydi. Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendi ifadesiyle'Hasan ağabeyiydi.' MUHABİRLİKTEN YÜKSELDİ Manisa Salihli'de 1957 yılında dünyaya geldi. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek okulunda okudu. Öğrencilik yıllarında gazetelere edebi yazılar yazdı. Barış Gazetesi'nde meslek hayatına başladı. Barış'tan sonra yazı işleri müdür yardımcısı olarak Yenigün Gazetesi'ne geçti. Daha sonra da Başkent Gazetesi'nde çalıştı. 22 yaşında yazı işleri müdürü oldu. Burada 2 yıl görev yaptıktan sonra Milli Gazete'ye geçip 8 yıl orada çalıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tanışıklığı ise burada başladı. Karakaya Milli Gazete'de yazıişleri müdürlüğü Erdoğan ise Milli Selamet Partisi'nde siyaset yapıyordu. Sık sık Hasan Karakaya'yı ziyaret eden Erdoğan iş çıkışına kadar bekleyip gazeteden Hasan Karakaya ile birlikte çıkarlardı. Hasan Karakaya çevresinde Tayyip Erdoğan'ın o dönemden beri kendisine 'Hasan Ağabey'dediğini anlatırdı. Ardından 9 yıl da Türkiye Gazetesi'nde çalıştı. VAKİT'İ KURAN KADRODAYDI Türkiye Gazetesi'nde çalışırken özverisi sayesinde herkesin dikkatini çekmişti. 1990'lı yılların başında Milli Gazete'yken genel yayın yönetmeni olan Mustafa Karahasanoğlu'dan bir teklif aldı. Önce birlikte Cuma Dergisi'ni çıkardılar ardından da 1993 yılında günlük Vakit Gazetesi'ni çıkarmaya başladılar. Gazetedeki Ayna isimli köşesi her geçen gün daha fazla ilgili topluyordu. Adı gazetenin önüne geçmeye başlamıştı desek abartmamış oluruz… BÜYÜK BİR İFTİRAYA MARUZ KALDI Vakit, Akit ve Anadolu'da Vakit Gazetesi'nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Yeni Akit kurulunca ise Genel Yayın Yönetmeni olarak atandı. Hep mütevazi kişiliği ile ön plana çıktı. Özellikle 28 Şubat'ta dik duruşu ile geniş kitlelerin beğenisini kazandı. Başörtülü öğrencilere yapılan iğrenç muameleye karşı cesur yazılar yazdı. Hakkında yüzlerce dava açılsa da o yılmadı. 28 Şubat'ta mafya babası Kasım Gençyılmaz'ın da alet edildiği bir komplo ile gözaltına alındı. Güya Hasan Karakaya Tarabya'da bir otelde buluştuğu Kasım Gençyılmaz'a Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden'i öldürmesini istemiş bunun karşılığında para teklif etmişti. Bu gülünç iddiaya 28 Şubat'ta etkin görevlerde olan kişiler de dahil kimse inanmadı. Hasan Karakaya hayatı boyunca Tarabya'daki adı geçen otele dahi gitmemişti. Birkaç gün içinde serbest bırakıldı, yargılanmasına bile gerek duyulmadı. ÇOK ÇALIŞIRDI En önemli özelliği çok çalışmasıydı. Günlük yazı yazıyor, yayın kurulu toplantılarına katılıyor, gazetenin birinci sayfasını yapıyor yetmezmiş gibi bir de şehir baskısı için gece değişikliğini kendisi yaptırıyordu. Bu tempo bir müddet sonra sağlık sorunlarını beraberinde getirdi. İlk sağlık sıkıntısını 2006 yılında yaşadı. Beyninde baş gösteren sorun sebebiyle bir süre yazılarına ara verdi ve tedavi gördü. Bu tedaviden sonra günlük 16 saati bulan çalışma temposunu biraz düşürdü. Gazetenin birinci sayfasını yapma görevini güvendiği bir başka arkadaşına devretti ama kontrolü elden hiç bırakmadı. Çünkü gazete onun evladıydı. Geç saatlere kadar gazetede kalırdı. Akşam gazete bittikten sonra editörden dizgiciye, tahsisçiden bilgisayar operatörüne kadar ekibi toplar gazete yemekhanesinde birlikte yemek yerdi, sonrasında da ekibini odasına alır çay ikram ederdi. Bu toplantılar çalışanları müthiş motive ederdi. Köşe yazıları için ekip arkadaşlarından tavsiye almayı severdi. 'Yazım nasıl olmuş, okudun mu' diye güvenlikçiden santralciye kadar sorar fikirlerini alırdı. OKURLARI İLE GÜÇLÜ İLETİŞİM Gerek okurlarıyla gerekse de personeli ile dertleşmeyi sever özellikle muhabirlere çok değer verirdi. Çünkü kendisi de muhabirlikten yani sokaktan gelen bir yöneticiydi. Sık sık muhabirleri toplar deneyimlerini paylaşırdı. Haberde hatayı ve eksikliği kabul etmezdi. Her akşam birkaç saatini okurlarına ayırır gerek telefonla gerek yüzyüze kabul ederek onları tek tek dinlerdi. Her akşam mutlaka odasında dışarıdan bir misafiri olurdu. Yazılarındaki başarı da bence okuyucuları ile kurduğu bu sıcak temas ile orantılıydı. ADLİYEDE KALP KRİZİ Vefatına sebep olan kalp rahatsızlığı kendini ona ilk kez 2012 yılında ifade vermek üzere gittiği Bakırköy Adliyesi'nde hissettirmişti. Merdivenleri çıktığı sırada nefesinin kesildiğini hissetti. Oradan hastaneye gitti. Damarları tıkanmış ciddi bir kalp krizi atlatmıştı. Tıkalı damarlarına stent takıldıktan sonra bir süre istirahat etti ama kısa süre sonra gazetede yeniden iş başı yaptı. O yazı yazmadığında okurları gazetenin santralini kilitliyordu. Son olarak ise geçtiğimiz Eylül ayında bir kalp krizi atlattı. A Haber canlı yayını ardından yine o kalp çarpıntısı onu yakalamıştı. İlk krizden tecrübeli olduğu için hemen doktorunu arayıp hastaneye gitti. Bir süre yine okurlarından ayrı kalsa da bir ay geçmeden yine gazetesindeki köşesindeydi. O Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ençok sevdiği yazarlardan biriydi. Gerek Başbakanlık gerekse de Cumhurbaşkanlığı uçağına en istikrarlı binen birkaç gazeteciden biri oldu. Bir kısım basının onu uçaktan uzat tutma yönünde başlattığı kampanyalar hep ters tepti. Aslında dışarıdaki davetlere pek katılmayı sevmez ama Recep Tayyip Erdoğan'ın da hiçbir davetini geri çevirmezdi. FETÖ İLE MÜCADELE ETTİ FETÖ örgütü ile en etkin mücadeleyi veren kalemler arasında oldu. Hakkında atılmadık iftira kalmadı. Paralel çete yalanlarına onun kızını bile kadar alet edecek kadar ileri götürdü. Fethullah Gülen'in yüzlerce dava ve şikayetine muhatap olan Karakaya yakın çevresine kararlılığını belirtir 'onlar saldırmazsa sorun var, ne güzel ki saldırıyorlar, bu da bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir' derdi. Akit'in hukuk işlerinden edindiğimiz bilgiye göre 1993 yılından buna hakkında 1000'e yakın dava açılmış Hasan Karakaya'nın… Türkiye'nin çok değerli bir aydının kaybettiği kesin. Mekanın cennet olsun Cesur Adam…