Bu haberde öncelikle şunu belirtmekte yarar var:
İstanbul Mutfakta, bir İstanbul yemekleri kitabı değil. İstanbul'da yenen yemeklerin bir yelpazesi. Kitapta, İstanbul'un ünlü şeflerinin ve yemek yazarlarının, evde de kolayca uygulanabilecek 130 tarifi yer alıyor. İçinde Ermeni yemekleri de, en klasik Türk yemekleri de, en modern füzyon yemekler de var. Türkçesi bu hafta sonu, Fransızcası ve İngilizcesi 8 Mart'ta tüm kitabevlerinde satışa sunulacak. Ayrıca
İstanbul Mutfakta geçtiğimiz günlerde, yemek kitaplarının Nobel'i olarak görülen Fransa'daki Gourmand World Cookbook Awards yarışmasında büyük ödülü alan 25 kitaptan biri oldu. Bu ödülü vesile edip kitabı hazırlayan Lale Apa ve Hande Bozdoğan ile konuştuk.
The Guide dergisini de çıkaran yayıncı Lale Apa'nın ayrıca
Remix adlı yemek kitapları serisi bulunuyor. Hande Bozdoğan ise İstanbul'un en iyi yemek okullarından Istanbul Clunary Institute'un (ICI) kurucusu. Lale Apa, içinde restoranı da bulunan ICI'ya ilk gittiğinde buraya bayılmış ve Hande Hanım'la tanışıp ahbap olmuş. Bir süre sonra da Bozdoğan'ın kapısını çalıp, "Ben bir Türk yemeği kitabı yapmak istiyorum ama benim yemek eğitimim yok, ben kitap yapmayı, tarif yazmayı çok iyi biliyorum. Böyle bir şeyi birlikte yapsak," demiş. O sırada Fransa'daki Türk Mevsimi etkinlikleri başlayınca, kitabı bu etkinlik çerçevesinde yapmak istemiş ve Fransızcasını da hazırlamaya karar vermişler. Kitabın Fransızca basılmasına İstanbul Kültür Sanat Vakfı destek olmuş. Lale Apa hikâyeyi şöyle anlatıyor: "Benim Genevieve Farez adında Fransız bir tasarımcı arkadaşım var. Böyle bir kitaptan bahsedince 'Lale bunu ben sana tasarlıyorum,' dedi. Derken birkaç güne kalmadı, daha ortada hiçbir şey yokken, tasarım geldi. Ekibimizi kurduk. Ahmet Ağaoğlu fotoğrafları çekti. Kitabın içeriğini oturttuk. Ülker'in Bizim Mutfak markası da kitaba sponsor oldu." Kitabın, İstanbul'un çokkültürlülüğünü yansıtmasını özellikle istemişler. Zaten kitapta yer alan şef ve yazarlara bakınca bu anlaşılıyor. Kimi Sefarad mutfağını, kimi Çerkez mutfağını, kimi Mevlevi mutfağını temsil ediyor... Hande Hanım ICI içinde bir katı bu çalışmaya ayırmış. Ahmet Ağaoğlu stüdyosunu kurmuş. Bütün şefler sırayla gelip yemeklerini yapmış. Hepsine "Kendinizi ve mekânınızı en iyi anlattığını düşündüğünüz reçeteleri verin," demişler. Çekimler yaklaşık üç ay sürmüş. Sonra bütün tariflerin üzerinden tek tek geçmişler. "Çünkü şef tarifiyle yemek yapılmaz," diyor Lale Apa. Kitabın Fransızcaya ve İngilizceye çevrilmesi de teferruatlı bir süreç olmuş. Çevirmenler, Türk mutfağına özgü 'enginar ayıklama, kulak memesi kıvamı' gibi kavramları nasıl çevirecekleri konusunda tereddüt yaşamış. İlk Fransızca çeviri beğenilmediği için Lale Hanım kalkıp Fransa'ya gitmiş, hepsi tekrar çevrilmiş. Sonuç olarak kitap yaklaşık iki senede ortaya çıkmış. Şu an kitabın Fransa'da da çıkması için dağıtımcı arıyorlar. Kitabın Türkçesinde ise Elif Şafak ve Serra Yılmaz'ın birer arka kapak yazısı var.
6 BİN KİTAP ARASINDAN SEÇİLDİ
Lale Apa, bu kitap için çalışmaları sürerken Gourmand World Cookbook Awards'dan haberdar olmuş. "Her sene kasımın 15'ine kadar başvurular kabul ediliyordu, biz de yetiştirdik," diyor. Bu yarışmaya her sene tüm dünyadan yaklaşık 6 bin yemek kitabı katılıyor. Lale Apa ödülü nasıl öğrendiklerini şöyle anlatıyor: "Kızım takip ediyordu. Bir gün bana 'Sonuçlar açıklanmış ama sizin kitap yok,' dedi. Ve bir mektup yazdı Fransa'ya, 'Kitabımız elinize geçti mi?' diye. Cevap geldi, 'En önemli ödül olan "Special Award" of the jury (Jüri Özel Ödülü)'nü kazandı, fakat kitap elimize geç ulaştığı için internet sitesinde yok, bir hafta sonra koyacağız.' Bu ödül, 6 bin kitap içinden 25 kitaba veriliyor." Lale Hanım 15 Şubat'ta Fransa'da ödülü alırken şunları söylemiş: "Bu, İstanbul'un ödülüdür. Hepinizi bu yemekleri tatmak üzere İstanbul'a bekliyoruz."