GAZİANTEP ÖRNEK BİR MODEL KENT OLACAK
- G.Antepliler herhalde şehirlerine bir başkan değil bakan seçtiklerini düşünüyorlardır. Bu yönüyle bakanlık dönemizdeki politikaların yerel versiyonuna mı şahit olacağız? Ankara ile ilişkileriniz nasıl bir avantaj sağlayacak?
- İddialı bir belediye başkanı olup, kentler yarışında şehrinizi yukarı taşıma vizyonunuz varsa bu Ankarasız olmaz zaten. 12 yıllık devlet tecrübemle söylüyorum ki, Ankara'yı takip etmeden de olmaz.
- Şehrin sahip olduğu kendi potansiyeli yeterli değil yani?
- Değil, çünkü kentsel dönüşüm vizyonu, ulaşım vizyonu, daha çok parkı ve yeşil alanı olan bir Gaziantep vizyonu ortaya koyuyorsunuz. Bu vizyonun sonuçlanabilmesi için Ankara'dan, ilgili bütün bakanlıklardan onay gerekiyor. Ben bakanlık yaptığımdan dolayı bu bakanların hepsi kabineden çalışma arkadaşlarım. Bakanlığımız bir yasa çıkarmak için beş bakanlıkla senkronize olmayı gerektiriyordu. Çok ciddi bir koordinasyonla 2,5 yılda dört önemli yasayı çıkardık. Şehitler ve gazilerle ilgili yasa da bunlardan biriydi. Bu yüzden bizden giden bir talebin şehrin ihtiyacı olduğuna inanırlar ve bu bizim elimizi çok güçlendirir. Daha kolay sonuca gidermemizi ve başarmamızı sağlayacaktır.
TUNCER KARDEŞLER TERÖR ŞEHİDİ OLACAK
- Bakanlık yaparken 'Şehit yakınlarını gidiyorum ağlıyorum, engellilerin yanına gidiyorum ağlıyorum, bir aile dramını öğrendiğimde ağlıyorum." diyordunuz. Belediye başkanı olarak artık daha mı az ağlayacaksınız?
- Gaziantep'te bütün grupların yerel yansıması var. Bakanlığımın başlangıcı döneminde bu konuda çok ciddi yapılması gereken işler vardı. Şimdi bir taraftan çözüm süreciyle şehitler gelmesin diye mücadele ediyor, bir taraftan da çıkardığımız yasalarla şehit yakının, gazinin muhtaç olmadığı bir altyapıyı oluşturduk. Artık gittiğim yerlerde onlar geliyorlar bana ve "Allah razı olsun, Başbakanımızdan Allah razı olsun. Bir çok düzenleme yapıldı, sosyal hizmetlerden daha çok istifa ediyoruz' diyorlar. Dolayısıyla tabii ki acı bitmeyecek, bütün grupların iyileşmesi için daha çalışacağız. Birçok düzenleme yaptık, onun olumlu yansımalarını bugün sahada görebiliyorum. Bu bir nebze yüreğimi rahatlatıyor.
- Mısır Çarşısı patlamasında ölen Tuncer kardeşlerin ailesi terör şehidi sayılmak için müracaat etmişti bakanlık döneminizde. Siz Güngören patlamasında ölenleri şehit kabul ettirmiştiniz. Tuncer ailesi için durum nedir?
- Onların hepsini yasa kapsamına alıyoruz, yasayı genişlettik. Beklemesinin nedeni İçişleri Bakanlığı'nda bir yönetmelik çıkması gerekiyordu ve yönetmelik yeni çıktı. Dolayısıyla Tuncer ailesi de haklarından istifade edecekler.
- Her ne kadar belediye başkanı olsanız da toplumun genelini ilgilendiren duyarlıklardan uzaklaşmadığınızı görüyorum. En son Pamir için "Zekeriyaköy halkı, lütfen ışıklarınızı açın. Varsa köpeklerinizi bağlayın. Etrafı kontrol edin Ve PAMİR diye seslenin." diye bir twit attınız. Bu eski duyarlığınızın bir devamı sanırım.
- Bakanlık yaparken sosyal konularda Türkiye'nin güçlü taraflarının ve güçlenmesi gereken taraflarının fotoğrafını çekme fırsatı buldum. Kendi şehrimde de bunun hepsi var. Çok hızlı büyüyen şehirlerde bütün enleri beraber yaşarsınız. En eğitimli- en eğitimsiz, en zengin, en fakir gibi... Şehr-ül emin olarak, o sosyal devlet bakış açısıyla baktığınız zaman her bir grup için yapmanız gereken çok şey olduğunu görüyorsunuz. Bakanlığın çıkardığı yasa, ortaya koyduğu vizyon gömleğin ilk düğmesidir. Sizin bunu başarabilmeniz için, o vizyondan sonuç alabilmek ve yaşama dokunabilmek için mutlaka yerel yönetim uygulamalarında çok iyi bir takip sistemi koymanız lazım. O yüzden bize 'Yasaları çok hızlı çıkarıyorsunuz ama zihinsel dönüşüm ve uygulamalar çok zaman alıyor' eleştirisi yapılıyordu. İşte şimdi burada bize iş düşüyor. Bu fotoğrafı çekerek Gaziantep'e geldiğim için hangi alanı nasıl besleyeceğimi ve çözeceğimi iyi biliyorum. Bunları çözmek için de belediyenin idare ve mali alt yapısını buna göre oluşturacağım. Eğer onu başarabilirsek diğer bütün illere örnek olabilecek model bir kent olabiliriz. Bunu yapabilecek bir bakışımız var. Belediyenin yapısını yeniden dizayn edeceğiz.
İKİ BAKANIMIZ DEĞİL, ŞEHİRLER KAYBETTİ
- Yani özetle diyorsunuz ki, 'acılı ezogelin çorbasını iyi yaparım ama çocuk gelinlerin acısını da çözebilirim'. (Gülüşmeler.)
- İnşallah. Sorunun tek boyutu olmadığından bu tür sosyal konularda çok iddialı konuşmamak lazım ama şu bir gerçek, belediyenin kurumsal kapasitesini geliştirdiğimizde bu sayının azaltılmasında, yönetilebilir hâle gelmesinde çok önemli bir altyapı oluştuğunu göreceksiniz. Bunları sıfırlamak belki mümkün olmayacak ama sayının ciddi olarak azaldığını göreceksiniz.
- Suriyeli mülteciler meselesi G.Antep için de bir yara sanırım. Bu konuda belediye başkanı olarak ne yapmayı planlıyorsunuz?
- Bu da sosyal devlet ve sosyal belediyeciliğin en önemli sorun alanlarından biri. Üzerinden üç yıl geçti, kısa vadede bir çözüm görünmüyor şu an. Ne zaman, nasıl gidecekler bunları bilmek zor. Kendi vatandaşımızı mağdur etmeden, bu grubun şehre entegrasyonunu sağlamamız ve bunları şehrin kalkınma hamlesinde kullanmamız lazım. Dört ana başlıkta çalışacağız; ekonomi, güvenlik, eğitim ve sağlık... Bunları odalarla ve sivil toplum kuruluşları ile çalıştık, arama konferansı yaptık. Şehrin aslında farklılığı bu. Diğer şehirlerde bunlar hep sorun olarak konuşurken, şehir bunu nasıl çözeceğine, buradan nasıl bir katma değer üreteceğine çalışan bir şehir. Burada önemli bir insan gücü ve sorun çözme kapasitesi var.
- Diğer iki bakan aday kaybetti kazanan siz oldunuz. Buna nasıl bakıyorsunuz?
- Benim çalışma arkadaşlarım onlar. 12 yıl beraber vekillik ve 2,5 sene beraber bakanlık yaptık. İkisinin de kapasitesini çok iyi biliyorum. Aslında o şehirlerin kaybettiğini düşünüyorum. Başkan olmaları durumunda ne kadar yüksek bir vizyon koyacaklarını biliyordum. Ama şu bir gerçek ki her şehrin kendi özel kodlamaları var. Onların iyi iş yapabilirliğinden daha farklı ilerledi süreç ve malesef seçim, belediye başkanının kabiliyet ve kapasitesinin değerlendirilmesinden çok genel, hatta küresel seçime dönüştü. Ben kaybedenin o şehirlere gidecek plan, proje ve hizmetlerin olduğunu düşünüyorum.
- Geçenlerde Orhan Pamuk'tan bir alıntı yaparak "Mutsuzluk kendinden ve şehirden nefret etmektir." diye bir twit attınız. Mutluluk bu şehirde mi kendinizde mi?
- Bireyin ve şehrin ne kadar örtüştüğünü, huzurlu ve mutlu bir şehir için bu uyumun gerekli olduğunu ortaya koydum. Hacı Bayram Veli'nin bir sözü vardır; "İnsan şehrin aynasıdır. Yüreğinizde taş varsa, şehriniz taş olur. Gönlünüzde aşk, muhabbet varsa şehriniz gülistan olur' diyor. Mutsuzluk üzerinden değil, mutluluk üzerinden gitmek gerekiyor.
gaziante p mutfağı bir çok ülke mutfağından iyi
- Zeugma Antik Kenti'nden çalınan Amerika'daki Bowling Green State Üniversitesi'nde zemin süslemesi olarak kullanılan mozaikler için devreye girdiniz sanırım.
- O devam ediyor. Bizim Zeugma dışında üç antik kentimiz var. Bu Roma medeniyeti, bunun dışında Hitit medeniyetine ait Dülük ve Karkamış antik kentleri var ve bunlar Zeugma'ya göre dört bin yıl daha eski bir medeniyet. Bunun üzerine İtalyanlarla çalışıp bu medeniyeti ortaya çkaracağız. Dünya tarihini değiştirecek kalıntılar var ve bunları gün yüzüne çıkarmaya başladık.
- Gaziantep, yemekleri ile özel lezzetler barındıran bir şehir. Gastronomi için G.Antep'in konumunu ne olacak?
- Gastronomi yükselen bir değer. Ülkelerin mutfaklarını öne çıkaran şeylerin başında şehirlerin mutfakları geliyor. Özellikle Güneydoğu coğrafyasında bu konuda muhteşem bir medeniyet var. Bu medeniyetin getirdiği bir birikim var. Yemek kültürü kendiliğinden olmuyor. Bu çeşitlilik bizim bütün tarih boyunca oturan bir kültürün sonucu. Bu yüksek emeğin pazarlanmaya ihtiyacı var. Gaziantep mutfağı birçok ülke mutfağından iyi. Bunun güçlü altyapısını oluşturmaya başladık.
- Gaziantepliler size 'bakan bacı' diyordu. Şimdi 'başkan bacı' mı diyorlar?
- Bacılık baki, bakanlık ve makamlar fani...
ANADOLU KADINI BENDE KENDİNİ GÖRDÜ
- "Elinin hamuruyla erkeklerin işine karışma!" müdahalesi siyasetin doğasında var ki Güneydoğu'da da bu algı bir hayli fazladır. Türkiye'nin ilk kadın büyükşehir belediye başkanı ve Gaziantep'in ilk kadın belediye başkanı olarak gözler üzerinizde. Şimdi elinizin hamuruyla Antep'in potansiyelini yoğurmaya başladınız. İnsanlar sizden ne bekliyor? Siz onlardan ne bekliyorsunuz?
- Hemşehrilerimiz bizi zaten 12 yıldır tanıyor. Ben bakan iken 10 günde bir başka bir bakanla bu şehre geldim. Dolayısıyla bizim orada neyi yapıp neyi yapamayacağımızla ilgili ciddi bir güven var. Hızlı büyümeden kaynaklanan ulaşım, trafik, gecekondulaşma, konut, yeşil alan ve meydan, sosyal hizmet alanı üretme konusundaki vizyonumuzu hayata geçirmemizi bekliyorlar. Bize bakıp 'Belediyecilik erkek işi, bu hanımefendi elinin hamuruyla bunu nasıl yapacak'tan çıkmış durumda olay. Bu büyük bir zihinsel dönüşüm. İnsan odaklı bakıp, cinsiyetini görmeden "bu, bunu yapabilir" noktasına getirmek en önemli iş burada.
- Ve siz açıkladığınız 1027 projeyi beş yılda yapabilirim mi diyorsunuz? Yoksa bir dönem daha aday olma düşüncesini mi taşıyor projeler?
- Yok yok öyle değil, tam tersi. Belediyecilik çok hızlı üretim gerektiren bir yer. Eğer kaynağı, insanı ve bilgiyi iyi senkronize ederseniz bunun daha fazlasını ilk dönemde yapabilirsiniz. Bunun çok daha fazlasını yapacağız.
- Yüzde 55 oy aldınız ama sanırım bunun içinde sadece AK Partililerin oyu yok. Bir kadın olarak, kadınların oyları ne oranda olmuştur?
- Çok yüksektir. Zaten bizim AK Parti'nin seçmen profilinde kadın seçmen ile erkek seçmen arasında yüzde 6-7 fark vardır. Ben kadınlardan yüksek destek aldım. Her kesimden aldım ve aldığım bu kadın desteği Türkiye ortalamasının üzerindedir. Benim şahsımda her Anadolu kadını kendini görüyor. Benimle beraber bunun nasıl başarıldığını gördüler.
- Sizin seçim çalışmanız da bir istiklal mücadelesine dönüştü yani... (Gülüşmeler)
- Bir köye gitmiştik. Köyün meydanında bir balkonda CHP'nin pankartı vesaire asılıydı. Balkonda da beş-altı kadın var. O sırada benim bir yere gitmem gerekiyordu, CHP seçim çalışması yürüten o kadınlar balkondan inerek yolumu kestiler ve Antep ağzıyla "Biz CHP'liyik ama bacım seni seviiiyik" dediler. (Gülüşmeler) Ben de onlara "Ben de sizi seviyorum ve sevginizin sandığa gittiğinizde oya dönüşeceğine inanıyorum" dedim ve birbirimiz öpüp ayrıldık.
- Peki madem söz kadınların size olan ilgisinden ve desteğinden açıldı, o halde bunu sormam gerek. Malum Başbakan da miting konuşmalarında sık sık bundan bahsetti ve 'Cemaatin ablalarının CHP için oy istediğini' belirtti. Bu konuda da pek çok haber çıktı. Sizin bu kadın varlığınıza rağmen, 'cemaatin ablaları' Gaziantep'te sizi desteklemedi mi?
- Önce çok sıcak mesajlar gönderdiler. Gaziantep'te bu konuda hiç taraf olmayacaklarını söylemelerine rağmen özellikle son on beş gün dedikodu, yalan ve kaos planının parçası olan broşürlerle kapı kapı dolaştılar. Bunu şundan biliyorum. Biz onlardan sonra esnafları ziyaret ettiğimizde esnaflar geldiklerini, kendilerinin onları dükkana sokmadıklarını ve hatta beddua ettiklerini filan söylediler. Ben de onlara "Biz beddua ile siyaset yapamayız, beddua ile de oy alamayız. Biz insanların gönlüne girerek oy alacağız." dedim. Son on beş gün bütün yayın gruplarında da diğer parti adayının reklamını yapıp destek verdiler. Daha da kötüsü sanki hiçbir şey yapılmamış gibi hem destekliyor gibi görünüp her ilçede başka bir partinin adayını desteklediler. Yani bir duruş da yok. Bence çok kötü bir sınav verdiler ve sınıfta kaldılar. Burada hakem, vicdandır. Bunu yapan da yapmayan da, bunu gören de görmeyen de bu işin kaybedildiğini gördü. Bana göre en önemli şey bütün ilişkilerde güven duygusudur. Güvenini kaybetmiş, artık güvenilmez ve sözünün kıymeti olmayan bir kurumsal altyapıya dönüştü. Bunu ben kendi şehrimde de net şekilde görebiliyorum.
HâLâ KORKUNÇ BİR ERKEK BAKIŞ AÇISI VAR
- Bingöl'de AK Parti'den 1'inci sıradan Belediye Meclis üyeliğine seçilen Nurten Ertuğrul, ilk toplantıda AK Partili Belediye Başkanı Yücel Barakazi'nin, "Başkan vekilliği ve yardımcılığı için kadınlara görev vermeyeceğiz" dediğini iddia ederek istifa etti. Buna nasıl bakıyorsunuz?
- Hâlâ hangi makamda olursa olsun korkunç bir erkek bakış açısıyla karşılaştığmızı görüyoruz. Bu da bunun bir örneği. Makamda olan kişilerin bunu özümsemesi gerekirken tam tersi makamdaki insanların böyle davranması insanı daha çok hayal kırıklığına uğratıyor. Özellikle seçilmiş bir insanın herkese eşit mesafede olup hiçbir ayrımcılık yapmadan kimseyi kutuplaştırmaması gerekiyor. Cinsiyet ayrımcılığına asla müsade etmemesi gerekiyor. Dolayısıyla o sıralarda kendi aralarında nasıl bir konuşma geçti onu bilemem, farklı yansımasını da bilemem ama bu bakış açısı yanlış. Başkanın şimdi eşit fırsatlar verdiği zaman kadınların nasıl başardığını gördüğü zaman kendi söyleminden utanacağına inanıyorum ben.
- Yani bu sizin çıkıp 'Ben de erkeklerle çalışmam' demenize benziyor?
- Ben ehliyet ve liyakat üzerine odaklanıyorum. Asla ayrımcılık yapmıyorum. Tam tersine eşitlerse kadını tercih ediyorum ki kadın bakış açısı çözüm ve karar mekanizmalarında daha görünür olsun.
H. SALİH ZENGİN