Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BÜLENT TİMURLENK

Yarın gel bizde başla...

Garip meslektir teknik direktörlük. Bir takımı 15 yeni transferle borç batağına gömüp, 10 maçta bir galibiyet alıp valizini toplayan hocaya bir ay sonra başkaları “Gel bizde başla” der..

Bir an için öğretmen olduğunuzu hayal edin, karşınızda okuma yazma öğreteceğiniz 25 çocuk var. Okul yönetimi eğitim yılı başladıktan bir ay sonra işinize son veriyor ya da siz daha iyi teklif var diye istifa ediyorsunuz. Bırakın karakterlerini keşfetmeyi, adlarını ezberleyemediğiniz çocukları ardınızda bırakıp gidiyorsunuz ya da gitmek zorunda kalıyorsunuz.. Bu kadar kolay mı diyebilirsiniz? Öğretmenlikte olmasa bile teknik direktörlükte bu kadar kolay. Sezona kötü başlayıp üç mağlubiyet aldığınızda kulüp başkanı futbolu sizden daha iyi bildiği için değil, ayak değişsin diye bir başka teknik adamı yerinize getiriyor. Ya da siz beş galibiyetle başlayınca, zorda olan bütçesi büyük kulübün reddedilemeyecek teklifine evet diyorsunuz..

***

Bir an için çocuğunuzun okulundaki bütün hocaların, fakültelerinden geçen yıl mezun olduğunu düşünün. Binlerce öğrenci yetiştiren, yüzlerce farklı karakterde çocuğa karşı sabırlı olmayı öğrenmiş, ders anlatma tekniğini yıllar için geliştirmiş ve kişiselleştirmiş hocaların en azından o genç öğretmenler kadar çocuklarınızı eğitmelerini istemez misiniz? Geçen yıl mezun olanı, mesleğe ömrünü vermiş olanı, okullarda böyle ama kulüplerin altyapılarında farklı... Süper Lig'den emekli olmuş futbolcuysanız gidip altyapıda çalışmazsınız. Yıllarca anlı şanlı takımları çalıştırdıktan sonra ne işi olur ki bir teknik adamın altyapıda. Kim uğraşacak ki şimdi o çocuklarla!...

***

Türkiye'de futbol sadece Süper Lig ile sınırlı değil ve bu ligde yabancı sayısını düşürünce yüzlerce yetenekli Türk genci bir anda futbolcu olmayacak çünkü bizim problemimiz futbol eğitmenlerinin ve teknik adamlarının yetersizlikleri, kendilerini yenilememeleri, kulüplerin altyapılarda çalışan teknik kadrolara sağlayamadığı ekonomik imkanlardır... Türk gençleri Avrupa'ya transfer olurken, en son hangi teknik direktörümüz gidip -maalesef yabancı dil bilmiyor ama 14 yabancıyla bu ülkede çalışıyorsunuz- Avrupa'da bir kulüp çalıştırdı ki! Çünkü Süper ve 1. ligde bir teknik adam havuzu var, o havuzda kaldığınız sürece iki mağlubiyetle nefesi kesilen kenara gelirken, onun kulvarında siz yüzmeye başlıyorsunuz. Anlaştığınız Anadolu kulübünün şehrinde ev tutmanıza, ailenizi getirmenize gerek yok. Beş yıldızlı bir otelin suiti odanız oluyor, zaten kalacağınız süre beş-altı ay, bilemediniz bir sezon... Garip meslektir teknik direktörlük, işinde başarısız olduğu için görevine son verilen ve özgeçmişinde sayısız işten çıkartma olan bir profesyonele kimse kolay kolay yeni iş vermez ama bir takımı 15 yeni transferle borç batağına gömüp, 10 maçta bir galibiyet aldıktan sonra valizini toplayan hocaya bir ay sonra "Gel bizde başla" derler.. O da olmazsa zaten bu oyunun ciğerini bildiklerinden futbol yorumcusu olurlar, tabii bir kulüp başkanından telefon gelene kadar...

***

Avrupa'da teknik direktörlük diplomaları kadar liyakat da bu mesleğin olmazsa olmazı. Real Madrid'in efsane futbolcusu olabilirsiniz ama teknik adam olacaksınız size önce 13-14 yaş grubunu verirler. Bizde ise futbolculuk yıllarındaki şöhretini yitirmek istemeyenler, sürekli kameralar önünde olmak isteyenler dün bir bugün iki, teknik adam olup Süper Lig'de takım ararlar. Çoğunun da işi zordur, çünkü takım sayısı 18, havuzdaki hoca sayısı 20-22'dir. Birileri ben bu işi bırakıyorum diyene kadar da kontenjan açılmaz elbette. Bizde üst seviye liglerde 30'larının başında olan teknik adam yok. Futbolcuların 35'inde kramponlarını asıp, UEFA Pro Lisansı almalarını bekliyoruz, ona da gerek yok aslında, yardımcı antrenörün lisansıyla görev yapıp, eşofman giyemeyenler var... Çok eskiye gitmeyeceğim, son 20 yılda Süper Lig'de kaç Türk teknik adam oyuncu yetiştirmeyi bırakın geliştirmek için çaba gösterdi? Bir elin parmakları kadarlar değil mi? Peki kaçı bir sezonda üç takım çalıştırdı, Nisan ayı geldiğinde Superman pelerini takıp "Bu takım düşmeyecek" diye son altı-yedi haftada göreve geldi!... Teknik direktörlere, bir sezonda iki takımda çalışamazsınız kuralını getirelim, teknik adam değiştiren kulüpler bir galibiyete 3 milyon TL prim verilen ligde federasyonun amatör kulüpler bütçesine 10 milyon TL tazminat ödesinler... Kötü ve iyi karakterleri hep aynı olan vasat Yeşilçam filmleri gibiyiz futbolda bu teknik adamlarla. Yeni senaryolara, yüzlere, Yavuz Turgul'lara ihtiyacımız var yeşil sahada... Bir de bunu deneyelim, bakalım kaç otel suiti boş kalacak bir sezonda?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA