Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan; geleceğin yaşlıları hakkında yapılan araştırmaları değerlendirdi:
Almanya'da 30 yıl önce 100 yaş ve üstü kişi sayısı 300 kişiydi, bugün 10 bin kişi. Türkiye'de ise bu sayının bugün bin 500- 2 bin kişi arasında olduğunu tahmin ediyoruz. Yaşı 50 civarında olanların yüzde 20'sinin 100 yaşına ulaşma şansı bulunuyor.
HIZLI YAŞLANAN TOPLUMUZ
2050 yılında nüfusumuz 100 milyonun üzerinde olacak. Nüfus giderek yaşlanıyor. İleride 'gri yaşlılar' dediğimiz; daha aktif, daha hayatın içinde olan insanlar, çok daha fazla olacak.
2030-2040 yılları arasında sokaklarda çocuklardan çok 85 yaşlarındaki 'teyze' ve 'amca'ları göreceğiz. Şu anki 50 yaş kuşağı; gelecekte ileri yaş kuşağını temsil edecek.
Yaşam süresi her 10 yılda bir, yaklaşık 2.5 sene artıyor. 2040 yılında Japonya'daki ortalama yaşam süresine ulaşacağız. Geçmişteki kısa yaşam süresinin sebepleri arasında; bebek ölümleri, hijyen ve teknoloji eksikliği yer alıyor.
1965'te 6.1 olan doğurganlık oranı, 2050'de 0.32'ye düşecek.
Dünyada en hızlı yaşlanan toplumlardan biriyiz. 2011'de 60 yaş üstü nüfus 10.3'tü. Bu sayı; 2020'de 14 milyon, 2040'ta ise 18 milyona ulaşacak.
'YAŞLILIK SİSTEM AĞI' OLUŞMALI
Yaşlıların çoğalması; farklı sorunları da beraberinde getirecek. Bu bağlamda, Türkiye'nin de birtakım stratejilere ihtiyacı var. Bundan sonra ileriye bakmamız ve yaşlanan toplumun ihtiyaçlarına daha uygun stratejilerle hareket etmemiz ve toplumu da tüm bu değişime hazırlamamız gerekiyor. Toplumdaki her sistem, bu değişime göre yeniden yapılanmalı. Eğitim, sağlık, hukuk başta olmak üzere; bu sistemler, kendi içlerinde 'yaşlılık sistem ağlarını' oluşturmalı.
FACEBOOK'A GİRİYORLAR İNTERNETTE GAZETE OKUYORLAR
Nielsen
Pazar Araştırma Grubu ve Pfizer'in 'Türkiye'nin Yaşama Bakışı' araştırmasının sonuçları şöyle:
SAĞLIKLI VE İYİ BİR YAŞAM
30-60 yaş arası katılımcıların büyük kısmı (yüzde 24); mevcut yaşamlarında en çok önem verdikleri konunun sağlıklı ve iyi yaşamak olduğunu ifade ediyor. Yüzde 17'si "Aile odaklıyım" derken, yüzde 15'lik kesim "Sorumluluklarımdan dolayı zaman yönetimi sorunu yaşıyorum; yaşlanınca aileme ve kendime daha çok vakit ayırmak istiyorum" diyor.
Her iki kişiden biri, yaşlandığında hayatında bir değişiklik olmayacağını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 26'sı; yaşlanınca hayatlarının nasıl olacağı hakkında daha önce hiç düşünmediklerini söylüyorlar. Yüzde 18'i ise yaşlılık dönemiyle ilgili birtakım kaygılar taşıyor.
Katılımcıların gelecek temennileri arasında; çocuklarının hayatını garanti altına almak, huzurlu yaşam ve mutlu bir aile kurmak ön plana çıkıyor.
Erkeklerde kendi evlerine sahip olmak yerine zengin olabilmek öne çıkarken, kadınlar çocuklarının geleceği konusunda çok daha duyarlı...
TV'DEN SONRA İNTERNET
TV herkes tarafından kullanılan bir medya aracıyken; 50-60 yaş grubunda gazete ve radyo da yaygın bir kullanım oranına sahip. İnternet, TV'den sonra en sık kullanılan medya aracı... Erkekler arasında gazete ve internet kullanımı daha yaygın.
İnternet kullananların çoğunluğu (yüzde 81); interneti Facebook gibi sosyal ağlara bağlanmak amacıyla tercih ediyor.
Katılımcıların yüzde 53'ü interneti müzik dinlemek ve internette gezinmek için kullanıyor. Yüzde 43'ü ise haberleri takip etmek için interneti tercih ediyor.
ERKEKLER MERAKLI
Erkekler arasındaki internet kullanımı; daha çok haberleri takip etmek, film/video izlemek ve oyun oynamak üzerine. Erkekler; youTube, Google ve gazete sitelerine kadınlardan çok daha fazla giriyor.
30-39 yaş grubu, Facebook ve youTube'u diğer yaş gruplarından daha fazla kullanırken, yüksek yaşlarda gazete sitelerinin kullanım oranı artıyor.
YAŞLILARIN KORKULARI NELER?
Günlük işlerde başkalarına muhtaç olmak (yüzde 43)
Hasta olmak (yüzde 40)
Zihinsel sağlığın yerinde olmaması (yüzde 38)
Sevdiklerini kaybetmek (yüzde 35),
Maddi durumunun kötü olması (yüzde 28)
Sağlık güvencesinin olmaması (yüzde 22)
Yalnız kalmak (yüzde 22)
Ölüme yaklaşmak (yüzde 19)
Fiziksel görüntünün kötüleşmesi (yüzde 15)