Diyetisyen Güneş Aksüs'ün Turkuvaz Kitap'tan çıkan kitabı 'Minik Diyetisyenler İşbaşında', çocukların sağlıklı beslenmeyi oyunla öğrenebileceği, öğrenirken sorgulayıp aynı zamanda da eğlenebileceği bir kitap. Özellikle 6-10 yaş arasındaki çocuklara hitap etse de daha küçük yaştaki çocuklarınıza da okuyabilirsiniz. Biz de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda bu öğretici kitap hakkında yazarı Diyetisyen Güneş Aksüs ile bir röportaj gerçekleştirdik…
Böyle bir kitap fikri nereden çıktı?
Oğlum Sanat'ın en sevdiği kitaplar, meslekleri tanıdığı kitaplardı. Bu kitaplarda çocuklar marangoz, pilot, doktor, itfaiyeci, yarışçı ve hatta astronot bile oluyordu. 'Neden diyetisyen olmasın bu minikler?' dedim ve fikir böyle ortaya çıktı.
İLK OKUYAN OĞLUM SANAT OLDU
Neden böyle bir kitap yazdınız?
Ben yıllardır yetişkinlerle çalıştığım için ilk üç kitabımı da yetişkinler için yazdım. Daha sonra yetişkinlere anlattığım şeylerin nedenini anlatmanın daha doğru olduğunu düşündüm. Nedeni konuşursak ve çözmek istersek o ana değil biraz daha geçmişe bakmamız gerekiyordu. Yani çocukluk dönemine. Kendi çocuğum olduktan sonra bunu fark ettim aslında. Daha önce de çocuk beslenmesini önemserdim ama anladım ki aslında en önemli dönem çocukluk dönemimiz. İşte o zaman sadece büyükler değil küçükler de öğrensin istedim ve bu kitap çıktı. Büyük oğlum Sanat da bu konuda beni destekledi. Kitabı ilk o okudu, yorumladı ve eleştirdi. Hedefim tam da okumanın başladığı 6-10 yaşındaki çocuklardı. Küçükken bu hikayeyi okuyan ve neden sağlıklı beslenmemiz gerektiğini anlayan çocuklar hayatları boyunca bunu unutmayacaklar. Ayrıca diyetisyenlerin sadece zayıflama diyeti yazdığını sanan nesle sağlıklı beslenme konusunda uzman kişilerin diyetisyenler olduğunu da öğreten bir kitap olsun istedim.
Çocuk beslenmesinde aileler nerede hata yapıyor?
Aileler, çocuklarının beslenmelerini çok önemsiyorlar. Hepsi iyi beslensin, sağlıklı olsun istiyorlar. Ama en sık yaptıkları hata, sadece çocuklarının iyi beslenmesini sağlamak. Kendilerini önemsemiyorlar. 'Ben geçiştireyim ama oğlum en güzel yemeği yesin', 'Ben bugün yemek yemesem de olur ama kızıma çok güzel bir sebze çorbası yaptım', 'Ben sadece kalan pilavı yiyeyim ama oğlum etini güzel yesin' dediğimizde aslında onlara iyi mesajlar vermiyoruz. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması ve kalıcı olması için çocuklara her zaman örnek olmamız gerekiyor. Anlatmak yetmez, göstermemiz ve eşlik etmemiz gerekiyor. Sofrada ıspanak var, 'Hadi ye şu sebzeyi çünkü faydalı' demenin çok anlamı yok. Hep beraber o sebzeyi yemeli ve hepimize iyi geldiğini bilmeliyiz. Ve en sık gelen soru abur cubur. Çok yediren aileler de var, asla eve sokmayan da. Ama çocukların fikri ne? Ben onların düşüncelerini çok önemsiyorum.
'1 KAŞIK DAHA YE' DERKEN DENGESİNİ BOZUYORUZ
BEN ailelere, çocukları dinlemeyi öneriyorum. Dinlediğinizde çocuklar isteklerini, ne yediklerini, yemediklerini inanılmaz güzel ifade ediyorlar. Biraz dinleyip, anlatmalarına fırsat verirsek bize çok güzel fikirler veriyorlar. Ben çocuklarımı karşıma alıp anlatmıyorum. Anlatmak yerine birlikte eğlenip oynuyorum. Oyunun içine bir-iki bilgi sıkıştırmak gerçekten çok daha değerli ve kalıcı. Bunları asla unutmuyorlar. Büyük oğlum Sanat iyi beslenmeyi bilen bir çocuk. Ama az yiyor, hep az yemişti. Doyduğunda bıraktı. Hiç baskı yapmadım. Biz 'bir kaşık daha, bir kaşık daha' derken onların dengesini bozuyoruz. Sanat, minik diyetisyen gibi geziyor. Gerçekten gördüğünü bildiği, öğrendiği için kendiliğinden öğreniyor. Bugün neden sebzeni yemedin dediğimde; 'Çünkü salata yedim' diyebiliyor. Ders gibi dinlemediği hayatın içinde öğrendiği için o da keyif alıyor. Küçük oğlum Hayat ise en minik diyetisyen. Biraz daha iştahlı ve meraklı.
