İbn Dâvûd ez-Zâhirî kimdir ?

255 (869) yılında Bağdat'ta doğdu. Zâhirî mezhebi imamı Dâvûd ez-Zâhirî'nin oğlu olup ailesi aslen İsfahanlıdır. Kaynaklarda hayatıyla ilgili fazla bilgi bulunmamakta, mevcut bilgilerin hemen hepsi Hatîb el-Bağdâdî'nin Târîḫu Baġdâd adlı eserine dayanmaktadır. İbn Dâvûd yedi yaşında Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledi. Daha küçük yaşlarda edebiyata karşı ilgi duydu; on yaşlarında iken zamanın şair ve ediplerinin meclislerine devam ederek aralarındaki edebî sohbet ve tartışmaları ilgiyle takip etti. Tanınmış dil ve edebiyat âlimlerinden Sa'leb'in büyük ölçüde etkisinde kaldı; Niftaveyh, şair İbnü'r-Rûmî ve Buhtürî ile dost oldu.

Başta babası olmak üzere Abbas ed-Dûrî, Ebû Kılâbe er-Rekāşî, Ahmed b. Ebû Hayseme, Muhammed b. Îsâ el-Medâinî gibi âlimlerden hadis dinleyen İbn Dâvûd, 270 (883) yılında babasının vefatı üzerine Zâhirî mezhebinin ikinci imamı olarak onun yerine geçti ve yirmi yaşlarında iken kendisine Arap edebiyatında önemli bir şöhret kazandıran Kitâbü'z-Zehre adlı eserini yazdı. Dinî ilimlere vâkıf olmakla birlikte şiir ve edebiyat alanında daha başarılı olan İbn Dâvûd, hayatı boyunca babasının öncülüğünü yaptığı Zâhirî anlayışı savundu ve bu yolda dönemin âlimleriyle tartışmalarda bulundu. Bilhassa Şâfiî âlimi Ebü'l-Abbas İbn Süreyc ile arasında geçen tartışmalar meşhurdur. Kaynaklarda, İbn Dâvûd'un ders halkasına 400 kişi gibi kalabalık bir topluluğun katıldığı ifade edilmekte ve Zâhirî anlayış ve görüşlerin benimsenip yaygınlaşmasında onun büyük emeğinin olduğu anlaşılmaktadır.

Tabakat kitapları, İbn Dâvûd'un kırk iki yaşında vefat ettiği konusunda görüş birliği içinde olup müellifler onun 9 Ramazan 297 (22 Mayıs 910) tarihinde veya aynı yılın şevval ayında öldüğünü belirtir. Dönemine en yakın müelliflerden olan Mes'ûdî 296 tarihi vermekteyse de İbn Hallikân bunu zayıf bir rivayet olarak kaydeder.

Çağdaşlarının eşine az rastlanan bir edip ve fakih diye söz ettiği (Mes'ûdî, VIII, 254-255; İbnü'n-Nedîm, s. 272) İbn Dâvûd'un edebî zevk ve şairâne üslûbunun izleri zamanımıza ulaşan fetvalarında da görülür (Hatîb, Târîḫu Baġdâd, V, 256-259; İbn Fazlullah el-Ömerî, VI, 305-307). Onun kıyası reddeden görüşlerinden bir kısmı Kādî Nu'mân b. Muhammed vasıtasıyla günümüze kadar gelmiştir (İḫtilâfü uṣûli'l-meẕâhib, s. 167-173, 179-180). Kur'ân-ı Kerîm'de mecaz bulunduğu fikrini kabul etmeyen İbn Dâvûd'a göre hakikati bırakıp mecaza gitmek zaruretten dolayı olmaktadır. Allah ise ihtiyaç ve zaruretle nitelendirilemez (Hatîb, el-Faḳīh ve'l-mütefaḳḳih, s. 65).

Eserleri. İbn Dâvûd birçok eser yazmış olmakla birlikte Kitâbü'z-Zehre hariç hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Kitâbü'z-Zehre'yi ise bir aşk sebebiyle kaleme aldığı rivayet edilir (Hatîb, Târîḫu Baġdâd, V, 260-262). Barbier de Meynard (Mes'ûdî, VIII, 255), Carl Brockelmann (GAL, I, 520), Louis Massignon (İA, V/2, s. 721) ve Nâcî et-Tikrîtî (el-Felsefetü'l-aḫlâḳıyyetü'l-Eflâṭûniyye, s. 382) gibi araştırmacılar her ne kadar eserin ismini Kitâbü'z-Zühre (Zühre: Venüs gezegeni) olarak okumuşlarsa da Kitâbü'z-Zehre (zehre: çiçek) şeklindeki okuyuşun daha doğru olduğu kabul edilmektedir (İA, V/2, s. 721). Eser, müellifin kendi şiirlerinin yanı sıra daha önceki ve dönemindeki 250'den fazla şairin şiirlerinden kıtalar ve beyitler ihtiva eden bir aşk şiirleri antolojisidir. Müellif, daha hayatta iken câriyelerin söylediği şarkıların güftelerini oluşturan bu eserde aşk ve sevginin cevherini, esasını, kurallarını, çeşitlerini, şartlarını ve safhalarını açıkladıktan başka İlkçağ Yunan filozofu Eflâtun, İskenderiyeli astronom, matematikçi, coğrafyacı ve müzik bilgini Batlamyus ve ünlü Grek hekim ve filozofu Câlînûs'un (Galen) aşk konusuyla ilgili düşüncelerini de aktarmış, ayrıca eski Arap geleneğinde sevgi ve aşkın yerini belirten uzrî (el-hubbü'l-uzrî = platonik aşk) ve afîf aşka yer vererek kendi görüşlerini de anlatmıştır. Eser, üç asırlık bir dönem içinde yetişmiş olan şairlerin büyük bir kısmının aşk anlayışlarını ve âşıkane duygularını, özellikle de hilâfet merkezi Bağdat'ın kültür ve edebiyat çevrelerinin görüş ve telakkilerini yansıtması bakımından son derece önemli kabul edildiği gibi günümüze ulaşan aşka dair bu tür eserlerin ilki olması açısından da ayrı bir değer taşımaktadır. İbn Ferec el-Ceyyânî'nin Kitâbü'l-Ḥadâʾiḳ'ı ve Zâhirî fakihi İbn Hazm'ın Ṭavḳu'l-ḥamâme'si gibi kendinden sonraki eserlere tesir eden, Ebû İshak el-Husrî'nin Kitâbü'l-Maṣûn, İbn Ebû Hacele'nin Dîvânü'ṣ-ṣabâbe, Mahmûd b. Selmân el-Halebî'nin Menâzilü'l-aḥbâb ve Moğultay'ın el-Vâżıḥu'l-mübîn'de geniş nakillerde bulunduğu Kitâbü'z-Zehre nesir dilinin ağırlığı bakımından tenkit edilmiştir (a.g.e., V/2, s. 721-722). Eser ellişer babdan oluşan iki bölümden meydana gelmekte ve her babda da 100 beyit yer almaktadır. Kitâbü'z-Zehre'nin ilk bölümü A. R. Nykl ve İbrâhim Abdülfettâh Tûkân (Chicago 1932 → Bağdad 1968), ikinci bölümü İbrâhim es-Sâmerrâî ve Nûrî Hammûdî el-Kaysî (Bağdad 1395/1975) tarafından yayımlanmış, daha sonra her iki bölümü bazı düzeltmelerle İbrâhim es-Sâmerrâî tekrar neşretmiştir (I-II, Zerkā 1406/1985). Muhammed Hayr el-Bikāî kaleme aldığı bir dizi yazıda (bk. bibl.) bu neşri tenkit etmiş, özellikle beyitlerin ikmali ve okunuş hatalarının tashihi konusunda önemli katkıda bulunmuştur. Kitâbü'z-Zehre'nin 51 ve 58. bablarından bazı parçaları Ümeyye b. Ebü's-Salt'la ilgili makalesinde neşreden Michele Vallaro daha sonra da 51-55. babların tenkitli neşrini gerçekleştirmiş (bk. bibl.), Wim Raven de İbn Dâvûd ve bu eseriyle ilgili olarak Ibn Dāwūd al-Iṣbahānī and his Kitāb al-Zahra (Leiden 1989) adıyla bir doktora çalışması yapmıştır (eser ve neşirleriyle ilgili bir değerlendirme için bk. Raven, bibl.). Nûrî Hammûdî el-Kaysî ayrıca İbn Dâvûd'un bazı şiirlerini Evrâḳ min Dîvâni Ebî Bekir Muḥammed b. Dâvûd el-İṣfahânî adıyla yayımlamıştır (Bağdad 1392/1972).

İbn Dâvûd'un kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü'l-İnẕâr, Kitâbü'l-İʿẕâr, Muḫtârü'l-eşʿâr, el-Îcâz fi'l-fıḳh, el-Berâʾe, et-Teḳassî fi'l-fıḳh, el-Vuṣûl ilâ maʿrifeti'l-uṣûl, İḫtilâfü mesâʾili'ṣ-ṣaḥâbe, el-Ferâʾiż, el-Menâsik ve Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Abdullah b. Şerşîr ile İbrâhim ed-Darîr'e reddiye olarak yazmış olduğu Kitâbü'l-İntiṣâr.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA