Köprülü Kütüphanesi Hakkında Bilgiler!

XVII

--
-->

İşleyiş bakımından diğer kütüphanelerden pek farklı olmayan, ancak değişik bir bünyeye sahip bulunan bu tür kütüphanelerin en belirgin özelliği, bir külliyeye bağlı olmaksızın müstakil bir binada kurulması ve kütüphanede görevlendirilen ve başka bir işle uğraşmaması istenen personeline daha fazla ücret verilmesidir. Diğer bir özelliği de zamanla bu kütüphanelerde daha öncekilerde pek görülmeyen öğretim ve ibadet gibi değişik bir faaliyetin ortaya çıkmasıdır. Bunların ilk örneği sayılan Köprülü Kütüphanesi belki de bu özelliğini, içinde yer alacağı külliyenin kurucusu Köprülü Mehmed Paşa'nın yapmayı tasarladığı külliyeyi tamamlayamadan ölmesine borçludur. Köprülü Mehmed Paşa 1072'de (1661) öldüğünde külliyesinin ancak medrese, hamam ve türbe bölümünü bitirebilmişti. Oğlu Fâzıl Ahmed Paşa babasının vasiyetine uyarak külliyeyi tamamlamaya çalışmış, kendisi de kitap meraklısı olduğundan babasının kitapları ile kendi kitaplarından oluşan zengin koleksiyonu yerleştirmek için babasının türbesinin yakınındaki müstakil kütüphane binasını yaptırmıştır. Fâzıl Ahmed Paşa'nın da genç yaşta ölümüyle (3 Kasım 1676) kütüphanenin kuruluş işlemleri geri kalmış ve ancak 1089 (1678) yılında Fâzıl Mustafa Paşa'nın düzenlettiği vakıf senediyle resmen kurulabilmiştir.

Köprülü Mehmed Paşa'nın kütüphanesine vakfettiği kitapların üzerinde ölüm yılı olan 1072 (1661) tarihini taşıyan vakıf mührü vardır. Muzaffer Gökman kütüphanede bu mührü taşıyan kitapların sayısının onu geçmediğini söylemektedir. Bu tesbitten, daha önce Bozcaada ve Safranbolu'daki camilerinde de birer kütüphane kuran Mehmed Paşa'nın ya İstanbul'daki kütüphanesine koyacağı kitapları henüz hazırlamadığı veya kitaplarının üstüne kendi vakıf mührünü vuramadan öldüğü sonucu çıkarılabilir.

Fâzıl Mustafa Paşa'nın hazırlattığı vakfiyede sadece kütüphaneye mahsus bir personel kadrosunun teşkil edildiği görülmektedir. Üç hâfız-ı kütüb, bir mücellit ve bir bevvâbdan meydana gelen bu kadroya dönemine göre oldukça tatmin edici bir ücret ödenmektedir. Birinci hâfız-ı kütübün 7,5, ikinci ve üçüncü hâfız-ı kütüblerin 3,75 kuruş olan aylık ücretleri devrin râyicine göre yapılan hesaplamada günlük 20 ve 10 akçeye tekabül etmektedir. XVII. yüzyılın ilk yarısında kurulan kütüphanelerdeki kitap mevcudu oldukça artmıştır. Vakıf kütüphanelerinde görülen en büyük kitap artışı Köprülü Kütüphanesi'nin kurulmasıyla gerçekleşmiştir. Bu kütüphanenin kuruluşunda mevcut kitap sayısı 2000'in üstünde bulunmaktaydı. Vakfiyede kütüphanenin açık olacağı günler üçe çıkarılmış ve çalışma saatleri de "güneşin doğuşundan ikindiye kadar" şeklinde tesbit edilmiştir.

Köprülü Kütüphanesi'ne daha sonraki yıllarda aynı aile fertleri tarafından kitap bağışlanmaya devam edilmiştir. Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa, 1150 (1737) yılında düzenlettiği vakfiyesiyle yaklaşık 500 kadar kitabını bu kütüphaneye vakfetmiştir. Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti Köprülü'de (I, 10), "Bu kısmın vakfiyesi zamanımıza kadar gelmediği için vakıf tarihi ve vakfiyede zikredilen kitap mevcudu hakkında bir bilgimiz yoktur" denilmekteyse de bu vakfiyenin bir kopyası Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde mevcuttur (VGMA, nr. 76, s. 42-43). Köprülü Kütüphanesi'nin mütevellisi Köprülüler ailesinden Mehmed Âsım Bey de 1220 (1805) tarihli vakfiyesiyle Köprülü Kütüphanesi'ne 350 kitapla yeni gelir kaynakları vakfetmiştir (VGMA, nr. 580, s. 13-14). Mehmed Âsım Bey, vakfiyesinde belirttiğine göre kütüphanede medrese öğrencilerinin çokça kullandıkları bazı kitapların eksik olduğunu görmüş ve bu kitaplardan satın alarak kütüphaneye koymuştur. Ayrıca ileride ihtiyaç duyulacak kitapların satın alınması için de bir miktar para ayırmıştır. Kütüphanenin 1251-1254 (1835-1838) yıllarına ait masraf defterindeki bir kayda göre 1251 yılının Rebîülevvel ayında (Temmuz 1835) bir Hâşiye-i Fenârî satın alınmıştır (Köprülü Ktp., nr. 2491/16, s. 2a; aynı sayfada 1254 [1838] yılında, Takvîm-i Vekāyi' gazetesinin alındığına dair de bir kayıt vardır). Bu husustaki kaydın başlığı "masârif-i gayr-i mu'tâd" olduğuna göre kütüphane için pek kitap satın alınmamaktaydı. Dört yıllık masraf listesinde kitap satın alınmasıyla ilgili sadece üç kayıt bulunması da bu görüşü desteklemektedir.

Köprülü vakfiyesinde ödünç vermeye dair şartlarda önceki kütüphane vakfiyelerine göre "kütüphanecilik tarihimizde kitap iâresi gibi ileri bir hamle" (Cunbur, XI/1-2 [1962], s. 17) değil, belki birkaç asırdan beri yapılan bir uygulamayı bazı esaslara bağlama isteğinin ortaya konmuş olduğu görülür. Vakfiyede önce "taşra ihraç etmeyip ve ettirmeyip" şeklinde bir yasaklama getirilmişse de diğer kütüphanelerdeki uygulama ve muhtemelen öğrencilerin hâlâ ödünç aldıkları kitapları istinsah ederek kitap ihtiyaçlarını giderdikleri düşünülmüş ve kitapların dışarıya çıkarılmaması kaidesine bazı istisnalar getirilmiştir. Zaruret halinde vakıf mütevellisinin bilgisi dahilinde güvenilir kimselere sağlam bir kefil veya rehin karşılığı ödünç kitap verilebilecek, medrese talebeleri de hâfız-ı kütübden rehin veya kefil karşılığında ödünç kitap alabileceklerdir.

Köprülü Kütüphanesi'nde son derece kıymetli ve nâdir eserler bulunmaktadır. Devlet adamlığı yanında ilmî konularda da söz sahibi olan Fâzıl Ahmed Paşa seçkin bir koleksiyon meydana getirmişti. Bu kütüphanedeki Arapça, Türkçe ve Farsça nâdir eserlerin yanında birçok meşhur âlimin müellif hattı eserleri de mevcuttur (Şeşen, I, 22-25). Köprülü Kütüphanesi'nin biri II. Abdülhamid devrinde, diğeri son dönemlerde Ramazan Şeşen ve arkadaşları tarafından hazırlanmış iki katalogu bulunmaktadır.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA