Nühüft nedir, ne demek? Nühüft ne anlama geliyor?

Farsça’da “saklı, gizli” anlamına gelen ve nihüft şeklinde de kullanılan nühüft Türk mûsikisinin en eski makamlarındandır

Yegâh makamının yerinde nevâ makamı dizisine (yerinde uşşak dörtlüsü + nevâda rast beşlisi) yegâh perdesinde bir rast veya acemli rast (rast beşlisi + nevâda rast veya bûselik dörtlüsü) dizisinin eklenmesinden meydana geldiği hatırlandığında bu dizilere hüseynî-aşiran perdesinde bir uşşak dörtlüsünün eklenip bu dörtlü ile karar verilmesiyle de nühüft makamı oluşur.

Nühüft makamının seyrinde önemli yer tutan nevâ ve yegâh makamlarıdır. Bu sebeple nühüftün birinci mertebe güçlüsü nevâ ve yegâh makamlarında olduğu gibi nevâ perdesidir. Bu perdede rast çeşnisiyle yarım karar yapılır ve bu yarım karar sırasında bakiye diyezli do (nîm-hicaz) perdesi yeden olarak kullanılır. Dügâh perdesi ise ikinci mertebe güçlüdür ve bu perdede daha çok uşşaklı ve bazan da rastlı asma kararlar yapılır. Dügâh perdesi, yerindeki nevâ makamı dizisinin karar perdesi olarak önemlidir ve uşşaklı kalış bu sebeple ön plandadır.


Nühüft makamı, iki makam dizisi ve buna eklenen bir dörtlüden meydana gelmesi sebebiyle asma kararlar bakımından da zengindir. Çünkü iki makamın asma kararlarını kullanma imkânına sahiptir. Nevâ makamı gibi eviçte segâh veya ferahnaklı, nevâ perdesinde bûselikli, çargâhta çargâhlı, segâhta segâh veya ferahnaklı, dügâhta uşşaklı asma kararlar nühüft makamının ilk yarısındaki kararlardır. Yegâh makamının dizisine geçildiğinde ise dügâh perdesinde rastlı ve bûselikli, ırak perdesinde segâhlı asma kararlar yapılır. Tam karara yakın yegâh perdesine rast çeşnisiyle düşülüp bir asma karar yapmak da gereklidir. Çünkü bu perdede de yegâh makamı sona ermektedir. Nota yazımında donanımında si için koma bemolü ve fa için bakiye diyezi konulan nühüft makamının yedeni re (yegâh) perdesidir.

Nühüft makamı pest taraftan zaten geniş bir yapıya sahip olduğundan karakteristiği de tizlerde pek fazla dolaşmamaktır. Çünkü o zaman parlak bir durum alır. Bu bakımdan tizden genişlemez. Fakat çok gerekirse bir iki ses için nevâdaki rast beşlisinin tiz tarafına bir bûselik dörtlüsü getirilerek nevâda acemli rast dizisi oluşturulabilir. Ancak bu uzamadan meydana gelecek seslerin hepsini kullanmanın makamın özelliğine aykırı olduğunu belirtmek gerekir.

Nühüft makamının seyrine yegâh makamında olduğu gibi nevâ makamının seslerinden ve nevâ perdesi civarından başlanır. Bu diziyi meydana getiren çeşnilerde karışık gezinildikten sonra nevâda rast çeşnili yarım karar yapılır. Bu arada bu dizideki asma kararlar da kullanılabilir. Dügâh perdesine uşşak çeşnisiyle düşülerek nevâ makamı sona erdirildikten sonra yegâh perdesindeki rast dizisine geçilir ve bu dizide de asma kararlar belirtilerek gezinilir. Ardından yegâh perdesine rast çeşnisiyle düşülerek yegâh makamı da sona erdirilir. Nihayet hüseynî-aşiran perdesindeki uşşak dörtlüsüne geçilerek bu perdede uşşak çeşnisiyle yedenli tam karar yapılır. Fakat nühüft makamı birçok eserde nevâ dizisi + ırakta segâh dörtlüsü + yegâhta rast beşlisi + hüseynî-aşiranda uşşak dörtlüsü tarzında kullanılmıştır. Bu da nühüft makamının bir şeklidir. Eski bestekârların, makamı bazan biraz kısaltarak kullandıkları anlaşılmaktadır. Ancak bu da çok önemli bir fark değildir.

Seyyid Nuh'un darb-ı fetih usulünde, "Tâ kim hattın ey mâh-cebînim yüze çıktı", Buhurîzâde Mustafa Itrî'nin hafif usulünde, "Bizden o şûha arz-ı hulûs et cihan cihan" mısralarıyla başlayan besteleri; yine Buhûrîzâde Mustafa Itrî'nin, "Mecbûr-ı aşk olduğumu her gören bilir" mısraıyla başlayan ağır semâisiyle Dellâlzâde İsmâil Efendi'nin, "Kimlerle miyan-beste-i âgūş-ı meramdır" mısraıyla başlayan yürük semâisi; Hamâmîzâde İsmâil Dede'nin aksak semâi usulünde, "Bend oldu dil bir şûh-i cihâna" ve Tanbûrî Osman Bey'in ağır aksak usulünde, "Gonca-i nev-hîz-veş açılmak istersen eğer" mısraıyla başlayan şarkıları; Buhûrîzâde Mustafa Itrî'nin düyek usulünde, "Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûr'sun" mısraıyla başlayan tevşîhi, Zâkirî Hasan Efendi'nin "Rivâyette gelir bir gün Resûlullah olup dilşâd" mısraıyla başlayan mersiyesiyle Derviş Ali Şîruganî'nin, "Halk içre bir âyîneyim herkes bakar bir an görür" mısraıyla başlayan durağı bu makamın örnekleri arasındadır.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA