Kays Aylan kabilesi hakkında...

Kays Aylân b. Mudar b. Nizâr b. Mead b. Adnân şeklinde sıralanan bir nesep silsilesiyle Adnân'a ulaşır. Kays Aylân'a bağlı kabileler (Kaysiyyûn, Kaysiyye) Kays'ın Amr, Sa'd ve Kâ'b (Hasafe) adlı oğullarının soylarından gelmektedir. Fehm (Cedîle) ve Advân Amr'ın; Gatafân, Bâhile, Eşca', Abs, Zübyân, Muhârib, Enmâr ve Fezâre Sa'd'ın; İkrime, Mâzin, Hevâzin, Süleym, Sakīf, Sa'saa, Âmir b. Sa'saa ve Hilâl Kâ'b'ın soyuna mensuptur. Sayı ve güç itibariyle hâkimiyeti ellerinde bulunduran Kaysîler, çok defa bütün Mudar kabilelerini ve hatta Adnânîler'in tamamını temsil ve ifade etmişlerdir.

Kays Aylân, başlangıçta Mudar'ın diğer kollarıyla birlikte Tihâme'de yaşıyordu. Ancak nüfusu artınca Hındif ile arasında savaş çıktı ve mağlûp olarak buradan ayrılmak zorunda kaldı. Çeşitli kolları Necid, Mekke-Medine, Yemâme, Vâdilkurâ ve Bahreyn bölgelerine, kuzeyde Hîre Lahmî Krallığı'nın hâkim olduğu Irak ile güneyde Yemen'e doğru uzanan topraklara yayıldı. Tâif ve Felec gibi şehirler, Zülmecâz ve Ukâz panayırları, Huneyn ve Evtâs vadileri Kaysîler'e aitti. Savaşçılıkları ve sayılarının çokluğu ile tanınan Kaysîler eyyâmü'l-Arab*da ve özellikle ficâr*da önemli rol oynamışlardır. Ataları Kays'ın muvahhid olduğuna dair bir hadis rivayet edilmişse de (Heysemî, X, 49) kabilenin bütün kolları putperesttiler; meselâ Gatafân Uzzâ'ya, Hevâzin Cihâr ile Zülhalesa'ya tapıyordu. Şi'râ (Sirius) yıldızına da tapan Kaysîler, Kâbe'nin ve haccın kutsiyetine inanıyorlardı. Huzâa reisi Amr b. Lühayy'in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Kâ'b zamanında Kays Aylân Mekke'de idareyi ele geçirmek için şehrin üzerine yürümüş, fakat mağlûp olarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. Kaysîler'in kendilerine has telbiyeleri vardı ve Câhiliye döneminde ifâza görevi Advânoğulları'nın uhdesinde idi. Nâbiga ez-Zübyânî, Antere, Lebîd b. Rebîa, Âmir b. Tufeyl, Hansâ, Ebû Mihcen, Hutay'e, Teebbeta Şerran ve Nâbiga el-Ca'dî gibi meşhur şairler Kays Aylân'a mensupturlar. Ayrıca Tağlibîler'in düşmanı olan Kaysoğulları'nı şiirleriyle savunan Cerîr ile bir Tağlibî olan Ahtal arasında meydana gelen atışmalar (nekāiz) çok meşhurdur.

İlk yıllarda Hz. Peygamber'e inanan bazı Kaysîler bulunmakla birlikte Kays Aylân'ın müslümanlarla başlangıçtaki münasebetleri düşmanlık esasına dayalı olmuş, özellikle Gatafân her fırsatta Medine'ye saldırarak yahudilerin de kışkırtmasıyla Hendek Gazvesi'ne başta Eşca', Fezâre ve Mürre olmak üzere çeşitli kollarıyla katılmıştır. Ancak Eşca'lılar, çarpışmalar devam ederken İslâm'a girdiği kabul edilen reisleri Nuaym b. Mes'ûd'un etkisiyle saf değiştirmişlerdir. Fezâreliler, Hayber seferi sırasında yahudilere yardım için harekete geçtiler; fakat Hz. Peygamber'in uyguladığı başarılı siyaset sonucu olaya karışamadılar. Bunun ardından önce Fezâre, bir süre sonra da Süleym müslüman olup Mekke'nin fethine iştirak etti. Bu gruplar, Kays Aylân'ın diğer önemli kabileleri Hevâzin ile Sakīf'in sebebiyet verdiği Huneyn, Evtâs ve Tâif muhasarası olaylarında kendi akrabalarına karşı savaştılar. Daha sonraları sırasıyla Hevâzin, Sakīf ve diğer Kays kabileleri İslâmiyet'i kabul ettiler. Fakat Resûl-i Ekrem'in vefatının ardından Arabistan'ı saran ridde olayına onlar da karıştılar ve Tuleyha gibi sahte peygamberlerin saflarında yer aldılar. Ancak Hz. Ebû Bekir kısa sürede karışıklıkları bastırınca Kaysîler de disipline girdiler ve İslâm'a bağlandılar. Kays Aylân'ın çeşitli kolları fetihlerin hemen hemen tamamına katılmış ve Horasan'dan Endülüs'e kadar savaştıkları bütün bölgelere yayılmışlardır.

Hz. Osman, evinde kuşatıldığı zaman Basra'dan gönderilen yardımcı kuvvetler arasında Kaysîler de vardı. Cemel Vak'ası'nda ve Sıffîn Savaşı'nda Kays Aylân mensupları her iki tarafta da yer aldılar. Hâricîler'e karışmayan Kays Aylân, Emevîler dönemi boyunca iç siyasette bazan idarecileri yanında, bazan karşısında bulundu. Bu duruma yol açan başlıca etken, Yemen menşeli Kahtânîler'den Kudâa'nın önemli kolu Kelb ile aralarında devamlı bir çekişme olmasıdır. Emevî halifelerinin ve veliahtlarının ailevî bağlar ve siyasî düşüncelerle Kelb Kabilesi'ne dayandıkları dönemlerde Kays Emevî karşıtı hareketlerin içinde yer almıştır. Buna karşılık aynı sebeplerle Emevîler'in Kays'a yöneldiği ve idarede onlara mevki verdiği durumlarda ise Kelbîler karşı harekete geçmişlerdir. Emevî Devleti'nin yıkılmasının en önemli sebeplerinden birini teşkil eden bu kabile çekişmeleri çerçevesinde Kaysîler, ilk Emevî halifelerine açıkça cephe alarak Abdullah b. Zübeyr'i desteklediler. Çünkü I. Yezîd, II. Muâviye ve I. Mervân'ın anneleri Kelb kabilesinden olduğu için bu halifeler onlara dayanıyordu. Dımaşk yakınlarındaki Mercirâhit'te I. Mervân'ın kuvvetlerine karşı Abdullah b. Zübeyr tarafında ve Dahhâk b. Kays kumandasında savaşa giren Kaysîler ağır bir yenilgiye uğradılarsa da tutumlarından vazgeçmediler. Ancak Kays'ın Sakīf kolu I. Mervân'ın tahta çıkmasından itibaren Emevî idaresine girdi. Bu kabileye mensup olan Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî vasıtasıyla Abdullah b. Zübeyr'in öldürülmesinden (73/692) sonra Abdülmelik b. Mervân döneminde Kaysîler Emevî idaresinde kendilerine yer buldular. Kays ile Kelb arasında denge kurmayı hedefleyen Abdülmelik, Kays'ın Abs kolundan bir kadınla evlendi. Ancak bu evlilikten doğan I. Velîd ve Süleyman, annelerinin Kaysî olmasına rağmen Kelb'in tepkisinden çekinerek yönetimde Kays'a fazlaca ağırlık vermediler. Buna karşılık II. Yezîd devrinde Kaysîler idareye tamamen hâkim oldular ve bu hâkimiyetleri II. Velîd döneminde de devam etti. Fakat çıkan bir isyanda II. Velîd öldürülünce hilâfete gelen III. Yezîd, Kaysîler'i idareden uzaklaştırıp Kelbîler'i yerleştirdi. Son halife II. Mervân ise tamamen Kaysîler'e dayandı; hatta hilâfet merkezini onların hâkim bulunduğu Harran'a nakletti.

Kays Aylân açısından Emevîler döneminin bu inişli çıkışlı olayları çok yıpratıcı olmuş ve Abbâsîler devrinde aktif siyasetten çekilmesine yol açmıştır. Fakat yine de çeşitli şehirlerde çıkan isyan ve iç karışıklıklarda zaman zaman Kaysîler de yer almışlar ve özellikle ezelî rakipleri Kelbîler'le çatışmışlardır. Kays ile Kelb arasındaki rekabet ve buna bağlı çatışmalar Kuzey Afrika ve Endülüs'te de yaşanmış, Osmanlı döneminde ise Filistin ve Lübnan'da devam etmiştir. Halen sayıları çok azalmış olan Kaysîler'den Absoğulları'na mensup küçük bir grup Arabistan'daki Yenbu' civarında yaşamaktadır. Sakīfliler'in de Tâif'te nüfuzlu bir aile olarak varlıklarını sürdürdükleri bilinmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA