Taberistan, Gîlân ve Deylem’de hüküm süren Aleviyye’nin (Zeydî Devleti) kurucusu ve ilk hükümdarı Hasan El-Alevî

Kûfe'de Abbâsîler'e isyan eden Hz. Ali evlâdından Yahyâ b. Ömer et-Tâlibî'nin öldürülmesinden (250/864) sonra Halife Müstaîn-Billâh, Tâhirîler'in Irak ve Haremeyn valisi Muhammed b. Abdullah b. Tâhir'i iktâlar vererek mükâfatlandırmıştı. Bu iktâlar arasında, Taberistan ve Deylem'de halkın orman ve mera olarak faydalandığı araziler de vardı. Vali Muhammed b. Abdullah, kâtibi Bişr b. Hârûn'un kardeşi Câbir'i kendisine verilen yerlerin kayıt ve zaptı için Taberistan'a gönderdi. Taberistan halkı, kendilerine çok kötü davranan Tâhirîler'in Taberistan valisi Süleyman b. Abdullah ile adamlarından Muhammed b. Evs el-Belhî'den ve dolayısıyla Tâhirîler'den nefret ediyordu. Bu nefret iktâların kayıt işleminden sonra daha da arttı. Deylem'de nüfuz sahibi olan Muhammed b. Rüstem ve Ca'fer b. Rüstem adlı iki kardeş, Deylemliler'in de desteğini alarak Tâhirî yönetimine karşı isyan etti. Daha sonra Taberistan'daki Alevîler'in ileri gelenlerinden Muhammed b. İbrâhim'e haber göndererek ona biat edeceklerini bildirdiler. Kendisinin biat edilmeye lâyık olmadığını söyleyen Muhammed onlara Hasan b. Zeyd el-Alevî'yi tavsiye etti. Bu sırada Rey'de bulunan Hasan b. Zeyd teklifi kabul edip Taberistan'a geldi. Deylem, Kelâr, Şâlûs, Rûyân halkı kendisine biat etti ve Aleviyye Devleti böylece kurulmuş oldu (250/864).

Hasan b. Zeyd bölgede hâkimiyeti sağladıktan sonra Âmül'ü ele geçirdi. Bu başarısı sonunda gücü önemli ölçüde arttı; Sâriye'de (Sârî) bulunan Taberistan âmili Süleyman b. Abdullah üzerine yürüyerek onu mağlûp etti ve şehre girdi. Süleyman b. Abdullah ailesini ve servetini bırakarak Cürcân'a kaçtı.

Bütün Taberistan ahalisinden biat alan Hasan b. Zeyd daha sonra Rey'i zaptetti. Tâhirîler'in âmilini kovarak yerine Muhammed b. Ca'fer el-Alevî'yi tayin etti. Durumu öğrenen Abbâsî Halifesi Müstaîn-Billâh, Hasan b. Zeyd'e karşı gerekli tedbirleri almak üzere Muhammed b. Abdullah b. Tâhir'i görevlendirdi. Muhammed b. Abdullah, Rey'de halk ile kaynaşamayan Muhammed b. Ca'fer'in üzerine bir ordu sevkederek onu esir aldı. Bunu haber alan Hasan b. Zeyd, Vâcin adlı kumandanının emrinde sevkettiği bir ordu ile Rey'i tekrar ele geçirdi. 251 (865) yılında Tâhirîler'in Taberistan valisi Süleyman b. Abdullah, büyük bir ordu ile Taberistan üzerine yürüyünce Hasan b. Zeyd Deylem'e çekilmek zorunda kaldı. Sâriye ve Âmül gibi şehirler Tâhirîler'in eline geçti. Bir süre sonra Taberistan'ı yeniden zapteden Hasan b. Zeyd, Abbâsî Emîri Müflih kumandasındaki ordu karşısında mağlûp oldu ve tekrar Deylem'e çekildi (255/869). Ardından da Cürcân'ı ele geçirdi ve Muhammed b. Abdullah b. Tâhir'in yeğeni olan Horasan Valisi Muhammed b. Tâhir'in gönderdiği orduyu mağlûp ederek Tâhirîler'in Horasan'daki itibarını büyük ölçüde sarstı (257/871). 259'da (873) Elburz dağlarını geçip Kūmis'i işgal etti. Bu sırada Sicistan'a hâkim olma konusunda mücadele ettiği Saffârî Emîri Ya'kūb b. Leys'e yenilerek önce Nîşâbur'a, oradan da Taberistan'a kaçan Abdullah es-Siczî, Hasan b. Zeyd el-Alevî'ye sığındı. Onu takip ederek Sâriye'ye kadar gelen Ya'kūb burada Hasan b. Zeyd ile karşılaştı. Ya'kūb, maksadının savaşmak olmadığını belirterek Abdullah es-Siczî'nin kendisine teslim edilmesini istedi. Hasan b. Zeyd bunu kabul etmedi. Yapılan savaşta galip gelen Ya'kūb b. Leys'in ordusu Sâriye ve Âmül'e girdi. Bölgedeki şehirlerin haracı o yıl (260/874) Ya'kūb tarafından toplandı. Taberistan dağlarına kaçan Hasan b. Zeyd'i ve ordusunu takibe koyulan Ya'kūb şiddetli yağmurlardan dolayı büyük zayiat verdi ve canını zor kurtarabildi. Hasan b. Zeyd daha sonra tekrar Taberistan'a hâkim oldu. Ya'kūb'a yardım eden Şâlûs halkını cezalandırmak için mallarını Deylemliler'e dağıttı ve şehri yaktırdı. Taberistan, Deylem ve civarında hâkimiyetini sürdüren Hasan b. Zeyd el-Alevî 270 yılının Şâban ayında (Şubat 884) Âmül'de vefat etti. Yerine kardeşi Dâî-i Sagīr Muhammed b. Zeyd geçti.

Mensupları "Haseniyye", "Dâî-i kebîr" unvanıyla anılan Hasan b. Zeyd azim ve sebat sahibi, Arap dilini ve fıkhı iyi bilen, cömert ve zâhid bir kişi idi. Kendisini öven bir şairin kasidesine olumsuzluk edatı "lâ" ile başlamasını tenkit ederek kasidenin başında hoşa gidecek bir şeyi zikretmenin gerekli olduğunu söylemişti. Bunun üzerine şair, dünyadaki en güzel ifadenin "lâ ilâhe illallah" olduğunu, onun da "lâ" ile başladığını söyleyince kendisini takdir ederek mükâfatlandırmıştı. "Allah tektir, Hasan b. Zeyd de tektir" şeklinde kendisini öven bir şairi azarlamış ve böyle bir sözden rahatsız olduğunu belirtmek için bulunduğu yerden inip secdeye kapanmıştı. Bölge halkı arasında İslâmiyet'in yayılmasında önemli hizmetleri geçen ve âdil bir yönetim kuran Hasan b. Zeyd tarafsız tarihçiler tarafından övgüyle anılmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA