Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, Türkiye'de kadın cinayetlerinin önüne geçilemediğine değinerek, geçmişte kendisinin de Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapan kocası Prof. Dr. Tufan Kaleli'den dayak yediğini itiraf etti. Kaleli, Türkiye'de 2002'den bugüne kadar 12 bin kadının erkekler tarafından öldürüldüğüne değinerek, "Bu bir kadın soykırımıdır. Bu rakamı Adalet Bakanlığı kayıtlarından aldım. Tüylerim diken diken oldu" dedi. Kaleli şöyle konuştu: "Erkeklerin sayıca büyük bir kısmı kadınları döverken 'namus' kavramının arkasına sığınıyorlar. Evlendiği kadının hiçbir erkekle diyalog kurmasını istemiyorlar. Evliliğimin ilk yılları idi, işim gereği eve geç geldim. Kocam Tufan 'Neredesin' diye çıkıştı. 'İşim yeni bitti' dediğimde her kadının başına gelen benim de başıma geldi. Dayak ve şiddet gördüm. Bir süre sonra benim kendisine olan bağlılığımı, başka bir erkekle ilişkim olamayacağını anlayınca sular duruldu. Pişman olduğunu söyledi ve özür diledi. Zaten ondan sonra da tartıştığımız oldu ama şiddet boyutunda bir eylemi olmadı. Kadınlar şiddet ve tacizi işyerlerinde de yaşıyorlar."
'KADINLAR SOKAĞA ÇIKMALI'
Karakol ve yargının kadına yönelik şiddeti benimsediğini savunan Sena Kaleli, kadın cinayetlerinin önlenmesi için Meclis içi ile dışı muhalefetin ve kadın örgütlerinin ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı: "Kadınlar taciz ve şiddet gördüklerinde susmamalı. Hemen konuyu yargıya taşımalılar. Bununla yetinmemeliler. Tüm kadınlar sokağa çıkmalı. Tepkilerini sert bir şekilde dile getirmeli. Ankara'da öldürülen kadını polis korusaydı, bu kadın şimdi yaşardı. Devlet Türkiye'de kadını koruyormuş gibi yapıyor ama korumuyor." Herkesin kendi anadilini konuşup anadilde eğitim yapmasının doğal demokratik bir hak olduğunu da söyleyen Kaleli, "Anadilde eğitim ve iki dil konusunu toplum iyice tartışmalı. Bakın Kürt dili üzerindeki baskıyı konuşuyoruz ama Lazların durumu ne olacak? Laz dili kaybolma sınırında" diye konuştu. Kamil Koç firmasının yönetim kurulu üyesi olan Kaleli bir de ilginç çağrı yaptı: "Benim işyerimde sendika yok. Ben sosyal demokrat bir insanım, partim de sosyal demokrat. Sendikacılar gelip işçileri örgütlesinler. Hak arayan insanın karşısında hiçbir zaman olmadım."