Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

İzmir’in yolu

İlber Ortaylı hocamız gene yapmış yapacağını... "Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkması yanlıştı" demiş, üstelik buna "stratejik bir hata" diyecek kadar da ileri gitmiş...
Sonra çekindi galiba, düzeltmek lüzumunu da hissetti.
"Çıkması" değil "gitmesi" demek daha uygundur, çünkü "Samsun'a çıktı" deyince sanki yüzlerce asker ve yüzlerce gemiyle çıkartma yaptı gibi algılanıyor.
Benzer bir soruyu bir tarihte Kemal Tahir de ortaya atmıştı: "İzmir'in yolu Samsun'dan mı geçiyordu?"

***
Unutulmasın: Atatürk Anadolu'ya "görevli" gitmiştir.
Görevi de, Karadeniz'de başlayan mütarekeye direniş hareketlerini bastırmaktı!
(Yarın o korkunç mütarekenin yüzüncü yıldönümüdür.)
Ama bunu bir "bahane" ve "kılıf" olarak kullandı, gider gitmez de bizzat kendisi direnişe geçti, sonra da direnişin başına...
Daha en başından Kazım Karabekir ve Üçüncü Ordu onun emrine girmeselerdi işi çok zordu... Ne Erzurum'da fazla bir etkinliği olabilirdi ne de Sivas'ta... Hatta Karabekir İstanbul'dan yana tavır alsaydı hemen tutuklanırdı da...
Samsun'a gitmeyip de nereye gidecekti?
Yeni işgal edilmiş karmakarışık İzmir'e mi?
Nasıl? Bandırma üzerinden herhalde...
Hangi sıfatla? İşsiz kalmış bir general olarak mı?
Daha Kordon'da vururlardı Yunan askerleri, birçok askerimizi şehit ettikleri gibi.
Ege bölgesindeki direnişe katılmak ancak "yerel bir gerilla savaşı örgütlemek" amacıyla mümkün olabilirdi. Hani Çerkes Ethem'in deneyip de tutturamadığı strateji...
Direnişe asıl başlayan Maraş ve Antep taraflarına ulaşması da mümkün değildi.
Samsun gene de en stratejik noktaydı.
İnebolu da vardı ama o çok daha kıyıda köşedeydi. Trabzon mümkün değildi, çok karışıktı.
Eee, nereye gidecekti? Zonguldak'a mı?
Ege'yi merkez alacak bir direniş, ancak "Osmanlı İmparatorluğu'nu bazı bölgelerini kurtararak ayakta tutmak" yani ölüyü diriltmek amacıyla bir anlam kazanırdı...
Amaç yeni bir devlet kurmaksa işe doğudan başlamak daha uygundu. Evet, İzmir'in yolu Samsun'dan geçiyordu ve o yol tam üç buçuk sene sürüyordu.
***
Arkadaşlar, bugün kutladığımız cumhuriyet bayramı, cumhuriyet bayramı değildir.
(Madem şimdilerde geçer akça "paradoks" yapmak, bir paradoks da biz yapalım, namımız yürüsün.)
Bugün, cumhuriyetin "adının konması" bayramıdır. (Bakınız İlber Hoca gibi ben de hemen düzelttim, neme lazım...)
Cumhuriyet, saltanatın kaldırıldığı 1 Kasım 1922 günü "fiilen" başlamıştır.
Ondan sonra 29 Ekim 1923'e kadar geçen tam bir yıl da (iki gün eksiğiyle!) cumhuriyettir.
Hükümetin adı da "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti"...
Lozan'ın altında bu hükümetin imzası vardır, 1923'ün temmuz ayında Türkiye Cumhuriyeti adında bir devlet yoktu.
Bayramınız kutlu olsun

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA