Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

Kuzey İrlanda çözümü

'Basın sansasyon, kışkırtma ve nefrete odaklandığı sürece, çözüm yolları açılmaz.' Dublin'de bir araya gelen 50 Ortadoğu, Kafkasya ve Akdenizli gazeteci, IRA örneği üzerinden etnik ve dini ihtilaflarda 'ne yapmalı'yı tartıştı

Bazı gazete köşelerinde kimlik konusuna ilişkin ortaya atılan bütün önerilerin 'kışkırtıcılık', 'bölücülük', gibi önyargılarla karşılanması, işleri iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor ve toplumsal gerginliği kışkırtıcı bir etki yapıyor. Gazeteci meslektaşlarımızın daha dikkatli bir dil kullanmaları şart. Daha fazla çatışmayı ve ölümü artık istemediği yönünde belirgin sinyaller veren bu toplumun zihnini bulandırmaya kimsenin hakkı yok."
Değerli meslektaşım Oral Çalışlar'ın, 20 Eylül'de son bulacağı ilan edilmiş olan, ama 9 ölümlü Hakkâri mayınıyla bulanıklaşan "PKK ateşkesi" öncesinde yazdığı bu satırları okurken, Dublin'de üç gün süren "şiddete dayalı ihtilaflar ve medya" konulu, önemli bir konferanstan geri dönüyordum.
Mensubu olduğum "EUROMED-Media Görev Grubu" ile "Avrupa Çevre Gazeteci Ağı" (ENJN) tarafından düzenlenen konferans Ortadoğu, Kafkasya ve Kuzey Afrika bölgelerinden çok sayıda aktif, genç gazeteciyi bir araya getirdi. Benim de aralarında bulunduğum 10 kadar meslek adamı ve akademisyen, üç gün boyunca, bir kez daha, bitmek tükenmek bilmeyen "şiddet ve terör" konusunda belli başlı etik zeminli sorulara yanıtlar ararken, Kafkasya ve Ortadoğu'da türlü nedenlerle kendisini çaresiz hisseden meslek tutkunu gençlere de elinden geldiğince yol göstermeye çalıştı.
Toplantının ev sahipliğini Irish Times gazetesi yapmaktaydı. Başta dostum Paul Gillespie olmak üzere, bu köklü gazeteden gelenn konuşmacılar sadece Kuzey İrlanda ve IRA değil, İspanya ve ETA, ayrıca Filistin ve HAMAS gibi acılı ve uzun süreli meselelerde tecrübelerini anlattılar.
İkinci gün aramıza Robert Fisk de katıldı. İrlanda'nın genç dışişleri bakanı Michael Martin'den Kuzey İrlanda'da nasıl adım adım çözüme gidildiğini dinlerken, zihnim her şeyi ister istemez PKK ve Kürt meselesinin çözüm yollarına tercüme etti.
İrlandalıları, Avrupa'nın bu saygın, büyülü güzellikteki kültür başkentinde peş peşe dinlerken, ihtilaflara ışık tutmada, çözüm zeminini hazırlamada ve demokratik ruhu yaşatmakta hayati olan "vicdanlı ve rasyonel referans gazeteciliği"nin bizdeki eksik yanlarını bir kez daha hissettim.
Bir kez daha anladım ki, gazeteci ilkelere, mesleki haysiyet ve ahlakına ne kadar tutunursa, toplumu o kadar özgür, baskıya karşı korkusuz, barışçı ve önyargısız olmaya yaklaştırabiliyor.
Ülkeleri kanatan, nefret üreten ihtilaflarda gazeteci ne yapmalı? Irish Times'ın Dış Haberle Müdürü Denis Staunton'a göre en etkili yol, "şiddet ve ölüm içeren dini veya etnik ihtilafları haber yapmaktan asla vazgeçmemek." Bu, gazeteler için pahalı ve tehlikeli olabilir, okur yorulabilir, bıkabilir; çatışan taraflar ve terör uzun sürebilir, ama esas olan toplumun sosyal huzuru ve istikrarıdır ve bu bir kamu yararı meselesidir. Halk ancak yeterli, doğru bilgi sahibi ise, çözümün yollarına olumlu destek verebilir.
Engeller çok. "Bazı haber organlarının kendine özgü gündemi olabilir ve bunlar patronlar veya yönetenler tarafından belirlenebilir. Editörler veya muhabirler bir tür 'mahalle baskısı' altında doğrulardan taviz verebilir. Güçlü lobiler, haber kuruluşlarını şu veya bu tarafın duyarlılıklarını kayırmaya da itebilirler. Daha da fenası, kamuoyu bu tür ihtilaflarda güçlü şekilde bir taraftan yana olabilir. Böyle durumlarda yerleşik görüşlere acıtıcı gerçekler adına meydan okumak cesaret, kararlılık ve dayanıklılık ister."
Aynen Türkiye'de, çeyrek yüzyıldan da uzun süre, bir avuç gazetecinin bütün neftret kampanyaları, yalan, tehdit, hapis cezaları, fiziki engelleme ve karartma çabalarına rağmen, Kürt meselesine "kanayan sosyal yara" olarak odaklanmadan inatla ve demokratik bir sabırla vazgeçmemeleri; haber ve yorumla gündemden çıkmasını engellemelerinde olduğu gibi.
Bu tür gazetecilik her yerde problemli. İrish Times'dan Paul Gillespie ve Kuzey İrlanda'dan bazı sivil toplum örgütü liderlerini dinlerken, İrlanda Cumhuriyeti, Kuzey İrlanda ve İngiltere'de basının ne badireler atlattığı, ne bedeller ödediği bir kez daha film şeridi gibi gözler önünden geçti.
ETA ve Bask bölgesi konusunda dünyanın en önde gelen uzmanlarından olan, Irish Times'ın eski muhabiri, (ETA'ya karşı devlet terörünü anlattığı) muhteşem "Kirli Savaş" kitabının yazarı Paddy Woodworth, İspanya gibi birinci sınıf bir demokraside bile gazetelerin bir ara yasaklandığını, bunun sosyal iklimin sertleşmesine katkıda bulunduğunu anlatırken, sorumlu gazeteciliğin yapıcı işlevi konusunda çok haklı bir ihtiyacı dile getiriyordu.
"Gazeteci tarafsız veya objektif olabilir mi?" Bu soruya - tabii sliahlı ihtilaflar ve terör çerçevesinde - Robert Fisk çok net bir yanıt verdi: "Hayır".
"Evet, ama?" Bu tereddütlere verdiği uzun yanıtında Fisk, iki önemli noktaya parmak basıyordu.
Bir: Gazeteci bir terör olayını, bir saldırı veya adam kaçırmayı, çatışmayı vs kaynaklardan doğrulayıp "ne oldu?"yu anlatmakla yetinirse benim işim tamam diyemez.
Gazetecinin asıl işi "neden?" sorusunu sormaktır. Neden ikiz kulelere saldırıldı, neden ETA adam öldürüyor, neden PKK hâlâ etkili, neden Hamas bu kadar güçlü?.. Bu soruyu halka korkmadan, çekinmeden anlatmak zorundayız. Kim ne derse desin.
İki: Gazetecinin asli işlevi "iktidar merkezleri" ni sorgulamak, eleştiri merceği altında tutmaktır. Gazeteci insan trajedilerine yol açan ihtilaflarda tarafsız olamaz. Ezilenin ve "kurban"ın yanında olmalı, ondan yana tavır almalıdır.
Bu, İsrail'in kurşunladığı bir Filistinli aile de olabilir, Hamas'ın intihar saldırısıyla paramparça ettiği ilkokul öğrencisi Yahudi çocuklar da olabilir. New Yorklu insanlar da olabilir, Afgan köylüler de. Acının, kurbanlığın milliyeti, ırkı, dini, cinsi üzerinden ayrım yapılamaz.
Fisk böyle diyordu. Ama üç gün süren toplantıda yığınla soru üzerimize geldi. Medyanın rolü ne olmalı? Tek kaynak üzerinden yapılan haberlerin manipülasyon ve yanıltma katsayıları nedir? Editörler internet üzerinden yayılan ham bilgileri nasıl kullanmalı? İhtilaflı tarafların tümünde güven yaratacak bir gazetecilik mümkün mü? Öyleyse nelere dikkat edilmeli? Gizli tanıklar nasıl korunabilir? Gibi…
İrlanda gibi en kritik dönemeçleri aşmış bölgelerin merceğinden bakınca, bizde sorunların ne kadar üst üste olduğu gayet açık. Hala "teröristbaşı" "bebek katili" gibi bir yığın sıfatı haberlere ekleyerek ilkeleri çiğnemeler, özellikle cenazelerde bir tarafın acılarını abartılı hacim ve dille aktarırken öteki tarafın acılarını hiçe saymalar, yorumlarda akılcı eleştiri ve yapıcı analiz yerine, ucu nefrete açılan aşağılamalara, hakaretlere sarılmalar. Dürüstlük, vicdan ve sorumlu habercilik gibi temel ilkelere yabancı kalmada ısrar.
Şiddet üreten ihtilaflar yorucu. Tabii ki çözüm için tarafların iyice yorulması ve çözüm istemesi elzem. Ama, sonuca ulaşmak için medya anahtar konumunda. Eski ezberler bozulmadıkça, bu anahtar maalesef kapıları açamayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA