Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

Muhtelif şikâyetler

Okur tepkileri farklı konulara dağıldı. Ekonomide önemli bir unsurda eksiklik sorgulandı. İnternet sitesine eleştiri geldi. Bir başlıkta 'erken infaz', diğerinde 'yanıltıcı ifade' tespit edildi

Bu hafta SABAH'a birbirinden hayli farklı konularda siz okurlardan gelen tepki ve uyarılara göz atacağız.
Dört okurumuz son günlerde birkaç kez üst üste arayarak, ekonomi sayfasından şikâyetçi oldu. Bilindiği üzere hafta içinde bu sayfada her gün borsa verileri bir çizelge halinde yayınlanıyor. Fakat, okurlarımızın sıkıntı içinde dikkat çektiği gibi, bazı günlerde bu çizelge eksik, birinin tabiriyle "işe yaramaz şekilde yarım yamalak" çıktı. Ekonomi Servisi şefi Oğuz Karamuk da bu eksikliği kabul etti. Peki neydi mesele? Aslına bakılırsa, gayet basit: Sayfa sayılarının yetersizliği ve reklamlara verilen öncelik. Reklam hacmi arttıkça, Günlük Borsa Verileri'nin kurban edilmesi riski de artıyordu. Her ne kadar döviz kurları feda edilerek bu çizelgenin kutsal bütünlüğü korunmaya çabalandıysa da her zaman başarılı olunamadı. İyi değil tabii. Çünkü gazetenin borsa takipçisi olan ve bu takibi gazeteye güveniyle sürdürmek isteyen okurları istikrar bekler, aksi halde birinin ifade ettiği gibi "dönmemek üzere küsebilir". Dolayısıyla, vazgeçilmezler karşısında zayıf duran günlü borsa verilerinin sağlama alınması, bunun için de sayfa sayısının artması çare gibi görünüyor.
İnternet sitesinde geçenlerde yer alan bir "resim galerisi" bazı okurların tepkisine yol açtı. Bu galeri baştan sona 'Cüppeli Ahmet Hoca'nın evindeki (hemen hepsi sıradan) kişisel eşyasının fotoğraflarını içeriyordu. Galerinin sunumunda "işte polisin çektiği fotoğraflar" mealinde bir başlık da kullanılmıştı. Okur Temsilcisi'ni arayan bir okur, "siz özel hayata ne kadar saygılısınız, gerçekten kuşkuya düştüm" diye yakındı ve ekledi: "Birincisi, bunlar hiçbir bilgi değeri taşımayan, bizim o anlamda ilgilenmediğimiz birtakım şahsi malzemeler; vazoydu, çanaktı çömlekti, diş macunuydu vs. Bunlardan bize ne? Ayrıca bunların şahıs hakkında açılan kovuşturmayla da gördüğüm kadar bir ilgisi yok. Fakat en kötüsü, bunları "işte polisin çektiği fotoğraflar" filan diye servis edilmesi. Siz gazetesiniz. Bu site sizin siteniz, emniyet müdürlüğünün değil. Sizden özen, hassasiyet ve özel hayata saygı rica ediyorum." Bu uyarı, kulaklara küpe olacak cinsten. Bu tür malzemeler kimden elde edilirse edilsin, ciddi bir etik süzgeçten geçmeden rastgele siteye konulmamalı.
11 Ocak tarihli SABAH'ta yayınlanan bir haberde, Niğde'de bir ilköğretim okulunda meydana gelen bir olay anlatılıyordu. Öğrencilere cinsel tacizde bulunduğu ileri sürülen bir öğretmen, gözaltına alınması öncesinde linçten zor kurtulmuştu. Haberin başlığı şöyleydi: Tacizci Öğretmen Linçten Zor Kurtuldu. Okur Temsilcisi'ni arayan bir okur, "bana kalırsa bu adamı başlıkta bir de siz linç etmişsiniz" dedi. "Haberin içinde haklı olarak hakkında bir iddia olduğunu yazıyorsunuz, ama iş başlığa gelince mahkûmiyeti basıyorsunuz. Yanlış olmuş, lütfen dikkat!" Haklı. Ya adam iftiraya uğramışsa? Suçu mahkemeler tarafından kanıtlanıncaya ve kesinleşinceye kadar herkes masumdur, ilkesini asla hatırdan çıkartmamalıyız. Ayrıca tacizci, itidalli gibi yanlış kullanımlar yerine doğruları - tabii yerli yerinde kullanmak kaydıyla - tercih edilmeli: Mütecaviz, mutedil gibi.
Juppe de Soykırıma Karşı. 1915 tehciri de dahil benzer olayların soykırım olduğunu inkar etmeyi suç kılan yasa tasarısının Fransa meclisi içinde ilerleyişine Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe'nin yaklaşımını anlatan haberin (13 Ocak) başlığı böyleydi. Ankara'dan arayan bir okur, şu yorumda bulundu: "Haberde sadece Juppe'nin bu tasarının yasalaşmasına karşı olduğunu bir kez daha söylediği anlatılıyor. Dikkatle okudum, bakandan "Ermenilere yapılan soykırım değildir" gibi bir ifade aynı haberde yok. Buna Fransa'da uzun zaman yaşamış, o ülkeyi tanıyan biri olarak şaşırmadım. Çünkü Juppe bunun bir soykırım olmadığını asla söylemedi. Aksini düşünüyordur, ama o sadece çok gerçekçi bir siyasetçi. Diyeceğim, başlıkta bir yanıltma var."
Bunlara bir kez daha intihar haberi konusuna geri dönerek nokta koyalım. Gazetede 12 Ocak tarihinde yer alan bir haberde iki intihar olayı anlatılıyor. İntihar edenlerden biri öğretmen, diğeri de öğrenci. Mekânlar birbirinden farklı; olaylar arasında hiçbir bağ yok. Ancak, daha önce burada yapılan uyarıların tersine her iki intiharın nasıl gerçekleştiği ince ayrıntılara varıncaya kadar habere eklenmiş. İntihar haberi hiç verilmesin diye bir kural olamayacağına göre, bu haberlere dair en temel etik beklenti "bulaşıcı", "kopyalanır" etkisini yok etmek için intihar yönteminin habere konmaması. Kamuya mal olmuş kişilerin intiharı veya bu yönde girişimleri elbette haberdir (örnek: Hikmet Uluğbay, Kurt Cobain), ama kamuya mal olmamış insanların intiharı/girişimi çoğu kez haber değeri taşımaz, taşıyanlarda da esas unsur "nasıl" değil, "neden"dir; çünkü o fiil bir insan hikâyesini, bir sosyal olguyu da okura anlatabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA