Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Irkçı Fiske’cilere ‘Osmanlı tokadı’

Temelleri 1917 Balfour Deklarasyonu ile atılan 'III. İngiltere' diyebileceğimiz Filistin topraklarında İsrail devleti inşa projesi ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı Yüzyılın Anlaşması ile yeni bir aşamaya girdi. Bu sözde barış hamlesi her açıdan Anglo- Sakson ırkçılığının günümüzdeki yeni formudur.
Özellikle Trump ile damadı ve başdanışmanı Jared Kushner'in Filistinlilere dair küstah açıklamaları, karşımızdaki faşist zihniyetin geldiği noktaya dair önemli bulgular içeriyor.
Sömürgeciliklerini 'uygarlık getiriyoruz' diye pazarlayan ataları gibi Trump da Müslümanları köleleştirmeyi hedefleyen senaryoyu 'Ortadoğu Barış Planı' diye lanse etti. Ardından da bunun Filistinliler için son şans olduğu tehdidinde bulundu.
Kushner ise El Cezire televizyonuna "Filistin Yönetimi müzakere yerine yakınmayı tercih ediyor.
Bu da açıkçası devlet sahibi olmaya hazır olmadıklarını gösteriyor" deme küstahlığında bulundu.
Bu ırkçı anlayışın öncülüğünü Amerikalı tarihçi ve filozof John Fiske (1842- 1901) yapmıştı.
Tudor Hanedanlığının 1458'de temellerini attığı Britanya, I. Elizabeth (1558- 1603) ve I. Victoria (1837- 191) dönemlerinde güneş batmayan imparatorluğa dönüştü.
Buna 'I. İngiltere' diyen Fiske, 1776'daki Amerikan Devrimi ile de Atlas Okyanusu'nun öte yanında 'II. İngiltere'nin (ABD) kurulduğunu söyledi.
Fiske, 1885'te oldukça ilgi gören "Amerika'nın Politik Amaçları" kitabında ABD'yi 'toplumsal evrimin zirvesi' olarak niteliyor.
Ve bu niteliğin de 'Anglo- Sakson ırkının tanrısal donanımından' ileri geldiğini savunuyor.
Fiske, II. İngiltere diye nitelediği ABD'nin sınırlarını şöyle çizmişti... Kuzeyde kuzey kutbu güneyde güney kutbu, doğuda doğan güneş batıda ise batan güneş...
Amerikan emperyalizminin teorisyeni olarak tanınan Fiske'nin görüşleri zamanla ABD devletinin resmi stratejisi haline geldi. Asıl hedef de 'Anglo- Sakson ırkının dünyaya egemen olması'ydı. Bunun yolu da 'aşağı olarak görülen diğer insanlarla farklı kültürlerin politik olarak yeniden formatlanmasından' geçiyordu.
Zira bu zihniyetin günümüzdeki savunucuları olan Trump ve damadı Kushner de İsrail'in tarihini tıpkı ABD'nin tarihi gibi seçkin halkların aşağı halklara karşı savaşının tarihi olarak görüyor.
Nitekim John Fiske Afrika'ya dair sömürgeci anlayışını pervasız bir şekilde şöyle dile getirmişti... "Doğal güzellikleriyle sağlıklı iklimi ve verimli bir toprağı, gemilerin seyrettiği büyük nehirleri ve iç denizleri olan, ağaç ve maden bakımından zengin bu büyük kıta artık aslanlara, uzun kulaklı fillere ve yamyamlara bırakılamaz..."
Avustralya hakkında da "Bu ülke henüz hayvan düzeyini aşmamış uygarlıktan uzak kabileler tarafından doldurulmuştur" demişti.
İnanın günümüzdeki Batılıların İslam dünyasına bakışı ırkçı Fiske'nin Afrika'ya bakışından hiç de farklı değil. Avrupa ve ABD'nin en ölümcül kırmızı çizgisi, Batılılaşamamış Müslümanların ülkelerinde yönetime gelmeleridir. Bunu engellemek için her türlü şarlatanlığı mubah görürler.
Diğer millet ve kültürleri hor gören Anglo-Saksonların daha önce Afrika, Asya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Amerika'da başarıyla uyguladıkları 'uygar koloniler' inşa etmenin son halkası İslam coğrafyasındaki İsrail projesidir.
İşte Trump ve başdanışmanı Kushner'in Filistinlilerin şahsında tüm İslam dünyasını aşağılayan son açıklamaları bu ırkçı zihniyetin Siyonist-evanjelik formatla arz-ı endam etmesidir.
Unutmayalım ki askeri güçten yoksun diplomatik çabalar kolonyalist Fiske'cileri durduramaz. Onların anladığı tek dil 'Osmanlı tokadı'dır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA