Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bu kalp buna dayanır mı?

Show TV'deki "Bu Kalp Seni Unutur mu?" o döneme tanıklık edenlerin hafızalarını yoklarken, aynı zamanda kapanmış gibi görünen yaraların alttan alta nasıl kanadıklarını da gözler önüne seriyor. Geçen hafta, tutuklu oğluyla Kürtçe konuşmasına izin verilmeyen bir annenin, görüş günü öğrendiği iki Türkçe kelime ile sevgisini, hasretini, kaygısını, öfkesini ifade etmeye çalışması yürekleri burkmuştu. Görüşme kabinlerinin baktığı duvarda ise şöyle yazıyordu: "Türkçe konuş, çok konuş!.." Bu hafta bir tutuklunun dudaklarından dökülenler, o esareti ve işkenceyi yaşayanların nasıl bir ruh hali içinde olduklarını betimlemeye yetiyordu: Şöyle diyordu genç tutuklu: "Belki de ölüyüz biz. Ne biliyoruz yaşadığımızı? Birbirimizden başkasını görmüyoruz ki? Bize ziyarete gelenlere dokunabiliyor muyuz? Hayır. Bize uzaktan bakıyorlar, ağlıyorlar ve gidiyorlar..." Bir insanın kendini mapusta değil de "mezarda" hissetmesi, işkencenin en ağırı değil midir? İnsan gün gelip cezaevinden kurtulsa bile bir ömür boyu o prangayı ruhunda taşımaz mı? Hazır söz işkenceden açılmışken, dizi; sarsan, ürküten, irkilten hatta iğrendiren sahneleriyle de ses getiriyor. Son bölümde izlediğim sahne ise gerçekten de tahammül boyutlarını zorlayacak cinstendi. Malum, o dönem Diyarbakır Ceza ve Tutukevi'nde tutuklu ve mahkumlara türlü işkenceler yapıldığı iddiaları gündemdeydi. Bunu anlatmak için kamera, içinde çamur renkli bir bulamacın (yemek olduğunu umuyorum) bulunduğu karavanaya zoom yaptı. Tutuklu, elindeki yemek tasını iğrenerek bu bulamaca daldırırken, görevlinin sesi duyuldu: "Daldır kolunu sonuna kadar... Dibine doğru daldır ki taneleri de gelsin tasa!.." Karavanadan yükselen dumanlara bakılırsa, içindeki bulamaç kaynama derecesine yakındı. Ve mahkum, yemeğin "tanelerine" ulaşabilmek için kolunu, dirseğine kadar o karavanaya daldırmak zorundaydı... Mide bulantıları içinde dua ettim... "Allah'ım bu gördüklerim sadece senaristlerin öyküyü etkili kılmak adına başvurdukları bir abartma yöntemi olsun. Böyle şeyler benim ülkemde yaşanmamış olsun" diye... Dua ettim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA