Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Okurlarım aşının yanında duruyor

Bu aralar aşının yararları ve aşı karşıtlığının bilimsellikten uzak bir kibir haline gelmesiyle ilgili sayısız yazı yazdım. Sağ olsunlar, okurlarım da bu mücadelem sırasında bana sürekli omuz verdiler. İşte köşemizin müdavimlerinden Şerife Nalan Yılmaz'ın mektubu:
"Yüksel bey, son günlerde yazılarınızda sıkça dile getirdiğiniz serzenişlere sonuna kadar katılıyorum. İçinde bulunduğumuz zorlu pandemi sürecinin dördüncü dalga, bilmem kaçıncı varyantını yaşıyoruz. Vaka sayılarımız günden güne yine artış göstermeye başladı. Pandemi başladığı ilk zamanlarda 'Buna bir çare bulunmalı, bir ilacı ya da aşısı olmalı, ancak bu şekilde kurtuluruz ama ne zaman olur?' diye umutsuzluğa kapılan, veryansın eden kişiler, şimdi aşı karşıtlığına soyundular. Aşı bulundu, hem de birkaç çeşit ve tüm sağlık personeli var gücüyle aşı yapmaya da başladı. Çünkü toplum bağışıklığı için gereken bu... Ama hep olduğu gibi aykırı tipler şimdi de aşı karşıtı söylemlerde bulunmaya başladılar. Kendilerini riske etmeleri yetmezmiş gibi bizlere de zararları dokunuyor.
Bir de gözlemlediğim kadarıyla son zamanlarda maske takmayan kişi sayısı da çoğaldı. Bu ne vurdum duymazlıktır anlamıyorum. Kırtasiyemize gelen bir kişinin beni şaşkınlığa uğratan savunması 'Astım hastasıyım, maske bunaltıyor' oldu. Ama ne yazık ki düşünemediği şey, eğer koronavirüse yakalanırsa yardımsız hiçbir şekilde nefes alamayacağı... Maske, mesafe, hijyen kurallarına uymazlar, aşı olmazlar, bu kişiler yüzünden biz kendileri ve çevresindekilerin sağlığı için gerekli tüm önlemleri alan kişilerin hem sağlığıyla oynarlar hem de madden ve manen zor durumda kalmamıza sebep olurlar. Sizin de belirttiğiniz gibi çocuklarımızın eğitimlerinin aksamasına, ülkece hem ruhsal, hem de ekonomik olarak zorluk yaşamamıza sebep olurlar... Allah bu bencil, anlayışsız kişilerden bizleri korusun ve onlara da akıl fikir versin... Yoksa bu döngüde iki ileri bir geri sıkışıp kalacağız... Sağlıklı günler, iyi çalışmalar..."
Çabamıza destek veren okurlarımızdan biri de Cevdet Özcan'dı. İşte kısa mesajı: "Sayın Aytuğ sizi tebrik ediyor, yürekten alkışlıyorum. Lütfen böyle yazmaya devam edin. Hele verdiğiniz örnekler harika. Umarım kafalarına dank eder."

İşte 'karşıt' düşünce
Aşı karşıtlarının düşüncesini de burada paylaşmazsam, haksızlık olur tabii. İşte Fatih Önder'in yazdıkları. 'İbreti alem için' paylaşıyorum:
"Covid-19 geçirmiş olsan bile aşı vurulmak zorundasın. Aşı vurulmuş olsan bile, Covid-19'a tekrar yakalanabilirsin. Covid-19 geçirmiş olsan bile tekrar ve tekrar ve tekrar yakalanabilirsin. Aşı vurulmuş olsan bile, taşıyıcı olabilirsin, bu sebeple maske-mesafehijyen kuralını asla ihlal edemezsin. Maske-mesafe-hijyen kuralına sıkı sıkıya uysan bile, Covid-19'a yakanabilirsin, bu yüzden aşı vurulmak gerek. Aşı vurulmuş olsan bile, aşı vurulmuş olmayabilirsin. Covid-19 geçirmiş olsan bile, geçirmemiş olabilirsin. Aşılarımız güvenli olsa da ölürseniz ya da sakat kalırsanız bizi hiç ilgilendirmez. Hatta inanır mısınız, umurumuzda bile değil... Trafik kazasında veya elektriğe çarpılıp ya da yüzerken boğulup ölmüş olsan bile, sen aslında Covid-19'dan öldün... Kendini kandırma. Henüz delirmemiş olsan bile, aslında delirmiş olabilirsin. Delirmiş olman, seni Covid-19'dan korumaz... 'Aşısızlar yüzünden salgın bitmiyor' düşüncesi, faşist yeni dünya düzeni seviciliğidir!.."

Gaf kürsüsü
Tansu Sarı dostum yine eski bir Yeşilçam filmini sobelemiş: Yedi Bela Hüsnü filminde Malik (Ali Şen), Hüsnü'yü (Kemal Sunal) öldürmek için meyvenin (armut istiyor, yine elmanın içine koyuyorlar) içine bomba düzeneği yerleştirtiyor. Ancak sağ elinden bombalı elmayı atmak isterken yakın planda bomba Malik'in sol elinde patlıyor... Bir sonraki plandaysa yatakta yatma sahnesinde Malik'in sağ eli askıda gözüküyor.

Ne demiş?
"Aşısız Covid-19 hastaları entübe edilmeden önce 'Ne olur bana aşı yapın' diye yalvarıyor. Ellerini tutup onlara çok üzgün olduğumu, artık aşı için çok geç olduğunu söylemek zorunda kalıyorum." (Alabama'da çalışan ABD'li doktor Brytney Cobia'nın sözleri)

Zap'tiye
İntizar ve bedduayı sevmem ama artık kendimi tutamıyorum: Ciğerlerimizi yakanların yürekleri cehennem ateşinde kavrulsun inşallah!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA