Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Evdeki yabancılar ne zaman aşılanacak?

Ülkemizde pek çok yabancı çalışıyor. Kimi yasal, kimi de yasa dışı olarak... Tekstil başta olmak üzere pek çok sektörde üç paraya ve sigortasız yabancı uyruklu işçi çalıştırılıyor. Son yıllarda ev işlerine yardımcı olması ya da bebek bakması için de pek çok yabancı, evlerde istihdam ediliyor. Bunların arasında Türkmenler, Özbekler, Gürcüler başı çekiyor.

BÜYÜK RİSK TAŞIYORLAR
Pandemi döneminde herkes aşıya çağrılırken ülkemizde kayıtlı ve kayıtsız çalışanların durumu şimdilik belirsiz. Evin içine girip çıkan, ev halkıyla yakın temas halindeki bu hizmetliler virüsü taşıma ve bulaştırma riski taşıyor. Özellikle de aşı olamayan çocuklar için önemli bir risk oluşturuyorlar.
Pek çoğu, kendi yönetimleri tarafından memleketlerine giriş yasağı getirilmesi yüzünden gidip de ülkelerinde aşı olamıyor. Türkiye'de de henüz bu yabancılar için bir aşı programı hazırlanmış değil. Yani arafta kalmış gibi iki arada bir deredeler. Özellikle büyük kentlerde toplum bağışıklığının kazanılması yolunda yabancı çalışanların bir an önce aşılanması gerekiyor. Zira baktıkları çocuklar, 10 gün sonra okula başlayacak.

Linç etmeye doymuyoruz
Yeni linç figürümüz, Show TV'de gündüz kuşağı yapan Didem Arslan Yılmaz... Peki neden linç edildi? Canlı yayında Kürtçe konuşmaya başlayan bir kadını yayından aldığı için.
Aynı durum iki yıl önce Müge Anlı'nın programında da yaşanmıştı. Müge de sosyal medyada günlerce linç edilmişti. Müge Anlı için yazdıklarımı bu kez Didem Arslan Yılmaz için tekrarlıyorum:
Türkiye'de Türkçe yapılan bir canlı televizyon yayınında biri tutup aniden bilmediğiniz bir yabancı lisanda konuşmaya başlarsa sunucu olarak ne yaparsınız? Canlı yayının tüm sorumluluğunu üstlenmiş biri olarak 'tedbiren' o kişiyi hemen susturursunuz. Çünkü hakim olmadığınız bir lisanda o sırada küfür edebilir ya da hakarette bulunabilirler. Böylelikle sizi ve kanalınızı da o suça ortak edebilir. Bu durumda yapılması gereken, riski ortadan kaldırmak için yayını kesmektir. Didem Arslan Yılmaz da tıpkı Müge Anlı gibi 'yayıncılığın gereği' olan bu davranışı sergilemiştir
Ama eğer o kişi, yabancı dilde konuşacağını önceden beyan etmiş olsaydı, Yılmaz'ı stüdyoda bir simultane tercüman bulundurmadığı için eleştirebilirdik. Böyle bir durum da söz konusu olmadığına göre, Müge Anlı da, Didem Arslan Yılmaz da doğrusunu yapmıştır. Her iki olayda da kullanılan dilin Kürtçe olması, hassasiyet katsayısını yükselten başlıca sebeptir. Eğer konuşmalar, bir başka dilde yapılmış olsaydı, tabii ki bu denli tartışma yaratmayacaktı.
Ülkede yeterince gerginlik konusu var zaten. Lütfen biraz sükunet...

Köpeği haşlayan güvenlikçi
Adana'daki vahşeti, haberlerde kanım donarak izledim. Bir sitenin güvenlik görevlisi, sokakta uyuyan köpeğin üzerine kaynar su dökerek zavallı hayvana işkence etmiş.
Öncelikle, Meclis'ten geçen yeni Hayvan Hakları Yasası uyarınca bu kişiye ne ceza verileceğinin sıkı takipçisi olacağım. Bilerek, isteyerek, önceden tasarlayarak (Kulübesinde demlikte su kaynatıp) bir hayvana bu eziyeti yapan kişinin en yüksek baremden cezalandırılmasını istiyorum çünkü.
İkincisi, güvenlik görevlisi olarak istihdam edilen kişilerin yeterlilik durumu. Görevini hakkıyla yapan, canımızı, malımızı, namusumuzu gözü kapalı teslim ettiğimiz güvenlik görevlisi arkadaşlarımızı tenzih ederek söylüyorum: Çaydanlıkta su kaynatıp, köpek haşlayan birine yukarıda saydıklarımdan hangisini emanet edebiliriz? Önerim; güvenlik görevlisi olarak çalıştırılacak kişilerin 'psikolojik yeterlilik testinden' geçirilmesi. Hizmet sağlayan büyük güvenlik şirketlerinde bunun yapıldığını biliyorum. Ama bu uygulamanın 'kişisel bazda' zorunlu kılınması, pek çok benzer olayı önleyecektir diye düşünüyorum.

Gaf kürsüsü
Teke Tek'ten bir diyalog: Fatih Altaylı: Proje var mı? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş: Çook... Altaylı: Yapılmış iş var mı? Yavaş: Eee... Şeyy... Bulamıyorum şimdi...

Ne demiş?
Saçlarını sarıya boyatan Nurgül Yeşilçay, kuaför çıkışı isyan etti: "Sabahtan beri buradayım. Esmerlerin sarışın olması yasaklansın."

Zap'tiye
Covid 19 aşısı olmayı reddeden iki doktorumuz Korona'dan hayatını kaybetti. Sözün bittiği yerdeyiz. Bir, iki, üç, Tıp!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA