Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Sahnedeki teşhirciliğin sonu nereye varacak?

Beni tanıyanlar bilir. Kimsenin giyim kuşamına, yaşam tarzına karışmam. Hele ki ahlak bekçiliğine soyunmak aklımın ucundan geçmez. Çünkü her koyunun kendi bacağından asılacağına inanırım.
Gelin görün ki, son zamanlarda kadın pop sanatçılarının tercih ettikleri sahne kostümleri büyük tartışma konusu oldu. Özellikle sahnede sadece ses yeteneğini kullananlar, şovlarını açık saçık kostümler üzerine kuranlara savaş açtı. Son olarak Burcu Güneş de isyan etti: "Kadının değerini ve özgür ruhunu ortaya çıkaracak duruş; çıplaklık, teşhir, seksi fotoğraflar ve şovlar değildir. Hatta aksine, değerini düşüren bu yaklaşımlardır. Sapkınlıktır. Şatafatla boyanmaların, sapık ruhlarıdır. Ha bir de popu siz kurtarmayın biraz ne olur..."
Peki sahneye bikini ve transparan kıyafetle çıkanlar, haksız rekabete mi yol açıyor? Zira gazetelerde, haber sitelerinde, magazin programlarında ve sosyal medyada sadece onlar ve kıyafetleri konuşuluyor. Sermayesi sesi olanlar ise gölgede kalıyor, daha az iş alıyor.
Dünyada da durum pek farklı değil. Şov artık müziğin ve sahne performanslarının olmazsa olmazı. Özellikle de bol dekolteli kıyafetler, seksi danslar bu şovların ana malzemesi. Pek çok müzik klibi, içerdikleri seks unsurları yüzünden müzik kanallarında ancak gece yarısından sonra yayınlanabiliyor.
Ben bu konuda kesin hüküm vermeden önce futboldaki gibi VAR'a gitmek istiyorum. Yani okurlarıma başvuracağım. Siz şov sınırlarını aşıp, 'teşhirciliğe' vardığı iddia edilen bu duruma ne diyorsunuz? Yazın, bu sütunlarda paylaşayım.



Yalnız Kurt gümbür gümbür geliyor
Atv'nin yeni dizisi Yalnız Kurt için geri sayım sürerken, yayınlanan son fragman ise heyecanı daha da artırdı. Belli ki dizi başladıktan sonra mafya, derin devlet ve kripto ilişkiler üzerine çokça kafa yoracağız.
Senaryo ve yapımın Osman Sınav gibi ülkemizde bu türün yaratıcısı olan tecrübeli bir isimden çıkması, diziyle ilgili umut ve beklentilerimi artırıyor. Kurtlar Vadisi ile Türk dizi tarihinde adeta milat yerine geçen yeni bir kulvarı inşa eden Osman Sınav'ı iyi tanırım. Yakın tarih ve Türk kültürü üzerine son derece bilgilidir. Haberlerin satır aralarını analiz etmeyi iyi bilir. Mafyatik ilişkiler ve derin devlet konularıyla ilgili adeta bir puzzle ustasıdır. Üstelik kendi hikayelerine kaynak oluşturacak olay ve karakterleri, gerçek hayatın içinden seçer ve senaryoya dönüştürür. İşte bu nedenle NATO'ya üye olduğumuz 1950'li yıllardan başlayarak, ülkemizin başına örülen çorapların tek tek sayılıp döküleceği Yalnız Kurt'u büyük bir merakla bekliyorum.
Bu arada yılların tecrübesi Cihan Ünal'ın sadece sesiyle bile bir yapımı nasıl domine ettiğini fragmanlarda bir kez daha gördüm. Harika metinler, Cihan Ünal'ın etkileyici sesiyle hayat bulup, adeta insanın içine işliyor.

Öğretmenler isyanda
Getir'in son reklamı için öğretmen okurlarımdan sürekli şikayet mesajları alıyorum. Reklamda İbrahim Büyükak, bir öğrenci velisi olarak sınıfa geliyor. Karşısındaki öğretmeni küstah tavırlarla adeta sorguya çekiyor. Öğretmenimiz de el pençe divan, bir nefeste Türkiye'nin 81 ilini saymaya çabalıyor filan...
Anneannelerin bile okul basıp, müdire tokatladığı bir dönemde, hem pandemiyle hem ekonomik güçlüklerle boğuşan öğretmenlerimizi onore etmek, onlara destek vermek dururken, kutsal mesleklerine duyulması gereken saygıyı tehdit eden bir reklam doğal olarak eğitim camiasından büyük tepki çekti. Şimdi Getir'in gönül almasının tam zamanıdır.

Gaf kürsüsü
Atv'deki Milyoner yarışmacısı, "3'ün 3 katından 2'nin 2 katı çıkarsa kaç kalır?" sorusunda inşaat mühendisi arkadaşını telefon jokeri olarak kullandı. Ancak joker "23" deyip, yarışmacı da inanınca, üçüncü soruda elendi. (Doğru yanıt tabii ki 5 olacaktı)

Zap'tiye
Boşanmada zirve: Yurt dışında yaşayan koca, mahkeme heyetinin kurduğu görüntülü bağlantı ile boşandı! Yakında sosyal medyaya üç kez "Boş ol" yazıp, boşanacaklar.

Ne demiş?
"John Reevers anlatmıştı. Kraliçe'yi daha önce sadece posta pullarında görmüş. Karşılaşınca 'Reverans mı yapmalıyım, yoksa ensesini mi yalamalıyım?' diye tereddüt etmiş." (Sir Roger Moore'un Araba SOS belgeselindeki anısı)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA