Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Cameron'ın seçimi

Hollywood'un en ünlü yıldızlarından Cameron Diaz, 41 yaşında… Esquire dergisindeki röportajında, 40'ların korkularından arındığı yaşlar olduğunu ve 'çocuksuz yaşamın' hayatını ve kariyerini ne kadar kolaylaştırdığını korkusuzca söylemiş. "Çocuk sahibi olmak büyük iş. Kendi hayatının dışında başka bir hayattan sorumlu olmak, benim alabileceğim bir yükümlülük değil.
Bir bebek, bütün gün ve 18 yıl boyunca her gün sizinle olacak" diyor Diaz.
Çocuk sahibi olmanın, bir insanın duygusal hayatını geliştirdiği ve derinleştirdiği kuşkusuz.
Değerleriniz, öncelikleriniz değişiyor ve olgunlaşıyorsunuz. Bu sebeple çocuksuz olanların hayatlarının boş ve tatminsiz olduğu anlayışı yaygındır.
Hele ki bir kadın anne olmak istemiyorsa, toplumun gözünde bencildir, ruhen gelişmemiştir ve kendinden başka bir şey düşünmüyordur.
Peki çocuksuz yaşamı tercih etmek gerçekten bencillik mi? Öte yandan bazı kadınların anne olma sebepleri aslında bencillik değil mi? Erkeğini hayatında tutmak için, yalnız kalmamak için, yaşlandığında bakacağı birisi olsun diye… Hatta sadece 'Beni sevecek birisine ihtiyacım var' diyenler bile var. Bunlar sadece bencilce değil, aynı zamanda çocuğa karşı haksız gerekçeler...

ASLINDA BENCİL DEĞİLLER
'Anneliği tatmış' bir kadın olarak belki bu eleştiriyi yapmam doğru değil.
Ama anne olmanın getirdiği yükü ve fedakarlığı bildiğim için, çocuksuz yaşamı bilinçli olarak tercih eden bazı kadınların aslında bencil değil, tam tersine düşünceli olduğunu görebiliyorum. 'Süper çocuk' yetiştirme baskısını üzerlerinde hissetmek istemiyorlar belki… Çevrelerinde yetersizlik ve suçluluk hisleri ile kıvranan anneleri görmek onların gözlerini korkutuyor belki de… Ya da karı-koca tartışmalarının büyük çoğunluğunun, çocukları nasıl yetiştirecekleri konusunda anlaşamamalarından kaynaklandığını görüyorlar.
Gittikçe artan anne-baba hırsı ile kaygısız çocukluk devrinin ve ideal aile hayatının kaybolmaya başladığını gözlemliyorlar.
Biz anneler çocukların hayatımıza ne kadar anlam kazandırdığından bahsedip duruyoruz ama o anlamı şöyle dolu dolu yaşayabiliyor muyuz?
Aklımız hep kaygılarla dolu... Çocuğun okulu, arkadaşları, beslenmesi, alışkanlıkları, geleceği… Bu düşünceler nedeniyle uykusunu kaybetmeyen anne var mı aranızda?
Ne tarz bir anne olacağımıza karar vermek bile başlı başına bir stres… Çocuğunu her şeyden koruyan 'helikopter anne', çocuğunu yapışık ikiz gibi yanından ayırmayan 'bağımlı anne', gösterdiği performans kadar çocuğuna sevgi gösteren 'Çinli anne'… Nasıl bir anne olmamız gerektiği konusundaki kaygılarımız, toplumun ne düşündüğü ve kendimizi sorgulamalarımız arasında boğuluyoruz.
Benim derdim aslında çocuklarla değil, annelik anlayışı ile...

ÇOCUK MUTLULUK MU?
Kadınların iyi bir anne olmak uğruna kendilerine uyguladıkları baskı onları öyle bir değiştiriyor ki... Çevremde eskiden esprili ve ilgi çekici bulduğum bazı kadınlar, anne olunca nörotik ve saplantılı olup çıktı.
Her kadın, zaman zaman bu ağır yükün altında ezilir ve 'Gerçekten anne olmak istiyor muydum?' diye kendini sorgular. Ama sonra hemen o düşünceyi kovalar beyninden… Çünkü çocuk sahibi olduktan sonra böyle bir şeyi düşünme lüksümüz bile yok.
19 yaşındaki kızım hayattaki en değerli varlığım. O iyi olduğu zaman ben de mutluyum. Onun kendini iyi hissetmediği zamanlarda ise her anne gibi benim de içim eriyor. Çocuklu yaşam insanı mutsuzlaştırmıyor ama daha mutlu yapmadığı da kesin.
Daha önce paylaşmıştım, her okuduğumda gülerim… Psikolog Daniel Gilbert'in kabaca olsa da doğruyu söylediği gibi: "Çocuklar inanılmaz bir mutluluk kaynağı ama insana haz veren diğer bütün kaynakları b.ka çeviriyorlar."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA