Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN CAN YANTIR

En zoru insan olabilmek

Şaşkınız... Dünya Engelliler Günü'nün üzerinden daha bir hafta geçmeden, memleketteki tüm 'engellere' rağmen 'engelsiz' hayatlar sürmeyi becerebilen sporcularımızın maçını da fanatizmimize kurban ettik.
Belki de hayata tutundukları tek yer olan salonu da küfürlerle inlettik, pankartları yırttık, dışarıda kapışmak için sözleşip tribünleri boşalttık, tekerlekli sandalyelerini bile parçaladık...
Ama boş yere şaşırıyoruz... Bu ülke 'biten kaldırımların' ülkesi. Biten kaldırımın ne demek olduğunu, 'engelsiz' yaşam süren anlamaz. Yürüyorsunuz ve bir yerde, sizi araçlardan ayıran o kaldırım bitiyor.
Biz yola inip devam ediyoruz ama bazıları, tekerlekli sandalyeleriyle orada kalıveriyor.
Boş yere şaşırıyoruz...
Çünkü bu ülkede sürücüler, kaldırıma park ediyor; biz yanlarından gelip geçiyoruz ama bazıları tekerlekli sandalyeleriyle orada kalıveriyor...
Bu ülkenin metrolarındaki engelli asansörlerinin önünde daima sıra var. Ama engelliler en arkada. Taşını sıksa suyunu çıkaracak koca koca insanlar; iki adım yürümemek için o asansörleri meşgul ediyor.
Bilmiyorlar ki arkalarında tekerlekli sandalyeyle bekleyenlerin tek seçeneği o asansöre binebilmek...

HER ANLAMDA ENGELLİ
Bu ülkede engelliler toplu taşımaya binemiyor, tiyatroya, sinemaya, sportif organizasyonlara gidemiyor; yani sosyalleşemiyor.
Türkiye'de yaşayan engelli sayısı 9 milyona yakın. Yani birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla. Ama hangi birini gittiğimiz kafede, yemek yediğimiz restoranda görüyoruz? Ülke nüfusunun yüzde 12'siyle günlük hayatta bu kadar az temas ediyor olmamız doğal mı sizce?
Misal yetenek yarışmalarına bir engelli çıktığında ve şarkı söylediğinde, ayakta alkışlayarak kendi riyakârlığımızı da ele vermiş olmuyor muyuz?
Bizim yaptığımız her şeyi yapabileceklerine ve yapmaları gerektiğine olan inancımızı yitirmekle, insanlığımızı yitirmek aynı şey değil mi?
Boş yere şaşırıyoruz...
Hayatımızın her alanında olduğu gibi, hafta sonu oynanan basketbol maçında da onları görmezden geldik.
Hiçbir zaman onlara özel davranmamıştık; holiganlık konusunda da öyle yaptık. Çocuklarının 'engellerle' savaşını gururla izlemeye gelen aileleri, mahalle kavgasının ortasında bıraktık... Şimdi hiç kimse aptalı oynamasın.
Şaşıracak birileri varsa, o spor teröristlerini bugüne kadar koruyup kollayanlar şaşırsın; ben şaşırmıyorum... Maalesef bu hayatta en zoru, insan olarak kalabilmek; asıl mesele onu başarabilmek...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA