Alın size özellikle İstanbul Emirgan-Nişantaşı hattındaki son moda, alın size en trend hareket; bana yemeğimi ver ve beni acilen zayıflat!
Diyetisyene gidip liste almak, oradan çıkıp markete koşmak, kafanda ne gün ne yiyeceğini planlamak, evde salatalar yıkamak, sebzeler soymak, 'vakit bulamıyorum tüm bunları hazırlamaya' bahanesiyle diyeti üçüncü günde bırakmak bitti.
ELE BAŞI COŞKUN
Yeni olayımız; sabah 07.00'de kapımıza günlük yemeklerimizin gelmesi. Aslında hadisenin ele başı zayıflama koçu Şeyda Coşkun'dur. Kim ne derse desin; bu elde yemeğiyle gezen insanlar grubunu, ruhunu Şeyda ateşlemiştir.
Çünkü kilo veremememizin en temel sebeplerinden biri; yediklerimizi hesaplayamamamız, o hazırlıklardan sıkılmamız, ayarı kaçırmamız ve besin dengesini tutturamamamız. Şimdi diyetisyenler, sağlıklı yemek pişiren şirketlerle, şeflerle anlaşıyorlar. Önce diyetisyen seni ölçüp biçiyor, listeni hazırlıyor ya da alacağın günlük kalori miktarını belirliyor; sonra seni kaba tabirle 'yemekçine' gönderiyor.
Yemekçin; adresini, sevmediğin, asla yiyemediğin besinleri not ediyor. Her sabah kapına üç ana, iki ara öğünlü (genellikle böyle) kutun ve farklı farklı yemeklerin geliyor.
Diyetisyenle çalışan ve arkadaşlarımın en çok kullandığı Cookness var mesela, bizim kızların ellerinde beslenme çantaları patır patır kilo veriyorlar.
Fitchef de diyetisyen Cenk Özyılmaz'la çalışıyor. Misa var, diyetisyenden aldığın diyet listene göre yemek hazırlayan 7lightforever var, 36 beden var...
Onlar sadece yemek yolluyor, diyetisyenleri yok. Bunlar benim çevremden bildiğim isimler...
Üstelik gözlemlerime dayanarak söylüyorum; Cookness ve Fitchef'le çalışan arkadaşlarım pek memnunlar, yemeklerine de bayılıyorlar.
Neyse, amacım reklam değil, durumu anlatmak. Bu da son durum yani. Markete gitmeye, ne yiyeceğim de zayıflayacağım derdine son! Ah bu modern şehir insanı ah! Daha neler üretecek bakalım.