Birkaç hafta önce Hürriyet'in spor sayfasını açtığımda, Aziz Yıldırım'la yapılmış röportajı görünce afallamıştım. Röportaj, sayfaların şişirilmesi pahasına, abartısız tam iki sayfa kullanılmıştı. Yok, Yıldırım ülke yönetimine el koymamıştı. Fernando Torres'i de transfer etmemişti. Her zamanki gibi kendini ve icraatlarını övüyordu. Tamam, defalarca dinlemekten bıksak da, Yıldırım'ın övgüyü hak eden icraatları vardır. Yıldırım, Fenerbahçe'nin başkanıdır ve sözleri haber değeri taşır. Ancak o kadar da abartmanın alemi yoktu.
ABARTI EDEBİYATI YAPILIYOR
Beni asıl şaşırtan ise, objektif ve tarafsız habercilikte marka olmuş Uğur Dündar gibi bir büyük gazetecinin, bu abartı edebiyatında başrolü oynaması... Yıldırım'ı sürekli canlı yayınına konuk eden, üşenmeyip onunla röportaj yapan, köşesinde sürekli Yıldırım'dan bahseden Dündar; son yazısında ise 'abartı edebiyatı'nın doruğuna ulaştı. Dündar, Trabzonspor'a karşı alınan 2-0'lık galibiyetle ilgili yazısına kocaman 'Yıldırım'ın başarısı' başlığını atmış. Dündar'a göre başarıyı getiren tek etken, Yıldırım'ın maç öncesi tüm futbolcularla tek tek konuşmasıymış: "Onlara önemlerini, değerlerini ve yeteneklerini hatırlattı. Fenerbahçe'nin büyüklüğünü dile getirdi. Özgüven terapisi sonunda sadece Trabzonspor maçı kazanılmadı, takım ve Aykut Kocaman da kazanıldı..."
SPOR BASININ HASTALIĞI
Yazıda başka hiçbir şey yok. Ne Kocaman'ın taktik zaferi, ne de Lugano ve Niang'ın müthiş performansından bahsedilmiş. Varsa yoksa Yıldırım ve o meşhur motivasyon konuşması. Aslında 'moral-motivasyon' konuşmalarının abartılması Türk spor basınının en büyük hastalığı. Çok seviyorlar başkanların soyunma odasına girip "Hadi koçum, yürüyün, kim tutar sizi" demesini. Evet, 'moral-motivasyon' da önemli ama bunun başarıdaki payı yüzde 5'i geçmez.
MEL GIBSON'I GETİRSİNLER
Dündar da, Yıldırım'a olan büyük sevgisinden olsa gerek; futbolcuların motive edilmesini öyle bir anlatmış ki; idmana, taktiğe hiç gerek yok. Yıldırım çıksın, damardan bir konuşma yapsın yeter. Madem bu iş bu kadar kolay, o zaman Fenerbahçe futbolcu da transfer etmesin. Getirsinler Mel Gibson'ı... Gibson, 'Cesur Yürek' kostümü giyip binsin atına. Her maçtan önce sahada 'Freedom' diye haykırarak iki tur atsın, Fenerbahçe her maçı alır! Özetle Dündar'ın, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım sevgisini dizginlemesi gerekiyor. Bu abartı edebiyatı tarafsız haberciliğin sembolü Dündar'a bile zarar veriyor.