Antalya'da ödül aldı. Sinema eleştirmenleri, övgülere boğdu. Vizyona girdiği hafta, gazete ve dergilerin sinema sayfalarında en fazla ondan bahsedildi. Televizyondaki sinema programlarında da başroldeydi. Kıbrıs'ta düzenlenen galası ana haberlerde bile yer buldu. Öyküsü milli mesele kabul ettiğimiz Kıbrıs sorununda nefret tohumlarının ilk atıldığı 1963'teki olaylardı. Evet, sanatsal bir filmdi ama çok da bunalım takılmıyordu. Nuri Bilge Ceylan filmlerinden daha izlenir bir kurguya sahipti. Yer yer felsefenin derin sularına göz kırpıyordu ama anlaşılır, basit bir dille... Bir dramaydı ama heyecan, gerilim, aksiyon bile vardı. Peki, vizyona girdiği ilk üç günde 'Gölgeler ve Suretler' kaç kişi tarafından izlendi? Sadece 3 bin 735 kişi, bilet aldı. 25 salonu çarpın üç gün ve altı seansla, elde ettiğiniz rakamı bölün seyirci sayısına... Ortaya çıkan sonuç şu: Derviş Zaim'in kariyerinin en iyi filmini her seansta sadece sekiz kişi izledi. Tamam, sinemaya genelde eğlenmek ve kafa dağıtmak için gidilir. Komedi, aksiyon ve macera daha çok izlenir ama 3 bin 735 trajik bir rakam... Hadi yetişkin entelleri es geçtim... Bu ülkede Zaim gibi uluslararası başarılara imza atmış bir yönetmenin filmini, Kıbrıs sorunun bilinmeyenlerini, hiç mi merak eden üniversite öğrencileri yok? Üniversitelerin sinema bölümlerinde okuyan öğrenciler de mi merak etmez bu filmi? 'Gölgeler ve Suretler' ile aynı kulvarda (art movie) koşturan yabancı yapımlarda da durum berbat. Şu anda sinemanın 'En İyi 10 Yönetmeni' arasında gösterilen Alejandro Gonzalez Inarritu'nun son şaheseri 'Biutiful' filmini bile 61 bin 206 kişi izledi. Bu rakam ilk üç güne ait değil, tam yedi haftalık gişenin toplam sonucu... Anlayacağınız durum vahim. Memleketimde kapanmadık müzik ve sinema dergisi kalmadı. Ne okuyan var, ne de izleyen! Bazen bu gazeteler, dergiler boşuna basılıyor; bu filmler bir hiç uğuruna çekiliyor diye düşünüyorum.