Ugandalı Jesica Nankabirwa (39), para kazanmak için İstanbul'a gelen binlerce göçmenden biriydi. Bir tekstil fabrikasında işçi olan Nankabirwa; 6 Eylül'de cep telefonuna gelen bir arama üzerine evinden çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Bir hafta boyunca karakol karakol gezen arkadaşları, genç kadının cansız bedenini Yenibosna'daki bir hastane morgunda bularak teşhis etti. Nankabirwa'nın toplu tecavüze uğradıktan sonra balkondan atıldığı iddia edildi. Genç kadının cenazesi, Adli Tıp Kurumu'ndan teslim alınarak 17 Eylül'de ülkesine gönderilmek üzere yola çıkarıldı.
Uganda basınında; Türk yetkililer yardım etmediği için, Nankabirwa'nın cenazesinin ülkesine gönderilmesinde, İstanbul'daki Ugandalı göçmenlerin kendi aralarında 7 bin dolar toplamak zorunda kaldığı yönünde haberler çıktı.

ARKADAŞLARI OLMASA
14 kişinin tecavüz ettiği iddia ediliyor.
Bu toplu tecavüz iddiasının doğru olup olmadığını elbette dava açıldığında öğreneceğiz. Bu haberi okurken; aklıma ABD'li Sarai Sierra geldi.
Sierra kaybolduğunda polis sefer olmuştu. Valilik, İçişleri Bakanlığı vs. devlet kurumları alarma geçti. Güvenlik kameraları tek tek incelendi. Sierra, medyanın gündeminden hiç düşmedi.
Sierra'nın ölüm haberi manşetlere taşındı. Türk Hava Yolları, Sierra'nın cenazesini ücretsiz taşıdı.
Balkondan aşağı atılarak öldürülen Jesica Nankabirwa'nın toplu tecavüze uğradığı iddia ediliyor. Ama bu, gazetelerin üçüncü sayfalarında küçük bir haber olarak yer buldu. Arkadaşları bir hafta karakol karakol gezip aramasa, belki de Jesica'dan hiç haberimiz olmayacaktı Arkadaşları bulmasa, onun için para toplamasa; Jesica büyük ihtimalle kimsesizler mezarlığına gömülecekti.
Bu iki kadın arasındaki fark elbette birinin ABD, diğerinin ise Uganda vatandaşı olması. Festus Okey'in ölümünde de benzer bir ilgisizlik vardı.
Drogba ve Emenike hariç Afrikalılar'a epey ilgisiziz anlaşılan...