Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Muharrem İnce oyları bölmez

Başta CHP'liler olmak üzere muhalif kesimin Muharrem İnce'ye karşı çıkmasının iki nedeni var. Birincisi parti kurup oyları bölecek diye endişe edilmesi. İkincisi ise 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi gecesi ekrana çıkmaması, büyük sessizliğe gömülüp gecenin ilerleyen saatlerinde "Adam kazandı" diye mesaj atması.


Evet, CHP'liler için 2018 gecesi büyük travmaydı. Çünkü mitinglere bakılırsa İnce gümbür gümbür geliyordu. Dev mitingler CHP'lileri havaya sokmuştu ama o mitingler, 2007'deki Cumhuriyet Mitingleri gibi ters tepti.


İnce seçim gecesi "Sandık görevlileri yerini terk etmesin" diyordu ama CHP'nin seçim sonuçlarını topladığı altyapı sistemi çökmüştü bile. Bazıları İnce'nin "Seçime hile karıştı" deyip insanları sokağa davet etme hayalini de kurmuyor değildi! Çünkü onlara göre aksi bir sonuç olamazdı, olursa da oylar çalınmış olurdu. Aslında bu psikolojiyi yaratan da İnce'nin kendisiydi ama seçim gecesi açık bir şekilde kaybettiğini ilk o anladı.


Elinde "Seçime hile karıştı" diyecek delil de yoktu. Daha kendi oyunu bile saydıramamıştı. İnce, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'den tam destek görmemişti, tek başına kalmıştı ama her şeye rağmen ekrana çıkmalıydı! İnce ise "Oy veri akışı kesildi, partime zarar vermemek için o gece sustum" dedi. Peki, Kemal Kılıçdaroğlu 10 seçim kaybedip her seferinde ekrana çıktı da ne oldu? Bir parti düşünün; muhalefetin en güçlü partisi ama o partinin liderinin, Erdoğan'a karşı aday olmaya bile cesareti yok!


Öte yandan Muharrem İnce medyadan yeterli desteği göremediği ve kendi partisinden darbeler yediği halde sadece 3 ayda kendi partisinin yıllardır kırılamayan barajını yıktı, en yüksek oyu aldı.


Herkes miting ve TV yayınları izliyor. İnce'nin hitabeti daha iyi ve Kılıçdaroğlu'na göre lider profili daha güçlü. Daha genç, dinamik, konuştuğunda kitleleri avucunun içine alabiliyor. İnce sadece üç ayda CHP için rekor sayılabilecek oy oranı, CHP'nin tüm kadrolarının desteğiyle uzun bir seçim çalışması süreciyle daha da yukarıya çıkaramaz mıydı? Çıkardı ama 'koltukların efendisi' Kılıçdaroğlu, İnce'ye bu fırsatı tanımadı.


Peki, Muharrem İnce, CHP'nin oylarını böler mi? Örneğin İnce, ilk turda muhalefetin ortak adayına rağmen aday oldu ve yüzde 3- yüzde 7 arası oy aldı diyelim. Seçim ikinci tura kalınca bu yüzde 3 ile yüzde 7 arasındaki kitle, ikinci turda İnce istese dahi Erdoğan'a oy atmaz!


Aslında İnce'nin göstereceği başarı, seçimin ikinci tura kalmasının teminatı. Kılıçdaroğlu'na tepkileri yüzünden oy kullanmayanların, CHP'ye oy vermeye eli gitmeyenlerin İnce'yi tercih etme olasılığı da hesaba katılmalı.


Hesap ortada; İnce, CHP'ye gidecek oyları alsa bile onun ikinci turda iade eder. CHP'ye tepki için kullanılmayan oyları da toplar!

***

KADIN DERNEKLERİNE NASIL İNANACAĞIZ?

Oyuncu Elit İşcan'a yönelik cinsel saldırıda bulunarak hakaret ve küfür ettiği iddiasıyla 17 yıl hapis istemiyle yargılanan oyuncu Efecan Şenolsun beraat etti.
Mahkeme, Şenolsun'un üzerine atılı suçları işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini gerekçe gösterdi.
Efecan'ın mahkeme çıkışı mutluluk gözyaşları içinde yaptığı açıklama her şeyi özetliyordu aslında: "Düzenli biçimde yalanlara ve çarpıtmalara dayalı basın açıklamaları yaptılar... Elit İşçan ve etkilemeyi başardığı kadın hakları mücadelesi verdiğini düşünen bazı kişiler, sektörde yer edinme, itibar görme amacı ile beni kişisel ihtiraslarına ve hedeflerine alet etmişlerdir."
İşte 'Kadının beyanı esastır' ilkesinin suistimale ne kadar açık olduğuna bir örnek daha. Eğer Efecan doğruyu söylüyorsa bu suistimale kadın dernekleri de ortak olmuş demektir! Yoksa bazı kadın hakları savunucuları masum Efacan'a iftira atıp 17 yıl hapis cezası aldırmaya mı çalıştı?
Biz şimdi CHP'li tacizci, tecavüzcü yöneticiler hakkında da üç maymunu oynayan kadın derneklerine nasıl inanacağız?

***

FATİH ALTAYLI AÇIKLAMA YAPMALI

Habertürk spikeri Hande Sarıoğlu, yüzünün yarısı peçeyle kapalı bir şekilde dans ettiği video yüzünden Habertürk'ten ayrılmak zorunda kaldı.
Bazı köşe yazarları "Dans ettiği için bir sunucu kovulur mu?" diye isyan etti. Sarıoğlu ise haber kanalının ciddiyeti olduğunu ama kendisinin de renkli kişiliğinden ödün veremeyeceğini açıkladı. Ve ekledi: "Kanalımı çok seviyorum, beni hiçbir şekilde mağdur etmedi."
Şimdi böyle açıklama yapan birinin dans etme özgürlüğünü nasıl savunabilirsiniz?
Ben başka bir iddia ortaya atacağım; Sarıoğlu'nun işine son verilmesinde canlı yayında Fatih Altaylı ile girdiği tartışmanın etkisi olmuş olabilir mi?
Altaylı "Bu yaptığın bana saygısızlık olarak kayıtlara geçmiştir" diyerek kendi kanalındaki programı terk etmişti! Yoksa dans, kovulmanın bahanesi mi oldu? Altaylı bu konuda bir açıklama yapmalı!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA