Geçtiğimiz günlerde Fransa'nın başını çektiği 10 Avrupa ülkesi, Avrupa Komisyonu'ndan nükleer enerjinin yeşil enerji, yani temiz enerji olarak sayılmasını istedi.
Diğer ülkeler şöyle; Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Macaristan, Polonya, Slovakya, Slovenya ve Romanya.
Enerji krizi sebebiyle yaşanan fiyat dalgalanmalarını ve düşük karbonlu enerji üretiminin gerektiğini sebep gösteren bu 10 ülke, enerjide dışa bağımlılıktan da kurtulmak istiyor.
Bir enerji kriziyle fabrika ayarlarına döndüler! Ne oldu, hani nükleer enerji kirli enerjiydi! Türkiye'nin nükleer enerji santrali kurmasını olumlu karşılamıyordunuz!
Doğalgaz ihtiyacının yüzde 90'ını, petrolün yüzde 97'sini ithalat yoluyla karşılayan Avrupa ülkeleri için bunlar daha iyi günler! Eğer enerji krizi böyle devam ederse bu 10 ülkeye, 10 ülke daha katılır. Avrupalılar, nükleer enerji karşıtı çevrecileri bile sınır dışı ederler ve nükleer santraller yeniden açılır!
Zaten şu anda bile nükleer santraller, Avrupa Birliği'nde üretilen enerjinin yüzde 26'sını oluşturuyor.
Küresel ısınmayı temel alırsak karbonazot emisyonu açısından rüzgar ve güneşten sonra en temiz enerjiyi nükleer sant-raller üretiyor. Tek bir sorun var, nükleer santral patladı mı felaket olur, karbon-azot emisyonu solda sıfır kalır!
TEK FARK VİZYONSUZLUK
10 Avrupa ülkesinin nükleer enerjinin temiz sayılmasını istemesi bana CHP Lideri Kemal Kılıçdar-oğlu'nun "Dünyanın vazgeçtiği nükleer santralde ısrarcı olmak mantıklı değil" sözünü hatırlattı.
İyi Parti Lideri Meral Akşener de şöyle demişti: "Türkiye, daha ilk nükleer enerji santralini açmakla meşgulken, 2022 yılında, tüm nükleer enerji santralleri kapatılacak. Onlar, 'Bu teknoloji riskli ve eski' diyerek kapatıyor. Bizimkilerse, 'Yeni ve muhteşem bir teknoloji' diye, kendilerince hava atıyor. İki anlayış arasındaki farkı görebiliyor musunuz?"
Ben tek bir fark görüyorum o da; muhalefet liderlerindeki vizyonsuzluk
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mart ayında sanki geleceği görmüşçesine şu açıklamayı yapmıştı:
"Enerjide ülkenin yarınlarını garanti altına almayı hedefliyoruz. Bu alandaki projelerimizi çeşitlendirmeye çalışıyoruz...
Özellikle enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye büyük önem veriyoruz. Hedefimiz, enerji üretirken sıfır emisyonla çalışan ve çevreye hiçbir zararı olmayan nükleer enerjiyi ülkemizin enerji sepetine eklemektir."
Yani Erdoğan 'yenilenebilir enerji önceliğimiz ama her ihtimali düşünüp nükleer santral açmamız gerektiğini' belirtmişti.
Dünyada çıkan ve uzun süreceğe benzeyen enerji krizi Erdoğan'ı yine haklı çıkardı.
***
SERGEN GİBİ KAYBETMEK!
Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 4-1 kaybettikleri Sporting Lizbon maçının ardından "Şu maç 4-1'lik bir maç değil. Rakibin bizi 4-1 yenmesi bugün için olağanüstü bir durumdu. Bu görüntü fake, gerçek değil... Şans golleri yedik" dedi.
Sergen Yalçın son dönemde fazla TV reklamında oynadı galiba, gerçek dünyadan kopmuş bir teknik direktörün sözleri bunlar.
Şansızlıktan asıl bahsedecek olan Sporting bence. Gerçek skor 6-1 de olabilirdi! Goller de şansa atılmadı! İyi paslaşan, organize kontraya çıkan güçlü bir Portekiz takımına karşı topyekün hücuma kalkarsan, çok baskılı oynarsan cezayı anında keserler!
Sergen şu an çok formsuz.
Ünlü teknik adamın marka yüzü olduğu Coinpara'nın reklam sloganı "Sergen gibi kazanmak."
Şampiyonlar Ligi kadrosu kurup, üç maçta sıfır çeken bir teknik direktör için gerçek slogan "Sergen gibi kaybetmek" olur!
***
PUTİN REİS YEMEZ BU NUMARALARI
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Enerji Haftası Forumu'nda oturumu yöneten Amerikalı CNBC sunucusu Hadley Gamble ile bir soru yüzünden tartışmış ve "Önümde ne dediğimi duymamış gibi soruyu tekrarlayan güzel bir kadın var. Cevabı tekrar edeceğim" demişti.
Dünya medyasında bu ifade cinsiyetçi bulunup, Rus lider eleştirilmişti.
Rus medyası da Gamble'ı Putin'in dikkatini dağıtmakla suçlayarak ABD'li sunucunun bacaklarıyla Putin'i gafil avlamak için uğraştığını iddia etti. Oturumun özet görüntülerini izledim.
Evet, ABD'li sunucu güzel, aurası olan bir kadın. Beden dili, oturuşu, bacaklarını yana doğru atışı, mimikleri, dudak hareketleri vs. sanki kameralara Putin'in göz ucuyla bakışını yakalatmak için uğraşmış gibi.
Putin eski KGB ajanı, yer mi bu ucuz numaraları? Ajanlıktan kalma hissizleşme pozisyonuna geçmiş, göz ucuyla bile bakmamaya çalışmış, kameralara malzeme çıkartmamış.
Bir Putin kolay yetişmiyor.
***
VEGANLARI ANLAYAMAZSIN!
Almanların efsane golcüsü, Bayern Münih'in Onursal Başkanı Uli Hoeness, veganlık hakkında tartışılacak bir açıklama yaptı:
"Vejetaryenliği biraz anlarım ama veganlığı asla. Bu insanlar hasta oluyor zamanla. Ayrıca veganlar militan gibi, bir şey söylediğiniz zaman saldırıyorlar.
Sorun şu ki, veganlar sürekli kavgaya hazırlar." Bence asıl sorun şu ki, Hoeness aynı zamanda Almanya'nın sosis imparatoru! 1980'lerin ortasında açtığı sosis şirketini şimdi oğlu yönetiyor.
Bir sosis üreticisinin en sevmediği grup da veganlar olur tabii.
***
112'Yİ YALNIZ İNSANLAR ARIYOR!
Muş'taki 112 Acil Çağrı Merkezi son sekiz ayda 380 bin kez aranmış. Bu çağrılarda 50 bin asıl vakaya ulaşılırken, 330 bin asılsız çağrıya maruz kalınmış.
112 çalışanı Hatice Kaymazer asılsız çağrılarla ilgili şöyle konuşmuş: "Muhabbet kuşum öldü diye sabahında teselli isteyen insanlar olabiliyor... Bir teyzemiz sürekli haberleri izleyip bize anlatıyor. Bir beyefendi kendisini gizli polis teşkilatından zannedip kayıp vakaları bize iletmekle meşgul. Her nöbette sürekli olarak bu kişiler arıyor."
Bence sadece Muş değil Türkiye genelinde 112'nin gereksiz yere aranmasının en önemli nedeni yalnızlık! Yoksa teyzem niye her gün haberleri anlatsın Hatice kardeşimize?
Nüfusumuz yaşlanıyor ve yalnız yaşayan yaşlıların sayısı da artıyor. Yalnızlık sigaradan bile zararlı. Avrupa'da yalnız insanların konuşup dertleşmesi için özel hatlar var. Bizde de yalnız yaşayanlar için özel hatlar kurulmalı.
Ama 112 gibi hayati bir hattın gereksiz yere meşgul edilmemesi için de 512 lira para cezası uygulanmalı.
