Teknolojinin sunduğu olanaklarla hayatımız pratik hale gelirken zaman artık yetmemeye başladı. Her duygunun giderek zayıfladığı, hayal ve beklentilerimizin sürekli değiştiği dünyada zamana uymak elbette ki kolay değil. Bu anlamda zamana ayak uydurabilmenin kilit noktası değişime açık olmak ve değişime ayak uydurabilmekten geçiyor olabilir mi? Bu soruyu kendimize sorduğumuzda aslında cevabın yüksek ihtimalle evet kısmında ağırlaştığını fark edeceğiz. Kimimiz çalıştığı iş yerinde değişime ayak uydurmakta zorlandığı için kendini geri atmıştır. Yahut yine bazılarımız hayatında yaşayacağı değişikliklerden korktuğu için birçok duygudan vazgeçmiştir.
Aslında tüm bunların özünde, zaman ile aramıza ördüğümüz koca duvar yatıyor.
Zamanın kıymetini bilemeyecek kadar körleşebiliyoruz.
Kaldı ki çağımızın adı da gökteki dizilime göre teknolojiyi destekleyen çağ!
'Bu durum karşısında ne yapmalıyız?' diyenlerdenseniz, işte cevabım:
Hiçbir şey için geç olmadığını bilmelisiniz.
Hayatı ertelemeyin.
Kendinizi tanıyın ve iyi hissettiğiniz konulara yönelin. Hayat şartları sebebi ile sevmediğiniz bir işte çalışmanın zorunluluğu altında ezilmeyin.
Çalışmaktan asla vazgeçmeyin.
Hayal kurmaktan korkmayın.
Kendinize zaman ayırın.
İşler yolunda gitmediğinde, planlarınız sekteye uğradığında hemen umutsuzluğa kapılmayın.
Kendinize bir B planı oluşturarak zorlukların üstesinden gelmeye kararlı olun.
Yeni alışkanlıklar edinin. Size iyi gelecek bir şeyler mutlaka bulacaksınız.
Hayatınızda sizi yoran, hayallerinizin önüne taş koyan, sizi karamsarlığa iten insanlardan uzak durun.


ASTROGÜNDEM
Güneş-Neptün ilişkisi 'Emin olmadan adım atmayın' mesajı veriyor. Cevapları bulunamayan konular gündeme gelirken, bilimden açıklama bekleyeceğiz. Özellikle bilimi ve teknolojiyi birleştiren şirketler günün akışında sık sık karşımıza çıkabilir. Sosyal medya hesaplarınıza dikkat edin!