Hayat tam tamına bir devir daim, yaptıklarımızdan, söylediklerimizden ve gördüklerimizden mutlaka bir şekilde sınandığımız ise aşikâr. Durum böyle olunca kendimizi hem sorgulamadan edemiyor hem de feleğin rüzgarına rahatlıkla bırakmak istiyoruz. Kendimize harcama yapmaktan geri kalmıyoruz, daima bir adım ilerisini istiyoruz. Bilinçaltımızda daima planlar dönüp duruyor.

ELEŞTİRİLİYORUZ
Ne yaparsak yapalım bir şekilde yine eleştirilere maruz kalıyoruz değil mi? Başarıyı doğru bir şekilde ele alan ve bu konuda takdirini en doğru biçimde dile getiren kişi sayısı da azaldı. Elimizdeki imkanlar yılların getirisiyle ne kadar artarsa artsın bu imkanları yine bazı kişilerin bize layık görmemesine maruz kalabiliriz. Hayatın insan kaynaklı olumsuz getirilerinden bir tanesi de bu. Toplumumuzun en büyük yaralarından bir tanesi değil midir zaten sürekli birbirimize bir şeyleri layık görmeme. Bu toplumsal yara artık ne zaman ne de mekan tanıyor artık.
Eskilere takılıp, zamanın iyileştirici gücünü görmeyip, yedisinde ne ise yetmişinde de odur sözünü motto edinenlere kulakları tıkamak zor olmamalı. Bizi sürekli geçmişimizdeki karakterimize göre yargılayanlar, maalesef onların istemeden de olsa bize hazırladığı en büyük tuzaklardan bir tanesi değil de nedir? En başında hepimiz şapkayı önümüze koyduğumuzda bu soruyu sormalıyız; "Ne gereği var?"

ÇÖZÜM ZOR DEĞİL
Kendimizi çevremizin klasikleştirdiği rakamlardan, tanımlamalardan ve olaylardan soyutlamak.
Maddi kaygılar üzerinden yapılan göz dağlarına mahal vermemek.
Bizi sözleriyle olmasa bile duygusal açıdan etkileyen kişilere elveda demek zor olmamalı, kaygıyı artıran detayları çemberimizden ne kadar dışa itersek bizim için o kadar hayırlı olacaktır.
Kendimizi ne çok ezdirmeli ne de sürekli ispat etmeye çalışmalıyız.
Kulaktan kulağa verilen bilgilerle hayatımızı idame ettirmek yerine bilimsel makalelerden yararlanmak da mental açıdan önemli bir aktivite.
Gündeme sadece sosyal medya üzerinden vakıf olmak bir seçenek dahi olmamalı.
Konunun özünde hayatımız bir çemberse davranışlarımız da çemberin içindeki çemberdir.
Okumak, keşfetmek, amaç ve prensip sahibi olmak ise bu çemberin ne kadar kaliteli ve uzun ömürlü olduğunu belirler, unutmayın.