Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Türkiye'nin Suriye politikası doğrudur ama...

CHP ve bir türlü anlam veremediğim şekilde MHP, Türkiye'nin Suriye politikasını yerden yere vurarak bu politikanın çöktüğünü ve fiyasko ile neticelendiğini iddia ediyorlar. Medyanın büyük bir bölümü de bu asılsız iddiaları destekliyor.
Bu iddiaları hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değildir. Daha önce de defaatle yazdığımız gibi, Türkiye olarak biz burnumuzun dibindeki bu insanlık faciasına aslâ seyirci kalamazdık. Önce, uzun süre sabrettikten sonra Esad'ı ve BAAS'ın dikta rejimini demokrasiye, barışa ve insanlığa dâvet ettik. Suriye yönetiminin bu alçakça katliama devam ettiğini görünce de 'seyirci kalmayacağımızı' ilân ettik. Bundan sonra da savaşa girmeden Suriye halkını korumak için her türlü tedbiri aldık ve demokrasi mücadelesi verdiğini söyleyen 'Özgür Suriye Hareketi'ni destekledik.
Hülâsa, Türkiye'nin Suriye politikası doğrudur.


***
Bu politika, doğru olmasına doğrudur ama bazı önemli eksikleri de vardır. Yaklaşık bir yıldan daha fazla bir müddetten beri 'Seyirci kalmayacağız!' denilmesine rağmen, ne yazık ki birçok bakımdan seyirce kalmaya devam ediyoruz. Eli kanlı diktatör Esad'ın katilleri, bu arada 40 binden fazla Müslüman Suriyeli'yi vahşîce öldürdü, milyonlarca insan yaralandı, işkence gördü, hapsedildi, göç ettirildi; seyirci kaldık.
Bir savaş uçağımız Suriye tarafından düşürüldü; gene seyirci kaldık. Suriye'nin topları mâsum vatandaşlarımızı öldürdü; birkaç baştan savma atış haricinde gene seyirci kaldık.
Türkiye'nin Suriye politikası doğrudur ama ne yazık ki gereken süratli uygulamalar yapılamamaktadır.
***
Suriye Krizi'ne müdahale için şu sıraladığımız gerekçelerden hangisi doğru değildir?
Suriye'deki katliam ve iç savaş durdurulmalı; onbinlerce mâsum insanın öldürülmesine son verilmelidir.
Suriye'nin bütünlüğü sağlanmalı; mezhep kavgası önlenmeli; Suriye'nin bölünmesi ve mezhebe dayanan ayrı bir Nusayrî devletinin kurulmasına mâni olunmalıdır.
Suriye'nin kuzeyindeki etnik esaslı PKK ve PYD terör yapılanmaları önlenmeli ve terörün Suriye'deki kaynakları kurutulmalıdır.
Suriye Türkmenlerine sahip çıkılmalı ve savaş sonrası statüleri adilâne bir şekilde belirlenmelidir.
Suriyeli mültecilerin evlerine dönmeleri sağlanmalıdır.
Türkiye'nin dünyadaki ve Ortadoğu'daki itibarı daha da arttırılmalıdır. Bütün bu saydıklarımız, daha fazla seyirci kalmamamızı gerektiren ve Kriz'e etkin bir şekilde müdahalemizi icap ettiren yeterli gerekçelerdir.
***
Elbette herkes gibi biz de savaş taraftarı değiliz. Lâkin devletler, gerektiğinde dış politikanın arkasına askerî gücünü koymaktan çekinmezler. Aslında, bir seneden beri 'Seyirci kalmayız' diye bekleyeceğimize, eli kanlı Esad'ı ve BAAS diktasını devirebilseydik, şimdi Türkiye, Suriye'de akan kanı durduran ve barışı sağlayan ülke olarak anılacaktı.
Hâlâ da yapacağımız çok şey vardır. Birkaç tanesini sıralayalım:
Halep'e kadar olan bölgeyi önce hava sahasını kapayarak sonra karadan 'güvenli bölge' hâline getirmek.
Suriye hava kuvvetlerini fonksiyonsuz duruma sokmak.
Esad ve BAAS yöneticilerini saf dışı bırakmak.
Muhalif güçlere her türlü imkânı sağlamak.
Esad ve BAAS'tan sonraki dönem için mutabakat ve işbirliği temin etmek.
Bu arada, TL bölgesinin Suriye'ye de yaygınlaştırılması; özellikle Suriye'den gelen orta sınıf başta olmak üzere, mültecilerin Türk vatandaşlığına da kabulü ve mültecilerin eğitimine önem verilmesi gibi talî tedbirler de düşünülmelidir.
***
Türkiye'nin küresel dış politikasının tesisinde Suriye Krizi'ndeki başarısı önemli olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA