Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Sokaklara kan düşürmek

Her zaman söylerim, insanın karakteri yaşadığı olayların içinde oluşur. Ben de 1970'lerin yetiştirdiği bir insan olarak iki yerde birden patlayan olaylardan huylanıyorum. Maraş, Çorum katliamlarını yaşamış, hapishanelerdeki direnişlerin ne kadar kanlı bir biçimde bastırıldığına tanık olmuş, Gazi Mahallesi olaylarını izlemiş, sayısını tartışacak kadar arsızlaştığımız faili meçhul cinayetlerin öyküsünü okumuş birisi olarak şimdi art arda patlayan olayların kendiliğinden olduğuna inanmayışım doğal değil mi?
Ne yazık ki, Türkiye, resmi ağızların bütün iyi niyetine, gerçekçiliğine rağmen onları aşacak bazı karanlık, gizli, uzak ihtimalleri akla getiren, sizi, onları birer kasap çengeli gibi zihninize asmaya zorlayan bir ülke.
Olayların seyri çoğu zaman her şeyden daha fazla öğretici, açıklayıcı ve anlamlıdır. O mantıkla bakıyorum ve Mavi Marmara seferini, İskenderun saldırısını, PKK şiddetinin yeniden başlamasını, ordunun verdiği cevabı, olağanüstü hal taleplerini, bazı köşe yazarlarının üst üste yazılar yazarak 'Türklerle Kürtler bir arada yaşamak zorunda mı' diye sormasını, ardından bunu berkitecek şekilde, halkın, mesela Bodrum'da gösterdiği tepkiyi dile getiren gayet sivri yazılarla devam etmesini, nihayet taranan polis araçlarını, ölenleri ve 'halkın gösterdiği tepki'yi üst üste, alt alta, yan yana koyuyorum, bu işin içinde bir bit yeniği var diyorum.
O arada bir anayasa değişikliği referandumu, muhalefet tarafından, iktidara karşı bir güven oylamasına dönüştürülüyor. Muhalefet bu adımı atmakta yerden göğe kadar hak sahibidir. Onunla ilgili bir tek tarizde bulunmak kimsenin haddi değildir. Fakat, Türkiye sadece meşru muhalefet ve iktidar arasında cereyan eden, reel siyasetle biçimlenen bir ülke değil. Bütün sorun burada. Türkiye daima 'iyi saatte olsunlar'ın devreye girdiği, yer altı aktörlerinin cirit attığı, ortalığı kızıştırdığı bir ülke olmuştur. Bu mantıkla bakınca, bugün de, apaçık düzen değişikliği niyetini beyan eden bir anayasa referandumu sırasında, o 'oyun kurucular'ın gene devreye bazı müdahaleleri soktuğunu, sokabileceğini düşünmek çok mu yanlış? Bugünkü olayları böyle bir gözle değerlendirmek çok mu afaki?
Sadece bir soru benimki. Bir akıl yürütme. Öncüllere, önceki örneklere bakarak bir çıkarsamada bulunmaya çalışmak. Bir spekülasyon. Ama bütün bunların gerçekçi bir dayanağının olmadığını söyleyenlerin karşısına tarihin dikileceği bir gerçek. O öncüller, önceki örnekleri tarih süzüp karşımıza çıkarıyor ve her birisi ayrı bir açık yaradır, kan kaybetmektedir, sızlamaktadır.
İki ilçede 'patlayan' olayların ardında Kürt açılımının yattığını Yedi Uyurlar da söyleyebilir. Kürt açılımı bugün Türkiye'nin yumuşak karnıdır. Son günlerde devam eden Balyoz operasyonlarına dönük değerlendirmelere bakınca olay daha iyi anlaşılıyor. Basında önceleri tek tük yer alan yazı ve görüşlerde parça parça dile getirilen bir iddia şimdi bütün 'kurumsal' isimler tarafından bir koro halinde seslendiriliyor. Buna göre, ABD ve küreselleşme, ulus devletin sonunu getirmiş, bu karar verildikten sonra Kürt ayrımcılığı bir projeye dönüştürülmüş, Kürt açılımı onun bir uzantısı olarak ortaya çıkmış ve nihayet buna direnen tek kuvvet olan ordu bugün zaafa uğratılıyor.
Bu değerlendirmeler, 'okumalar'la birlikte düşününce olayların iç yüzü daha iyi anlaşılabilir. Yani, Türk-Kürt çatışması büyürse, beze damlayıp hızla genişleyen bir lekeye dönüşürse, denecektir ki, 'işte açılımın sonucu'. Eh, bunun da referanduma giderken iktidara üç beş puan kaybettireceğinin hesabını yapmak neden yanlış olsun, onlar için? Büyük, çok acımasız, ucu çok dağlayıcı sonuçlara açık, karanlık bir iktidar oyunu oynanıyor Türkiye'de.
Her gece ekranlarda boğazını patlatarak, alınlarındaki damarları şişirerek konuşanları bir de bu kulakla dinlemez misiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA